Vahap COŞKUN
“Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, TBMM Genel Kurulu’ndan geçti, Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalandı ve Resmî Gazete’de yayınlandı. İktidarın “Dezenformasyon Yasası”, muhalefetin ise “Sansür Yasası” olarak adlandırdığı bu kanunu, CHP Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşıdı. Mahkemeden öncelikle üzerinde çok büyük tartışmalar olan kanunun 29. maddesinin yürürlüğünün durdurulmasını talep eden CHP, kanunun bütünü hakkındaki başvurusunu da önümüzdeki günlerde yapacağını belirtti.
Yani, top artık AYM’nin sahasında. AYM’nin vereceği karar, Türkiye’de basın ve ifade özgürlüğün akıbetini belirleyecek. Peki, Mahkeme’nin kararı ne olabilir?
Aslında, bu kanunun Anayasaya, AİHM ve AYM içtihatlarına aykırı düzenlemeler içerdiği, daha kanun Meclis’te görüşülürken, 15 Haziran 2022’de Yargıtay Sekizinci Dairesi’nin üyesi Dr. İhsan Baştürk tarafından çok açık bir dille ortaya konulmuştu. Sekizinci Daire, bu kanunun tatbikinden kaynaklanacak davaların temyiz incelemesinin yapılacağı mahkeme; dolayısıyla Baştürk’ün kayda geçirdiği çekincelerin büyük bir ehemmiyeti var.
Baştürk özetle, kanun metninde yer alan “kamu düzeni”, “ülkenin içi ve dış güvenliği”, “kamu barışını bozma”, “ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığıyla ilgili bilgi”, “alenen yayma”, “gerçeğe aykırı bilgi” vb. kavramların içeriğinin belirlenmesinin tatbikatta çok büyük sorunlara yol açacağının altını çiziyor.
Bir bilginin kamu barışını bozmaya “elverişli” bir biçimde yayılmasının nasıl tespit edileceğinin belirsiz olduğunu vurguluyor. İnsan öldürme ve terör amacıyla insan öldürme gibi sınırlı suçlarda kullanılan “saik”in, bu kanunda bir suç unsuru olarak kabul edilmesindeki (“halk arasında korku ve endişe yaratma saiki”) garabete işaret ediyor. Ceza olarak sadece “hapis” cezasının öngörülmesinin de suç skalasında bir dengesizliğe neden olacağını belirtiyor.
“Hukuki belirlilik”
Hülasa bu kanun, hukuki güvenlik ve hukuki güvenlik belirlilik ilkleri ile bağdaşmıyor. AYM ise kararlarında istikrarlı bir şekilde bu ilke üzerinde duruyor ve bir kuralın geçeli olmasını onun belirli olmasına bağlıyor. Belirlilik ilkesini de AYM “bir kuralın keyfiliğe yol açmayacak bir içerikte olması” olarak tanımlıyor.
“Temel hakların sınırlandırılmasına ilişkin kanuni düzenlemenin içerik, amaç ve kapsam bakımından belirli ve muhataplarının hukuksal durumlarını algılayabilecekleri açıklıkta olması gerekir. Bu ilkeye göre, yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu birtakım güvenceler içermesi gereklidir.”
Görüldüğü gibi AYM bir kanundan “açık”, “net”, “anlaşılır”, “uygulanabilir” olmasını ve “kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu güvenceler içermesini” beklemektedir. Oysa müphem, muğlak ve hududu belirsiz kavramlarla kaleme alınan bahse konu kanun, sayılan bu özelliklerin hiçbirine sahip değildir. Ne açıktır, ne nettir, ne anlaşılırdır, ne uygulanabilirdir ve ne de bireyleri koruyucu güvenceler ihtiva etmektedir.
Seçimleri zehirlemek
Bu itibarla, yerleşik içtihatları dikkate alındığında, AYM’nin bu kanuna geçit vermemesi beklenir. Şahsen AYM’nin Anayasaya, hukukun genel ilkelerine, AİHM ve kendi içtihatlarına açıkça aykırılık teşkil eden bu yasaya geçit vermeyeceğini düşünüyorum. Aksi bir hal, AYM’nin kendi birikimine sırt çevirmesi anlamına gelir.
AYM’nin bu kanunu ne zaman gündemine alacağı da son derece önemlidir. Zira çok da uzun olmayan bir süre sonra Türkiye’de sandık meydana konulacak. İktidarın seçime gidilirken ortamı dikensiz gül bahçesine çevirmek istediği sır değil; bu kanunu da her türlü muhalif sesi kısıtlamak ve bastırmak için çıkardığı da şüphe götürmez. AYM’nin bu kanunun görüşülmesini seçim sonrasına ertelemesi, telafisi güç zararlara sebebiyet verebilir. Binaenaleyh AYM bu hassas durumu göz önünde bulundurmalıdır. Seçim, ülkedeki herkesin hayatına doğrudan tesir edecektir. Her kurum bu seçimin özgür ve adil bir ortamda gerçekleşmesi için azami gayret sarf etmelidir. AYM de bu bağlamda hayati bir vazife ile yüz yüzedir. Seçimlerin zehirlenmemesi için AYM, bu kanunu mümkün mertebe çabuk gündemine almalı ve bir karara bağlamalıdır.
Yazarlar
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025