Vahap COŞKUN
MetroPoll Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Merkezi, “Türkiye’nin Nabzı: Eylül 2022” başlıklı araştırmasını yayınladı. Araştırma, dış politikadan iç politikaya birçok konuda önemli veriler içeriyor. Benim dikkatimi en çok çeken ise, İYİ Parti’nin yaşadığı belirgin oy kaybı oldu.
İYİ Parti, kısa bir süre öncesine kadar Türkiye siyasetinin parlayan yıldızıydı. Genel Başkan Meral Akşener’in etkinlikleri yoğun bir ilgi ile karşılanıyor, parti de oyunu düzenli bir şekilde artırıyordu. MetroPoll rakamlarına göre İYİ Parti’nin oyu, kararsızlar dağıtılmadan, bu yılın Nisan ayında % 15, Haziran ayında da % 14 idi. Kararsızlar dağıtıldığında, İYİ Parti % 16’yı buluyordu.
İYİ Parti’nin oyunu daha yüksek bulan araştırmalar da vardı. Akşener’in partisi kimi araştırmalarda % 16-18 bandında gösteriliyor, kimi araştırmalarda ise partinin % 20’leri aştığı ifade ediliyordu. Oranlar farklı olsa da, İYİ Parti’nin bir yükseliş trendi yakaladığı genel kabul görüyordu.
Fakat sonra işler İYİ Parti adına menfi yönde değişti. Önce bir duraklama baş gösterdi; parti oyunu artıramıyordu ama kaybetmiyordu da. Sonra gerileme başladı; seçmenlerin bir kısmı partiden desteğini çekti. MetroPoll, Eylül ayında İYİ Parti’nin oy oranının kararsızlar dağıtılmadan % 10.5, kararsızlar dağıtıldıktan sonra ise % 12 olduğunu belirtiyor. Buna göre İYİ Parti’nin, Haziran’dan bu yana geçen süre zarfında 4 puanlık bir kaybı söz konusu.
Dördüncü parti
Yükseliş günlerinde İYİ Parti, CHP’nin konumuna göz dikmiş ve ikinci büyük parti olma hedefini önüne koymuştu. Ancak bugün ortaya çıkan tablo, İYİ Parti’nin ikincilik bir yana, üçüncülükteki yerini dahi muhafaza edemediğini ve dördüncülüğe gerilediğine işaret ediyor. Türkiye’nin üçüncü partisi artık HDP. Hakkındaki kapatma davasının sürmesine ve siyasi faaliyet alanının devlet eliyle daraltılmasına rağmen HDP oyunu koruyor ve hatta artırıyor. MetroPoll’e göre, kararsızlar dağıtılmadan % 12 çıkan HDP oyu, kararsızlar dağıtıldıktan sonra % 14’e ulaşıyor.
Peki, bu ciddi oy yitimi nereden kaynaklanıyor? İYİ Parti, liderinin Türkiye siyasetinin geleceğinde oynayacağı role ilişkin iddialarını aşındıracak kadar büyük bir oyu niçin kaybediyor? Zannımca, üç temel sebep var:
Sebeplerden ilki, Akşener’in cumhurbaşkanlığı yarışında erken havlu atmasıdır. Türkiye’de bugün siyasette tek bir belirleyici makam vardır; o da cumhurbaşkanlığıdır. Ülkenin geleceğinde iddiası olan parti liderlerinden öncelikle bu makama kendilerini layık görmeleri beklenir. Eğer ortada bir masa ve o masadan ortak bir aday çıkarma iradesi varsa, en azından masanın adayı kesinleşinceye kadar, liderlerin kendi potansiyel aday sıfatlarını korumaları gerekir.
Nitekim bugün Babacan ve Davutoğlu da Altılı Masa’da oturuyorlar. Masanın bir adayda uzlaşması için çaba göstereceklerini söylüyorlar. Ama eğer ortak aday konusunda bir mutabakata varılamazsa, kamuoyu yoklamalarında oy oranları çok düşük görünse de, kendilerinin aday olacaklarını ifade ediyorlar.
