Vahap COŞKUN
Uluslararası Kriz Grubu (ICG), merkezi Brüksel’de bulunan bir sivil toplum kuruluşu. 1995 yılında kurulan ICG, dünyanın çeşitli bölgelerindeki krizlere dair araştırmalar ve analizler yayınlıyor. Kuruluş, 2011 yılından bu yana, başta Kürt meselesi olmak üzere, Türkiye’deki sorun alanlarına ilişkin önemli çalışmalara imza atıyor. Türkçe yayın organlarını, bölgede faaliyet gösteren insan hakları kuruluşlarını, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ve PKK kaynaklarının açıklamalarını takip eden ICG; açık kaynaklardan yararlanarak, Kürt meselesinden kaynaklı çatışmaların yol açtığı ölümleri kayıt altına alıyor.
2022’nin başında kamuoyuna sunduğu son raporunda ICG, çözüm sürecinin bitmesinden ve çatışmaların başlamasından sonraki döneme odaklanıyor. Rapor, siyasetin devreden çıkıp silahların konuşmaya başladığı Temmuz 2015’ten 3 Ocak 2022’ye kadar geçen süre zarfında; 593’ü sivil[1], 1.318’i güvenlik gücü[2], 226’sı tanımlanamayan kişi[3] ve 3.671’i PKK militanı[4] olmak üzere toplam 5.808 kişinin hayatını kaybettiğini bildiriyor.
Şiddetin değişen karakteri
Rapor, 2013-2015 arasındaki çözüm sürecinde de şiddetin bütünüyle sona ermediğini hatırlatıyor. Şiddetin düşük yoğunluklu olarak devam ettiği bu 2,5 yıllık dönemde de; 63’ü sivil, 25’i güvenlik gücü ve 25’i PKK militanı olmak üzere toplam 113 kişi yaşamını yitiriyor. Sürecin çökmesiyle birlikte çatışma, iki açıdan, farklı bir karaktere bürünüyor.
İlk olarak, çatışmanın mekânı değişiyor. Çözüm sürecinden evvel, kırsal alanlarda yaşanan çatışmalar şehir merkezine taşınıyor. Şehirlerin bir çatışma alanına dönüşmesi, hem çatışmayı daha görünür ve bilinir kılıyor hem de tahribatı artırıyor. Bugünlere kadar uzaklarda bir yerlerde olduğu düşünülen çatışmanın kapının önüne gelmesi, maddi ve manevi yıkımı derinleştiriyor. 2016’dan sonra çatışmalar yeniden kırsal bölgelere kayıyor.
İkinci olarak da çatışma çok daha yoğun bir seyir izliyor. Barış için kurulan masa çöküp umutlar ve hayaller yıkıldığında şiddet çok daha keskin bir biçimde geri dönüyor ve insan kayıpları yükseliyor. Oslo Süreci’nin ardından bu durumun bir benzeri yaşanmış; müzakerelerden uzlaşma çıkmayınca çatışmalar yeniden başlamış ve 1999’dan beri en karanlık tablo ortaya çıkmıştı.
Dolayısıyla Oslo ve Çözüm süreçlerinin verdiği esaslı bir ders var: Barış için atılan bir adım, makul bir sürede müspet bir neticeye varmalı. Aksi takdirde başarısızlığa uğrayan her girişim, çatışmaların yeniden canlanmasına ve eskisinden çok daha büyük bir şiddet dalgasının doğmasına neden olabiliyor.
Yüksek tansiyon
Kriz Grubu, Kürt meselesi eksenli olarak üç noktada tansiyonun yüksek olduğunu söylüyor. Bir, Türkiye’nin güneydoğusunda ve Irak’ın kuzeyinde PKK ile çatışmalar sürüyor. İki, Suriye’nin kuzeyinde Ankara ile PKK bağlantılı PYD/YPG arasındaki gerilim sona ermiş değil. Ve üç, Türkiye’de HDP’nin içine alındığı hukuki ve siyasi kıskaç daralıyor. Partinin başının üzerinde bir kılıç gibi gezdirilen kapatma davası bile, tek başına, HDP’ye uygulanan baskının geldiği düzeyi görmek için yeterli.
Kısa vadede bu üç alanda sinirlerin gevşemesi pek olası görünmüyor. Çünkü Irak ve Suriye’de durum hâlâ belirsiz; bilhassa Suriye’deki karmaşıklığın tez zamanda açığa kavuşması uzak bir ihtimal ve farklı senaryolara açık halin bir süre daha devam etmesi bekleniyor. Türkiye’de ise siyasette bir milliyetçilik fırtınası estiriliyor. Gerek iktidar (AK Parti ve MHP) ve gerek muhalefet (CHP ve İYİ Parti), birbirlerinden geride kalmamak için milliyetçilik gazına asılıyorlar. Muhtemelen seçim sathı mailine girildiğinde, her iki cephede de milliyetçiliğin dozu artacaktır.
