Her yazın bir jazz'ı var: İşte Avrupa'nın festivalleri

  • 15.07.2019 00:00

 Hiçbir şey yaz sıcaklarını jazz gibi serinletemez. Ne mutlu jazz severim diyenlere. Bunalanlara şifadır. Davulcuların büyükbabası Max Roach'un 1950'lerde ilk kez kayda geçirdiği - ve yıllar sonra Wynton Marsalis'in slogana dönüştürdüğü - üzere, 'müziğin en demokratik formu'dur.  Büyük Avrupa'nın müzik duraklarından, Türkiye'de bu mutluluğu ve özlemi kalbinde yaşatanlara bol selam!

Evet, bunaltıcı bir yaz var kıtada, ve jazz tam gaz serinletmeye devam ediyor. İstanbul'daki festivalle aynı zaman dilimlerine düşen belli başlı festivallere göz atalım, hani yolunuz olur da düşerse, nerelerde kimleri yakalarsınız, kayda geçirmiş olalım. Şimdiden söyleyeyim, festivaller silsilesinde hep gizliden bir rekabet vardır buralarda, ve tacı tahtı Montreux ile North Sea Festival'den açık farkla Umbria Jazz ele geçirmiş durumda. Belki de ona bir başka özel yazı ayıracağım. 

Müdavimleri kaçırmamış olabilir, hem Montreux hem de North Sea geldi geçti sayılır. İlki 28 Haziran'da başlamıştı, 13 Temmuz'da bitti. Gene görkemliydi festival, uğramayan VIP kalmadı denebilir: Sting, Elton John, Joan Baez, Lauryn Hill, Ivan Lins, Tom Jones, Cat Power, Joe Jackson... Tabii biri ikisi hariç hemen hiçbirinin jazz denen müzik türüyle bir alışverişi yok. 

Evet, Montreux hep alacalı bulacalı, hibrid bir hadise; hep öyleydi, ama efsanevi yöneticisi Claude Nobs'un ölümünden sonra son dört-beş yıldır eski sihrini epey kaybetti. Gerçek jazz giderek daha az yer buluyor burada, her ne kadar adını andığım müzisyenlerin hiçbirinin kalitesi, adanmışlığı, gücü sorgulanmasa da. Manyetik gücü de hala yerinde, mesela o muhteşem Anita Baker'ın veda turunda Avrupa ayağında seçtiği iki duraktan biriydi Montreux. Ayrıca, jazz kısmı tamamen boş da değildi; aylar önce Paris'te New Morning'de heyecanla seyrettiğim Billy Cobham, 75'inci yaş gününü, kendisini dünyaya tanıtan 1974 çıkışlı Crosswinds albümünü burada baştan aşağı çaldı. Bobby McFerrin de uğradı, Miles'in eski gözde gitaristlerinden Robben Ford da. Ama hepsi bu, başka iz pek kalmadı. 

Hollanda'nın gözbebeği North Sea Festival de ışık hızıyla göz kırptı ve bugün - yani 14 Temmuz'da - sona ermiş oluyor. Oldum olası bu 'sıkıştırılmış' festival formatını sevmedim. Topu topu üç gün süren North Sea, hızlı geçen bir slide show gibi, konserler hem kısa süreli, hem de sersemletici derecede peş peşe. Kendinizi o sevimsiz lokantalarda önünüzde banttan geçen suşilere, trene bakan büyükbaş hayvan gibi hissediyorsunuz. Biri bitmeden adeta öteki başlayan konserlerden geriye pek bir iz kalmaması da gayet normal. 

Yoksa, North Sea'ye bayılanlara bakarsanız, herkes burada. Bu yıl da oradan geçmeyen kalmamış gibi: Diana Krall, Burt Bacharach, Steve Gadd, Dee Dee Bridgewater, Jamie Cullum, Toto, Hall & Oates, Macy Gray, Joshua Redman, Chucho Valdes, Chick Corea, Gary Bartz, Stefon Harris, Abdullah Ibrahim. Her biri en fazla bir saat çalıyor, tam ısınmaya başladıklarında olay bitiyor. Bana uymaz, Wayne Shorter'ın dediği gibi, 'less is more' (ne kadar az, o kadar çok).

Aynı fikirde iseniz, daha dar zaman sıkışsa bile, beğeniyle seçilmiş isimleri daha az sayıda sunan birkaç geleneksel festivale dikkatinizi çekmek isterim. Bunlar üstelik daha yeni başladı veya başlıyorlar.

Örneğin Vitoria. Bilbao yakınlarındaki bu festival, her zaman seçkinci olarak bilinir, jazz'ın otantik dokusuna köklerine saygı duyduğunu hissettirir. Silme ukala ve kibir budalası olmasına rağmen Wynton Marsalis'in bile gönlünü çalmıştır diyeyim de siz anlayın. Üstad bu mekan için bir süit yazdı, onlar da heykelini diktiler. Her neyse, bu yıl 15-20 Temmuz arasında idrak edilecek olan Vitoria Jazz programında, bir aralar Türkiye'ye de uğramış olan (Kerem Görsev'in ruhsal rehberi denebilir) 90 yaşındaki Benny Golson var örneğin. Ardından, kuşağının en ilerici ve araştırıcı temsilcilerinden, Wayne Shorter'ın yanından ayırmadığı Panamalı piyano virtüözü Danilo Perez, buraya beşlisi ile geliyor. Hem de ne beşli: Tenor saksofonda - geçen yıl David Holland ile Paris'te dinlediğim - Chris Potter, trompette (ışık hızıyla yükselen bir isim olarak) Avishai Cohen, kontrabasta Larry Grenadier ve davulda Jonathan Blake. Ardından, vokalin en oturmuş isimlerinden, Gregory Porter. Ardından, Kamasi Washington ve Makaya McCraven. Bir de garnitür kabilinden, Kübalı Buena Vista'nın vokalisti Omara Portuondo. Daha ne olsun?