Olmayan bir makama adaylık
Akşener ise “Ben başbakanlığa adayım” diyerek, gerçekte olmayan bir koltuğa talip oldu. Mevcut sistemde başbakanlık makamı yok. İYİ Parti’nin de parçası olduğu muhalefet seçimi kazansa bile, başbakanlığı geri getirecek parlamenter sisteme ne zaman geçileceği belli değil. Akşener, cumhurbaşkanlığı mücadelesinden çekilmesini bir “fedakârlık” olarak sunmak istese de gerçekte destekçileri nezdinde kendisini “iktidar vaat etmeyen bir lider” pozisyonuna düşüren bu geri çekiliş, Akşener’in elini zayıflattı.
Kılıçdaroğlu’nun ustalıklı hamlelerle cumhurbaşkanlığı seçimi için ismi geçen Yavaş ve İmamoğlu’nu elemine etmesi ve kendini “tek aday” kılması, Akşener’i daha da zayıflattı. “Altılı Masa’nın tek adayı” algısının yerleşmesi Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi yükseltirken, Akşener’i ve İYİ Parti’yi aşağıya çekti. Partisi adına olumsuz seyreden bu gidişi durdurmak için Akşener, Altılı Masa’nın adayının henüz kesinleşmediği restini çekti.
Bu rest, hem Kılıçdaroğlu’nun adaylığının öne çıkmasından rahatsız olan milliyetçi tabanı teskin etmek hem de Akşener’in pazarlık şansını artırmak gayesini güdüyordu. Muhtemelen bu rest kısmi olarak işe yarar ve Akşener’in, adaylığının garanti olmadığını hissettirdiği Kılıçdaroğlu’na karşı masaya daha kuvvetli bir şekilde oturmasını sağlar. Lakin bu, Akşener’in istediğini elde etmesini sağlar mı, emin değilim.
Filmi geriye sarmak zor
Çünkü Akşener, gerçek bir adaya sahip olmamak gibi, esaslı bir açmazla malul. Evet, sürekli Yavaş ve İmamoğlu’nu gündemde tutuyor ama bu isimlerin de iki büyük handikapı var:
Bir, ikisi de CHP’nin belediye başkanı; partilerinin ve genel başkanlarının müsaadesi olmadan aday olmazlar, olamazlar. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetiminin iradesinin ise, onların belediye başkanlıklarını sürdürmesi yönünde olduğu tartışma götürmez. Ülkücü kimliğinden ötürü Yavaş’ın farklı davranmasını bekleyenler olabilir. Fakat Yavaş realist bir siyasetçi, CHP’nin desteğini almadan gireceği bir yolun sonunun hüsran olacağını bilir. Unutulmamalı ki Yavaş, İYİ Parti’nin Anakara belediye başkan adayı olması için yaptığı teklifi bile reddetmişti.
İki, Kılıçdaroğlu’nun bu kadar mesafe kat etikten sonra aday olmaması çok zor; bunu kamuoyuna da partisine de anlatamaz. Kısa bir süre önce partililerinden tamamen arkasından olduğunu göstermelerini istedi. Yavaş ve İmamoğlu da “Kılıçdaroğlu’nun yanındayız” diyerek bir nevi cumhurbaşkanlığına aday olmayacaklarını ilan ettiler.
Artık ne Kılıçdaroğlu ne de Yavaş ve İmamoğlu filmi geriye sarabilirler. Ezcümle, Akşener’in kendisi aday değil ama “adayım bu” deyip müzakeresini yapabileceği bir ismi de yok: Şüphesiz, bu durum onun pazarlık şansını azaltıyor.
