Doğan AKIN
Devlet protokolü, nezaket dairesinde devletlerin gücünü göstermekten giderek "zarafet"e evrilen kurallar bütününü ifade eder.
Bugünkü "protokol" karşılığında "teşrifat" ifadesinin kullanıldığı Osmanlı'da, Teşrifat-ı Divanı Humayun Dairesi Kanuni Süleyman devrinde kuruldu. Cumhuriyet, dünya devleti ağırlığında "teşrifat" geleneği bulunan Osmanlı'dan kuvvetli bir protokol geleneği de devraldı.
Devletleri en üst düzeyde temsil eden devlet başkanlarının protokolde çok özel bir yeri bulunur. Misal, halen uygulandığı yerlerde 21 pare top atışı sadece devlet başkanlarının karşılanmasında uygulanır.
Misal, Türkiye'de Cumhurbaşkanlığı'ndan gelen davetlerde "LCV", yani "katılıp katılmama konusunda cevap verilmesi" için not bulunmaz. Zira cumhurbaşkanı daveti söz konusuysa icabet edilir, gidilir. Cumhurbaşkanı'nın gittiği yer, o terk etmeden terk edilmez.
Protokol için Dışişleri'nde Protokol Genel Müdürlüğü, Cumhurbaşkanlığı'nda Protokol Müdürlüğü bulunur. Yurt dışı gezilerinde cumhurbaşkanlarına Dışişleri Bakanlığı Protokol Genel Müdürü, başbakanlara Protokol Genel Müdür Yardımcısı refakat eder. Protokol, tarihten güncelliğe devlette hiyerarşinin zarafetle inşa edilmeye çalışılan mimarisi de sayılır. Atanmışları bir set gibi seçilmişlerin önüne çeken protokoller o zarafet ve bugünün demokrasi kültüründen uzak olsa da, böyledir.
Türkiye Cumhuriyeti 90 yaşında olmasına rağmen Danıştay'ın 146. kuruluş yıldönümünü kutluyor. Zira Danıştay, Osmanlı döneminde, 1868'de "Şura-yı Devlet" olarak kuruldu. Ve Osmanlı'dan devralınan kurumlardan Danıştay'ın kuruluş yıldönümünde devlet protokolü, o protokolün zirvesindeki isimlerden biri tarafından yerle bir edildi.
Başbakan Tayyip Erdoğan, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu'nun konuşmasına sinirlenip "Edepsizlik yapıyorsun" diye bağırarak salonu terk ederek de geçti tarihe. Üstelik, Cumhurbaşkanı'nın yanında sergilediği bu öfke nöbetinden sonra gittiği Afyon'da, "Bunlar devlet protokolü nedir, bundan da bihaber" diyerek!
Tahammülden uzak bir otokrat
Evet, Feyzioğlu'nun Cumhurbaşkanı, Başbakan, hükümet üyeleri, yüksek yargı organları ve milletvekillerinin de hazır bulunduğu bir törende 1 saat süren aşırı uzunlukta bir konuşma yapması, o konuşmaya vesile olan Danıştay'la, yargıyla ilgisi bulunmayan ayrıntılara girmesi en azından özensiz bir tutumdu.
Peki Başbakan'ın tavrı konusunda ne denilebilir, derseniz, cevap, "tahammülsüzlük"ten başlar. Bu bahiste Erdoğan söz konusu olduğunda, artık sözün bittiği yerdeyiz. Danıştay salonunda Erdoğan, bir kez daha, demokrasinin, birlikte yaşamanın temeli olan "tahammül"den çok uzak bir otokrattı.
Başbakan'ın yörüngesindeki isimlerin Danıştay skandalı için yaptığı "ikinci van minüt çıkışı" yorumları da en fazla bir tebessümü hak eder, geçelim.
Evet, protokol. Cumhurbaşkanı'nın bulunduğu bir ortamı, ondan önce terk eden Başbakan örneğine 19 Şubat 2001'deki Milli Güvenlik Kurulu toplantısında tanık olmuştuk. Büyük bir ekonomik krizin takip ettiği o toplantıda dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, önüne Anayasa kitapçığını fırlatınca Başbakan Bülent Ecevit salonu terk etmişti. Ancak bu olayda öfkelenerek teamüllere aykırı davranan kişi kaba bir tavra muhatap olan Başbakan değil Cumhurbaşkanı'ydı.
