Doğan AKIN
Amerikan yeraltı edebiyatının büyük kalemi Hubert Selby Jr. "ağzı olmayan bir çığlık gibi hissederek büyümekten" söz eder.
Milli İsthbarat Teşkilatı'nın (MİT), gazeteci ve yazarları "sahte isimlerle" başvurduğu mahkemelerden aldığı sözüm ona "izin"lerle dinlediğini ortaya çıkaran belgeye dönüp bakmayan medyamızın top çeviren haber ve tartışmalarla doldurulan sayfalarını izlerken bu sözü bir kez daha düşündüm:
Ağzı olmayan bir çığlık gibi büyümek!
Selby'nin bıçak gibi belagatinde bu ülkedeki birçok gerçek karşısında ağzını bıçak açmayan gazeteciliğin hali de dile geliyor. Türkiye, kırmızı çizgi parantezine alınmış birçok alanda haberlerin yazılamadığı, ancak sessizce konuşulabildiği bir ülkenin de adıdır.
Türkiye'de tirajlara ve reytinglere hakim ana akım medya, geçmişini kirleten alışkanlıklarından kurtularak bir gelecek inşa edemiyor. Geçmişin bugünü utandıran gazete sayfaları, bugün geleceğin utanç vesikaları olarak tekrar ediliyor.
Yargıyı koordine eden istihbarat örgütü
T24, 21 Kasım Perşembe günü, bu ülkede haberleşme ve basın özgürüğü tarihine geçecek, hukuk devleti ve kuvvetler ayrılığı ilkelerini ayaklar altına alan bir belge yayımladı. MİT'in, gazeteci ve yazarların telefonlarını sahte isimlerle başvurduğu mahkemelerden organize ettiği izinlerle dinlediği 2012 yılında Taraf gazetesince ortaya çıkarılmıştı. Habere göre MİT, Taraf gazetesinin Kurucu Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan, Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Yasemin Çongar, yazarlar Amberin Zaman, Markar Esayan ve Mehmet Baransu'nun telefonlarını, bu yazarların kimliklerini saklayan sahte isimlerle başvurduğu yargıdan aldığı izinlerle dinlemişti.
Skandalın ortaya çıkması üzerine yapılan suç duyurusunun ardından açılan davalar sürüyor. Sürüyor, ancak davalarda bir yol kat edilmesi için sorumluluğu görülen MİT personeli hakkında izin alınarak soruşturma başlatılması gerekiyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı da öyle yaptı. "Sahte isimlerle başvurduğu mahkemeleri zan altında bırakmak, resmi evrakta sahtecilik, görevi kötüye kullanma" iddialarıyla suçladığı MİT personeli hakkında soruşturma izni istedi. Başbakan Tayyip Erdoğan, MİT'in kendisine gönderdiği yazıyı dikkate alarak talep edilen soruşturma iznini vermedi.
Peki bu yazıda ne vardı? T24, MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın imzasını taşıyan ve dava dosyalarına giren bu yazıyı ortaya çıkardı. Ayrıntılarını T24'te okudunuz, MİT özetle "sahte isimlerle mahkemelerin aldatılmadığını, aksine gizli servis faaliyetlerinin doğasını takdir eden hakimlerle kurulan koordinasyon çerçevesinde söz konusu telefon dinlemelerinin yapıldığını" açıklıyordu.
MİT yazısına göre "yabancılarla yoğun olarak görüşen gazetecilerin, bilerek-bilmeyerek yabancı istihbarat örgütlerinin amaçlarına hizmet etme ihtimali vardı ve bu nedenle MİT tarafından izlenmeleri" normaldi. Ayrıca "yeni kurulan bir gazetenin arkasında neyin olduğunu, hangi kaynaklardan haber aldığını takip etmek" de bir istihbarat örgütü için olağandı.
Davanın tarafı Taraf bile haber yapmadı!
Buradaki "yeni" gazete, yönetici ve yazarlarının telefonları dinlenen Taraf'tı. Ve sahte isimlerle dinleme davasının tarafı olan, Kurucu Genel Yayın Yönetmeni, yardımcısı, yazarları dinlenen Taraf bile, T24'te yayımlanan MİT yazısını görmezden gelebildi! MİT yazısını cuma günü manşetinden duyuran Cumhuriyet ile cumartesi günü dinleme iznini veren hakimin "sahte isimler için MİT ile koordine edildiği" iddiasını yalanlayan açıklamalarıyla, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur'un "kod isimlerle dinleme yapılamayacağını" belirterek inceleme başlatıldığını duyuran sözlerini veren Radikal dışında mesele gazetelerin birinci sayfasına, medyanın gündemine, hatta telefonu dinlenen bazı yazarların köşesine bile giremedi.