İçte ve dışta birbiriyle bağlantılı bu vaziyet, Kürt meselesinde demokratik bir rotaya girilmesini güçleştiriyor. Dolayısıyla taraflar bir süre daha mevcut pozisyonlarında kalmayı tercih edebilirler.
Bu sorunun siyasi enstrümanlarla çözülmesinden yana olanlar, birçok kez, her sahada yarattığı devasa maliyete bakıp çatışmanın artık “sürdürülemez” olduğunu dillendirdiler. Lakin iyi niyetli bu analizler, ne yazık ki tarih tarafından doğrulanmadı. Kendileri açısından bazı arzu edilmeyen sonuçlara rağmen hem devlet hem de PKK mevcut konumlarını idame ettirebilecek mekanizmaları üretebildiler ve bugün de bu potansiyele sahipler.
Daimî bir istikrarsızlık
Hülasa çatışma pozisyonu, her iki taraf için de bir süre daha sürdürülebilir. Ancak bu, ağır bir maliyet doğuruyor: Taraflar çatışmayı devam ettirebilirler ama bunun kaybedeni sıradan insanlar olur. Evvela hiçbir şeyle kıyaslanmayacak can yitimi olmak üzere o insanlar iktisadi, siyasi ve hukuki olarak çok yönlü kayba uğrarlar. Çatışmanın varlığı, sadece Kürtlere değil Türkiye’nin tamamına fatura çıkarır ve toplumsal hayatı daimî bir istikrarsızlığa mahkûm eder.
Türkiye, eğer ekonomik ve politik istikrarsızlığı bir kader olarak yaşamak istemiyorsa, Kürt meselesini siyasi ve demokratik bir yolla çözüme kavuşturmanın yollarını aramalıdır. Hâlihazırda Türkiye, dönmesi zor bir kavşaktan geçiyor olabilir. Ancak şimdinin ümit kıran manzarasına kilitlenip geçmişin birikimleri göz ardı edilmemelidir.
Yakın tarih, Türkiye’de Kürt meselesinin iki farklı siyaset için kullanılabileceğini gösteriyor: Biri, otoriter siyasettir; Kürt meselesinin siyasi zemini tahrip etmek ve demokrasi çıtasını aşağı çekmek için vesile yapılmasıdır. Diğeri ise özgürlükçü siyasettir; Kürt meselesinin hak kataloglarını genişletmek ve toplumsal barışı temin etmek için kullanılmasıdır. Yani Kürt meselesinde takınılan tavır, otoriterliği tahkim edebileceği gibi özgürlüğe açılan bir yol da olabilir.
Otoriterliğe karşı özgürlükçü ikinci seçeneği hâkim kılmak için yaratıcı ve kurucu bir akla ihtiyaç vardır. Zannımca, Türkiye’nin siyasi aktörlerini bekleyen en büyük meydan okumalardan biri de böyle bir aklı inşa edip edemeyecekleridir.
_______
[1] Rapor, “silahlı çatışmalara katılmayan kişiler” olarak tanımladığı sivillerin, çoğunlukla, güneydoğudaki kentsel yerleşim alanları ile TAK (Kürdistan Özgürlük Şahinleri) tarafından büyük şehirlerde gerçekleştirilen bombalı saldırılarda hayatlarını kaybettiklerini açıklıyor.
[2] “Güvenlik gücü” kavramı, polis, asker ve korucuları kapsıyor.
[3] “Tanımlanamayan kişi” raporda “Ağırlıklı olarak sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği kentsel bölgelerde ölen 16-35 yaş arasındaki kişileri kapsar. Özellikle kentsel yerleşim alanlarında çatışmaya katılmayanlar ile sivil kıyafetli militanlar arasındaki çizginin net olmaması sebebiyle bu gruptaki kişiler sivil veya militan olarak tanımlanamamaktadır” şeklinde ifade ediliyor.
[4] PKK ve onunla bağlantılı YPS (Sivil Savunma Birlikleri) ve TAK üyesi militanları içeriyor. ICG, PKK ölümlerinin, doğrulayabildiğinden daha fazla olduğunu varsayıyor. İçişleri Bakanlığı ise Temmuz 2015’ten bu yana 10 binden fazla PKK militanının “etkisiz hale getirildiğini” belirtiyor.
Perspektif, 21.01.2022
https://www.perspektif.online/kurt-meselesi-otoriterligin-anahtari-mi-yoksa-ozgurlugun-yolu-mu/
Yazarlar
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025