Vahap COŞKUN
AK Parti’nin kendine helal gördüğünü başkasına haram gören bir siyaset tarzı var. Misal, AK Parti dış dünya ile ilişki kurmaktan imtina etmez, bunu dünya ile bağları güçlendirmenin bir yolu olarak tasvir eder. Hele bu görüşmelerde nezaketen de olsa Türkiye ya da Erdoğan hakkında bir-iki övücü söz edilse, bu sözleri Türkiye’nin gücünün ve Erdoğan’ın dünya liderliğinin bir nişanesi olarak sunmaktan geri durmaz.
Fakat muhalefet kazara bir dış ziyaret yapsa ya da dışarıdan bir aktörle görüşse, AK Parti yeri göğü inletir ve muhalefetin dışarı ile en küçük temasını dahi anında bir suçlama konusuna dönüştürür. Zaten gayri-milli bir karakter taşıyan muhalefetin kendini dışarıya beğendirme hevesinden girer, dış güçlerin maşası olmasından çıkar. Muhalefet partilerinin sırtına birçok damga yapıştırır; onları yabancıların dümen suyuna girmekle ve icazeti halktan değil Türkiye düşmanlarından almanın peşinden koşmakla itham eder.
Bu “bana helal ama sana haram” siyaseti hemen her sahada devreye sokulmakla birlikte en çok Kürt meselesinde iş görür. AK Parti yeri geldiğinde, HDP bir yana PKK ile bile görüşür. Yurt içinde ve yurt dışında, İmralı’da ve Kandil’de PKK ile bazen doğrudan bazen de HDP’yi aracı kılarak masaya oturur. Siyaseten riskli olsa da ülkenin huzur ve güvenliği için herkesle konuşmak gerektiğini savunur ve bu çerçevede PKK ile müzakere etmelerini de sorumluluğun ve cesur siyasetin bir göstergesi olarak lanse eder.
Lakin söz konusu muhalefet olunca durumlar değişir. PKK şöyle dursun, muhalefet, Meclis’in üçüncü büyük partisi olan HDP‘ye az buçuk yanaşmaya görsün, AK Parti kıyameti kopartır. HDP ile resmi ya da gayri-resmi olarak yan yana gelen muhalefete karşı hemen her yönden bombardıman başlar. Ne terör seviciliği kalır muhalefetin ne de terör yardakçılığı! AK Parti HDP ile bir araya geldiğinde, bu mesuliyet ve fedakârlık ambalajına sarılır; ama muhalefet aynı işi yaptığında bu doğrudan teröre destek, PKK’nın hedeflerine hizmet olur.
Muhalefetin emir eri
Mamafih, konuları kendine yontma, kendi yapıp ettiklerini hep haklı ve başkalarını hep haksız bulma tavrı bir tek iktidarda yok. Muhalefet de aynı hastalıkla malul. AK Parti ile HDP arasında en son anayasa değişikliği münasebetiyle gerçekleşen görüşmeye gösterilen tepki, bilhassa Akşener’inki, bunun somut bir misali. Her vesile ile iktidarla konuşmakta bir beis görmeyen bazı muhalifler, HDP’nin AK Parti’ye bir selam vermesine bile tahammül edemiyorlar; hemen tırnaklarını çıkarıp taarruza başlıyorlar.
Muhalefetin HDP’ye bakışında ciddi bir arıza var. Kaba olacağı için dile getirilemiyor tabii ama HDP’yi bir nevi muhalefetin emir eri görme gibi bir anlayış hâkim. Buna göre, HDP’nin AK Parti ile hiçbir irtibatı olmayacak, daima muhalefetin çeperinde kalacak. HDP muhalefete destek verecek ama çok da ortalarda görünemeyecek. Muhalefetin bazı parçalarının onun meşruluğunu kabul etmemesine itiraz etmeyecek ve sadece kendisine biçilen rolü oynamakla yetinmesini bilecek.
Hülasa iktidar muhalefete, muhalefet de HDP’ye sınır çiziyor. Ve eğer HDP, muhalefetin zihnindeki bu sınırları az biraz ihlal ederse, ona karşı kaşlar çatılıyor. HDP, iktidarla bir bağlantı kurduğunda, muhalefetten “Neden AKP ile görüşüyorsun?” diyen sesler meydanı kaplıyor. En küçük bir hadiseye bile haddinden fazla anlamlar yükleniyor: Mesela son AK Parti-HDP görüşmesinin ardından olduğu gibi “yeni çözüm süreci başladı, açılım masası kuruldu” çığlıkları yükseliyor.
İspat mecburiyeti
HDP ucundan kenarından siyaset yapmaya başladığında bazı muhalifler rahatsız oluyor. Hiç vakit kaybetmeksizin HDP’nin iktidarın değirmenine su taşıdığı ve muhalefeti sattığı/satacağı senaryolarını piyasaya sürüyorlar. Bugüne kadar HDP aleyhine alınmış her kararda iktidarla birlik olduklarını göz ardı edip, iktidarla görüşmesi üzerinden HDP’yi bir de ahlak testine tabi tutuyorlar.
Artık muhalefetin anlaması gerekiyor ki, HDP’nin kendini onlara ispat etme mecburiyeti yok. Keza muhalefetin kendine helal kıldığını HDP’ye haram kılmakla varabileceği bir yer de yok. Bu üstenci üslup, olsa olsa HDP’nin ve seçmenlerinin muhalefetten uzaklaşmasına yol açar. Dolayısıyla muhalefetin bir an önce bu tutumu terk etmesinde, kendi açısından, büyük bir fayda var.
Hazır AK Parti HDP ile görüşerek önlerini açmışken muhalefet, bari bu fırsatı değerlendirme basireti göstermeli, HDP ile meşru ve eşit bir aktör olarak sağlam bir siyasi müzakere sürecini başlatmalıdır.
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025