Gül'ün ayak freni ve Erdoğan
Danıştay'daki olay, bana en çok Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan arasındaki ilişkiyi düşündürdü. Öfke nöbetine tutulan Erdoğan'ın tavrının Gül'ü çok şaşırtmasa da, epey canını sıktığı anlaşılıyordu.
Neden çok şaşırmamıştır Gül? Dışişleri Bakanı'yken, Temmuz 2006'da Hürriyet'ten Yener Süsoy'a verdiği söyleşideki sözlerini hatırlayın. Erdoğan'ın tabiatı ve aralarındaki ilişki konusunda çok özel bir bilgi paylaşmıştı Gül. Süsoy'un, "Başbakan’ı sinirlenmemesi için zaman zaman uyarıyor musunuz" sorusuna şu cevabı vermişti:
"Sık sık uyarırım. Yabancılarla yaptığımız toplantılarda elimle, ayağımla bile ikaz ederim. Mesela, 17 Aralık’taki Brüksel’deki toplantıda, masa altından birbirimizin ayağına çok bastık."
Bu kez Gül de durduramadı Erdoğan'ı. Erdoğan'ın "Edepsizlik yapıyorsun" diye bağırmasından sonra protokolde oturan diğer isimler gibi Gül de tedirgin oldu. Önce oturdukları yerde sakinleştirmeye çalıştı Erdoğan'ı. Ardından ayağa kalkarak bağırmaya başlayan Başbakan'ı bir süre oturduğu koltuktan izleyen, kalkmakla kalkmamak arasında kararsız kalan Gül, yine Erdoğan'ı sakinleştirmeye çalıştı. Bu amaçla Başbakan'ın koluna dokundu. Başbakan'ın bir kez daha fişi çekmeyi unutarak devam etmesi üzerine Gül tekrar sakinleştirmek için kolundan tutmaya teşebbüs etti. Bu sırada kollarını açarak öfkesini beden dilinden de esirgemeyen Erdoğan'ın tavrından utanırcasına başını öne de eğdi Gül.
Erdoğan devam etti, o kadar ki eliyle kapıyı göstererek Cumhubaşkanı'nı salonu terk etmeye davet etti Ancak Cumhurbaşkanı bu noktada Erdoğan'dan koptu, protokol sırasındakilerle tokalaşırken Başbakan çekip gitti.
"Edepsizlik" diye bağıran Başbakan'ın, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, Danıştay salonunda bulunanlara edepli davrandığını söyleyebilir misiniz?
Sandıktan zaferle çıkıp kendine mağlup olmak! Evet, insanın kendisine yenilmesinin acıklı bir hikâyesine de dönüşüyor Erdoğan.
Ne kadar başarılı olursanız olun, hayat zaaflarıyla sınıyor insanı.
Hâlâ Erdoğan'ın, bir adım ötesi kaba kuvvet olan bu hâllerine şaşıyor olmak da belki bizim zaafımız. Erdoğan'ın zaafı ise başka. Başka ve çaresiz...
Derler ki; insanları kontrol edebileceğin duygusu bir hayaldir, çimenler büyüyor!
Yazarlar
-
Vahap COŞKUNÇözüm Sürecinin Hukuki Mutfağı 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUBu kadar “kötülük”ten “iyi” bir şey çıkar mı? 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİDağlar ve tüneller 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEAltan Öymen 22.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKKürt açılımının toplumsal meşruiyeti nasıl artar? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞOPERASYONLARIN ARKASINDA ABD Mİ VAR? 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluDevlet, başta dürüst olmazsa sonra kimseyi inandıramaz 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSuriye tiyatrosunda üçüncü perde 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR“Türk-Kürt-Arap kardeşliği” Orta Doğu’ya dönük yeni bir hamle mi, yoksa yeni toplumsal meşruiyet ara 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan, temel saflaşmanın eksenini 10 yıl sonra bir kez daha değiştirmeye çalışıyor: ‘Millîlik’ yer 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNVahşetin idaresi! 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTarih, milliyetçilik, muhafazakarlık 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYASelahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın Tutukluluğunun Devamı Siyasi Bir Karardır: 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEMurat Çalık’tan halkın payına düşenler 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Terörsüz Türkiye’ başarılı olsun isteniyorsa… 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
1.09.2020
2.04.2020
28.10.2019
2.02.2018
20.06.2018
1.02.2018
5.02.2018
24.04.2018
19.02.2018
24.01.2018