Vahap COŞKUN
Seçimlere iki hafta kaldı. Adaylar, partiler ve ittifaklar, önümüzdeki 15 günde seçmenin bakışını kendilerine döndürmek için çalışmalarına son sürat devam ediyorlar. Hararet artıyor, tansiyon yükseliyor. Vatandaşlar ve siyasi aktörler de gidişatı kestirmek için kamuoyu araştırmalarına ve yoklamalarına müracaat ediyor, oradaki verilerinden hareketle rüzgârın hangi yönden eseceğini tahmin etmeye çalışıyor.
Elden geldiğince ben de kamuoyu araştırma şirketlerinin verilerini takip ediyorum. Birçok kuruluşun açıkladığı neticeleri genel bir değerlendirmeye tabi tuttuğumda, anketlerin dilinden üç sözün döküldüğünü görüyorum.
1. Kafa kafaya bir seçim olacak
Nispeten yeni bir durum bu! Zira 2018’e kadar yapılan seçimlerde AK Parti’nin zaferi konusunda herhangi bir şüphe yoktu. En çok AK Parti’nin ne kadar oy alacağı, bir önceki seçime kıyasla oylarını artıracağı mı yoksa azaltacağı mı tartışılıyordu.
Elbette hemen her seçimde seçmenin ilgisini cezbeden bazı sorular vardı. Mesela 7 Haziran 2015 seçimlerinde kamuoyu, HDP’nin barajı aşıp aşmayacağına odaklanmıştı. 1 Kasım 2015 seçimlerinde, AK Parti’nin yeniden tek başına iktidar olup olamayacağı merak ediliyordu. 24 Haziran 2018 seçimlerinde Erdoğan’ın yüzde 50+1’i ilk turda aşıp aşmayacağının cevabı aranıyordu vs.
Lakin bunların hiçbiri radikal bir iktidar değişikliğini ima etmiyordu. AK Parti, birinci partiydi; Erdoğan da girdiği yarışlarda rakipsizdi. Ancak 31 Mart 2019 yerel seçimleri, bir dönüm noktası oldu. AK Parti’nin büyükşehir belediyelerini kaybetmesi, Erdoğan’ın ve partisinin sandıkta geçilemeyeceğini imleyen algıyı kırdı. O günden bugüne siyasi hadiseler de, genel olarak, iktidarın aleyhine ve muhalefetin lehine gelişti. Böylece AK Parti’nin, yerel seçimlerden sonra genel seçimlerde de yenilebileceği düşüncesi güçlendi.
Ve nihayetinde 14 Mayıs’a gidilirken ilk kez Erdoğan ve AK Parti’nin seçimi kaybetmesi ciddi bir ihtimal olarak belirdi. Artık iktidara namzet iki rakip arasında devasa bir güç farkı yok; ikisi de aynı sıkletteler. Sonucu önceden belli bir yarış yapılmayacak; iki aday da gerek cumhurbaşkanlığını ve gerek parlamentoda çoğunluğu elde etmek noktasında benzer iddiaya sahipler. Yarış kıran kırana geçecek ve kazanan büyük ihtimal son nefeste belli olacak.
2. Muhalefet kazanmaya yakın; ancak zafer, çantada keklik değil!
Millet İttifakı, kâğıt üzerinde, toplumun hemen tüm kimliklerini içeren bir birleşimi ifade ediyor. CHP ile seküler, İYİ Parti ile milliyetçi, DEVA ve Gelecek Partisi ile AK Parti’den kopan, Saadet Partisi ile de geleneksel muhafazakâr-dindar kesimlere sesleniyor. Keza cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, aday çıkarmayan HDP’nin ve dolasıyla Kürt seçmenlerin önemli bir kısmının desteğini de arkasına alıyor.
Türkiye siyasetinde daha önce rastlanmamış genişlikteki bu birliktelik, Millet İttifakı’nın yürütme ve yasama seçimlerini kazanma olasılığını büyütüyor. Muhalefet, bu birliktelik sayesinde, iktidarı erişilebilir bir hedef olarak görüyor. Nitekim araştırmalarda, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’nın önünde gözüküyor.
Ancak iki ittifak arasında çok büyük bir fark yok; muhalefet, neredeyse burun farkıyla iktidarı geçiyor. Çünkü ittifak siyaseti, bir yandan oy havuzunu büyütürken, diğer yandan da havuzdan sızıntılara neden oluyor. Millet İttifakı’nın muhafazakâr-dindar geleneği temsil eden partilerle resmî ve HDP ile fiili bir ittifak kurması, bazı seçmenlerin rahatsızlığına, başka arayışlara girmelerine yol açıyor. Muhalefet ile iktidar arasındaki mesafenin açılmasını engelleyen bu unsurdan ötürü, seçim süreci çok sıcak bir rekabete sahne oluyor.
Hülasa olmuş-bitmiş bir seçim yok! “Muhalefet, mutlaka kazanır” denilebilecek bir durum söz konusu değil. Evet, iktidar 2002’den beri ilk kez bir seçime favori olarak girmiyor ve muhalefetin arkasından geliyor; ama bu hal de, 20 yıllık iktidarın kesin sona ereceğini ve muhalefetin iktidar olacağını söylemeye yetmiyor. Her şey sandık başında belli olacak.
3. Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci tura kalabilir
Araştırmalar, Erdoğan’ın oyunun yüzde 40-42 bandına kilitlendiğine işaret ediyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın ilk turda seçimi kazanma ihtimali çok düşük. O nedenle Erdoğan, seçimi ikinci tura taşımak istiyor, stratejisini bunun üzerine kuruyor.
Cumhurbaşkanının ikinci turda belirlenmesi ise iki faktöre bağlı:
İlki, diğer cumhurbaşkanı adaylarının alacakları oydur. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu’nun haricinde, cumhurbaşkanlığı için Muharrem İnce ve Sinan Oğan da yarışıyor. İnce ve Oğan’ın toplamda yüzde 5 ve üzerinde bir oy almaları halinde, cumhurbaşkanlığı seçimleri, büyük bir olasılıkla ikinci tura kalıyor. İnce faktörü, burada önemli bir rol oynuyor.
Diğeri ise, kararsızların durumudur. Seçim takvimi belirlendikten ve adaylar kesinleştikten sonra kararsızların oranı azalsa da, halen seçimlerin kaderini tayin edebilecek büyüklükte (yüzde 10’un üzerinde) bir kararsız kitlesi varlığını koruyor. İki bloka kitlenmiş ve hâlihazırda ortada duran bir seçimde, kazananların ve kaybedenlerin kimliği, bu kitlenin son günlerde ve dakikalarda alacağı kararlarla şekillenecek.
Bana göre, 14 Mayıs yaklaştıkça seçimlerin halkoylaması karakteri giderek baskın hal alacaktır. Erdoğan ve Kılıçdaroğlu dışındaki adayların oyları son derece sınırlı bir alana çekilecektir. Kararsızların sayısı daha da azalacaktır. Seçimlerin, bu itibarla, birinci turda nihayetlenme olasılığı da yükselecektir.
Araştırmaların söyledikleri bunlar ama son sözü elbette sandık başında seçmen söyleyecektir. Bekleyelim, görelim…
Perspektif, 28 Nisan 2023
Yazarlar
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025