Olayda en açık sözlü davrananın, "hakimleri koordine ederek sahte isimlerle telefon dinleme izni organize etiğini mahkemeye bildiren" istihbarat örgütü olması gibi tuhaf bir durum karşısındayız. MİT, "ben gazetecileri gizli servis faaliyetlerinin özelliklerini takdir eden hakimlerle koordineli biçimde sahte isim vererek dinliyorum" diyor, dinlenen-dinlenmeyen gazeteler, gazeteciler susuyor!
Böyle bir gazetecilik için nasıl bir sebebiniz olabilir?
Kimler dinlendi bu şekilde, bilmiyoruz. Zira, mevzuatın emrettiği "dinlenip de hakkında dava açılmayan kişilere yapılması gereken dinleme ve dinleme kayıtlarını imha bildirirmi" mecburiyeti gizli dinleme faaliyetinin "sahte isimler" üzerinden yapılması nedeniyle hükümsüz kalıyor.
Peki, çalıştırdıkları gazetecileri ağzı olmayan bir çığlığa dönüştüren medya grupları? Böyle bir gazetecilik için nasıl bir sebebiniz olabilir?
Cevap için ilham verecek uzun bir listeyi, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'ndenCeren Sözeri, geçen hafta T24'te yayımladı. Medya sahibi grupların enerji işlerinden bankacılığa, turizmden madencilik ve inşaata uzanan onlarca sektördeki habercilik dışındaki ve habercilikten öncelikli işleri maruz kaldığımız gazeteciliğin sebepleri olarak karşımızda duruyor. Grup medyalarının sahipleri, diğer işlerinin bekası için gazeteciliğe baskıyı satın alıyor, "korkuya yatırım" yapıyor!
Medyanın talihsiz tarihi
Vermek değil, almak üzerine kurulu bir düzen bu. Sadece almak peşinde koşan hayatlar gibi kokuşmuş bir düzen. Belli ki çok kazandıran, ama gerçeklere sadakatin karşısında beş paralık bir değer ifade etmeyen bir düzen.
"Yeraltı edebiyatı" demiştik. Kaybolanların, kaybedenlerin edebiyatı… Haberlerini yazamayan gazeteci ordusunu ağzı olmayan bir çığlık gibi büyüten bu medya düzeni de kaybedecek.
Kruşçev için rivayet edilen hikayeyi bilirsiniz. 1953'de Stalin'in ölümünden sonra Komünist Parti Birinci Sekreterliği'ne getirilen Kruşçev, Stalin'i ve tasfiyelerini eleştiren bir rapor sunar. Kruşçev'in ağır eleştiriler yönelttiği Stalin döneminde Komünist Parti Merkez Komitesi üyesi olduğuna atıf yapan bir delege, Kruşçev'e "Peki o zaman sen neredeydin" diye sorar. Kruşçev konuşmasını durdurur ve öfkeyle "Kim o soruyu soran" diye seslenir. Kimsenin sesi çıkmayınca Kruşçev'in yanıtı, "Tam senin olduğun yerdeydim" olur!
Bugün, Ahmet Kaya'nın linç edilmesinin vaktiyle kınanmamasının, 28 Şubat emirlerine medyada topuk selamı verilerek itaat edilmesinin nedenini sorgulayanlar cevabı uzakta aramasın. Bugün MİT belgesini hangi gerekçeyle yayımlayamıyorsanız o gün 28 Şubat emirlerine aynı nedenle itaat edildi, Ahmet Kaya aynı nedenle linç edilerek ülkesini terk etmek zorunda bırakıldı.
Medyanın talihsiz tarihidir bu. Her türlü iktidara müptela bir hastalıkla tekerrür eden tarihi…
Twitter: @DOGANAKINT24
Yazarlar
-
Vahap COŞKUNÇözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBu kadar “kötülük”ten “iyi” bir şey çıkar mı? 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİDağlar ve tüneller 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEAltan Öymen 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞOPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSuriye tiyatrosunda üçüncü perde 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR“Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet ara 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNVahşetin idaresi! 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTarih, milliyetçilik, muhafazakarlık 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASelahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Tutukluluğunun Devamı Siyasi Bir Karardır: 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa… 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018