Oturmayan kimlik
İYİ Parti’nin kısa süren bir yükselme döneminde sonra duraklama ve gerileme dönemine girmesinde ikinci önemli sebep, partinin sağlam bir kimlik inşa edememesidir. Partinin oturmayan bir kimliği var; “radikal milliyetçilik” ve “merkez sağ” arasında yalpalıyor. Bazen merkez sağa yanaşıyor, bazen radikal milliyetçiliğe savruluyor.
Zafer Partisi’nin kurulması, İYİ Parti için ayar bozucu bir faktör oldu. Özdağ’ın partisinin doğrudan İYİ Parti seçmenine hitap etmesi, bu partide kafaları daha bir karıştırdı. Çünkü milliyetçi alanı tutma endişesi, merkez seçmenin ıskalanması sonucunu doğruyor. “Aman milliyetçiler başka yer gitmesin, tabandan sızıntı olmasın” diye gösterilen hassasiyetteki doz aşımı, partinin merkezi bir söylem geliştirmesini ve dolayısıyla AK Parti’yle arası açılmış kararsız seçmeni de kazanmasını engelliyor. İktidar umudunun artmasıyla birlikte CHP’den seçmen geçişi de durunca, İYİ Parti’nin oy havuzu daralıyor.
Merkezi unsurların zayıflığı, Akşener’in partisinin politik esnekliğini dumura uğratıyor. Muhafazakâr seçmene açılmak istiyor ama bu yöndeki arayışlarını derinleştiremiyor. Kürt seçmene ulaşmayı düşünüyor ama hiç olmazsa cumhurbaşkanlığı seçiminde kendisinin de arkasında durabileceği ortak bir adayın HDP seçmeninin de desteğini alabilmesi için gerekli olan cesareti gösteremiyor. Dar bir çizgide yürümek geniş kesimlerle ilişki kurmayı sağlayacak bir hareketliliğe engel olduğundan İYİ Parti’nin “merkeze gelme” ve Akşener’in de “başbakan olma” iddiaları havada kalıyor.
Taşra siyaseti
Üçüncü sebep, İYİ Parti’nin kendini bir nevi taşra siyasetine sıkıştırmasıdır. Hakkını teslim etmek lazım; Akşener saha siyasetini iyi yaptı, sokaklarda seçmenle bire bir güzel ilişki kurdu. İnsanların somut sorunlarını ve canlarını yakan dertlerini yalın ve etkili bir üslupla siyaset diline tercüme etti. Diğer siyasi liderlerin meydandan çekildiği bir ortamda boşluğu iyi doldurdu ve karşılığını da aldı.
Fakat bu tarz bir saha siyasetinin bir sınırı var; Akşener de bununla varabileceği noktaya vardı ve kazanabileceği oyları kazandı. Artık bundan ileri gidebilmesi için bir başka faza geçmesi, genel siyasete dair bir tasavvur ortaya koyması gerekiyor. Fakat bugün insanların zihninde, İYİ Parti’nin ülkenin iç ve dıştaki temel meselelerine nasıl baktığına, çözümü nerede gördüğüne ve nasıl bir yol izleyeceğine dair berraklaşan bir tablo yok.
Gündelik sorunlara aşırı yoğunlaşma, partinin ana güzergâhını belirsiz kılıyor. Nitekim Akşener de, bu eksikliği gidermek gayesiyle olsa gerek, vitrinini ve kadrosunu güçlendirmeye çalışıyor; örneğin partinin ekonomi departmanına önemli takviyelerde bulunuyor. Ancak ekonomide görülen bu hamlelere, henüz diğer alanlarda rastlanmıyor.
Araştırmalar İYİ Parti’nin ciddi bir potansiyelinin olduğuna işaret ediyor. Ancak bu potansiyelin siyaset sahasında iş görebilmesi için, partinin sokak siyasetini aşması gerekiyor. Seçmene kendini içinde görebileceği bir Türkiye manzarası çizmek, Akşener’in önündeki en büyük imtihan olarak duruyor.
Yazarlar
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025