Daha var. Örneğin Nice Jazz Festivali. Bu da 16-20 Temmuz arasında. Elbette ki Nice'deki karman çorman turist kalabalığını da cezbedecek isimler serpiştirilmiş buraya da, ama yakınlardaysanız veya uçağa atlayıp gelmek niyetindeyseniz, Ibrahim Maalouf da sizi bekler, bas virtözü Christian McBride'ın grubu da, Kübalı piyano cambazı Roberta Fonseca da. Ayrıca Nice'in ferah Massena meydanında Chic, Black Eyed Peas, ve de Belçika'nın parlayan genç sesi Angele de yeri göğü inletecekler.

Nice'e taş çatlasa bir saat mesafede, Antibes'de de neredeyse eş zamanlı, köklü bir jazz festivali gerçekleşmekte bu sıralarda. 59'uncu yıldönümünü idrak eden Jazz a Juan, Juan-Les-Pins'de tipik bir akdeniz ortamında kıvam bulmak için ideal. Bira, spritz, roze, prosecco ve ne yemek isterseniz, özellikle deniz ürünleri eşliğinde, 12 Temmuz'da başladı ve 21 Temmuz'a kadar sürecek. Maalesef ilk konuklarından biri, jazz davulunun abide ismi Steve Gadd ve grubu idi, gelip geçtiler, ama geriye kalanların çoğu birer nostalji simgesi. 16 Temmuz'da, 1960'ların sağlam psychodelic markalarından Magma, önderi Christian Vander'le beraber sahnede olacak. Hemen ardından, aynı akşam, bizim kuşağın kaçınılmaz rehberi King Crimson gelecek. Robert Fripp ve yedi arkadaşı grubun 50'inci yıldönümünü, bütün albümlerden seçme eserlerle anacaklar. 'Aman bu kaçmaz' diyorsanız, hatırlatayım, 18 Temmuz'da da Umbria Jazz'da çalacaklar. 

Jamiroquai de var, Jazz a Juan'da, ve bakın burası önemli, Snarky Puppy konserinden hemen önce, çok dikkatle dinlememiz gereken o isim, Louis Cole da sahneye tırmanacak.

''Ya beni aceleye getirmeyin, vaktim de var, daha sonra hangi jazz hadisesine uğrasam' diye düşüneniniz varsa, elbette ki Marciac derim. Fransa'nın güneybatısında, enfes bir dekorasyonla ırak bir coğrafyada yıllardır jazz'a sahne açan bu kasabada festival başladı mı kolay kolay bitmiyor. Bu yıl da 25 Temmuz'da perde aralanıyor, sarsıcı olmaya aday özel  bir Sting konseri ile ve 14 Ağustos'a kadar ağır aksak, her gün iki konserle, yormadan, sindire sindire devam ediyor. İsim seçkisi zengin. 

Örneğin, 'ukala virtüöz' Wynton Marsalis burada - biri Parker ve Dizzy'e adanmış bebop temalı olmak üzere - iki ayrı konser verecek. Altılısı çok çok sıkı, öyle söyleyeyim. Wynton'ı George Benson izleyecek, ustamız bu kez Chuck Berry ve Fats Domino'yu anacak özel programında. Mükemmel bir fikir. Onun ardından 29 Temmuz'da Chucho Valdes, yanında saksofoncu Kenny Garrett ve (bir değil iki değil) üç perküsyoncu ile Afrika ruhlarını çağıracak, öyle ilan etmiş. Onu İspanya temalı konseri ile Armando Chick Corea izleyecek. Jamie Cullum, Giberto Gil, Angelique Kidjo; Cheick Tidiane Seck ve Manu Dibango da listede. Kenny Barron Trio da, aynı şekilde. 

Hepsi bir yana, Marciac bu yıl çok özel bir konserle diğerlerinden ayrılıyor. 90'lık deha Ahmad Jamal, Avrupa'daki tek konserini 4 Ağustos'ta, 'baladlar' başlığı altında verecek. Yanarım yanarım, işte buna yanarım!

Bitti mi, hayır bitmedi. Bir de, tacı tahtı ele geçirmiş Umbria Jazz Festivali var, o da başladı, 21 Temmuz'a kadar sürecek. Ama yerimiz doldu, aşırı doza maruz kalmayın. Bir sonraki yazıya da, o programa bakarız.

 

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (www.marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Hack Forum Hacker Forum Hack Forumu Warez Forumu Hacker Sitesi Hacking Forum illegal forum illegal forum sitesi warez scriptler nulled forum crack forumu hacking forumu illegal hack forumu hacking forums