Vahap COŞKUN
Gelecek Partisi (GP) ve DEVA Partisi, şimdiye kadar üç duraktan geçtiler. İlk durak, AK Parti’den kopup yeni bir parti için kolların sıvandığı dönemdi. Davutoğlu ve Babacan, 2015’ten itibaren Erdoğan’ın izlediği siyasetle aralarına mesafe koydular, evvela parti içinde bir değişimi gerçekleştirmeyi arzuladılar ama bunun imkânı kalmayınca partiden ayrıldılar. Toplumda, bu iki ismin ortak bir çatı altında bir araya gelmeleri ve AK Parti’ye seçenek teşkil edebilecek kuvvetli bir parti kurmaları yönünde bir beklenti vardı.
İki aktör de, AK Parti’nin ağır toplarıydı, camianın içinden çıkmışlardı ve yanlarında da tecrübeleri ve liyakatleriyle saygı uyandıran bir ekip vardı. AK Parti tabanında ise, partinin izlediği siyasetten duyulan rahatsızlık uç vermeye başlamıştı. Dolayısıyla alternatif bir parti kurmanın zemini de oluşmuştu.
Davutoğlu ve Babacan arasında, bu süreçte, birçok temas yapıldı, Davutoğlu, halkta iktidara karşı koyabilecek güçlü bir parti beklentisinin olduğunu, ayrı parti olarak ortaya çıkmaları halinde hem alternatif bir odak oluşturmakta hem de halkın beklentisini karşılamakta zorlanacakları savunuyordu. Önerisi, güçlerin tek bir partide birleştirilmesiydi.
Ölü doğum
Ancak Babacan ve arkadaşları, Davutoğlu ile birlikte yol yürümek istemediler. Böylece iki parti doğdu. Davutoğlu, GP’nin, Babacan da DEVA Partisi’nin başına geçti. İlerleyen günlerde her iki lider de “Neden ayrı partiler kurdunuz?” sorularına muhatap oldular. Davutoğlu, bu sorulara hep bir birleşme ihtimaline açık tutan cevaplar verirken Babacan, düşünce ve yaklaşım farklılıklarının altını çizmeyi tercih etti.
Lakin DEVA’lıların muhtemelen “derin, aşılmaz ve uzlaşılmaz” gördükleri bu farklılıklara, toplum itibar etmedi. İnsanlar, bu aktörlerin neden beraber hareket etmediklerine bir mana veremedi. İktisatta, siyasette ve hukukta birbirine son derece yakın görüşlere sahipken ayrı örgütlenmelere gitmelerini bir yere oturtamadı. Partililerin bu ayrılığı izah etmek için getirdiği açıklamalar da, doğrusu, kimseyi tatmin etmedi.
Velhasıl bu partiler, bir nevi ölü doğum yaptılar. Partileşmeden önce kurulan büyük hayaller, partileşmeden kısa bir süre sonra suya düştüler. Her iki parti de seçmen nezdinde bir heyecan dalgası, bir siyasi cazibe yaratamadı. Destekleri cüz’i sınırlarda kaldı, siyasete ağırlık koyacak bir merkeze dönüşemediler.
“21 kişinin 21’i de reddetti. İstemiyor arkadaşlarımız”
İkinci durak, seçim süreciydi. Gelecek ve DEVA’nın yanlış iliklenen ilk düğmenin yarattığı tahribatı görüp bu tahribatı giderecek bir siyaset üretmeleri lazımdı. Nisan 2022’de Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılmasının ardından, Davutoğlu; Saadet Partisi (SP), GP ve DEVA’nın üçlü bir ittifak olarak seçime girmesi önerisinde bulundu.
Ona göre, endişeli muhafazakâr kitlenin bilhassa dini özgürlüklere ve kazanımlara dair birtakım endişeleri vardı. AK Parti’den seçmen çekebilmek için bu kitlenin endişelerinin tatmin edilmesi gerekirdi. Aksi takdirde, Cumhur İttifakı’nın dini ve mili değerleri istismara dayanan otoriter siyaseti ile mücadele etmek çok zor olurdu.
Üç partinin birlikteliğin bu istismarı kırabileceğini düşünen Davutoğlu, bu bağlamda, iktidarın 28 Şubat üzerinden yürüttüğü propagandayı açığa çıkarmak için, diğer iki partiye, mealen,“28 Şubat’a ve 28 Şubat’ı kullanarak yolsuzluk yapanlarla mücadele edeceklerini ve bütün hakların savunucusu olacaklarını” dillendiren bir deklarasyon yayınlamayı teklif etti. SP’nin itiraz etmediği bu öneri, DEVA tarafından sert bir dille reddedildi.
Babacan, öneriyi partisinin yetkili kurullarına götürdüklerini vurgulayarak “Bir kişi bile kabul desteklemedi. Başkanlık Kurulu’nda 21 kişinin 21’i de reddetti. O bizim kendimizi nasıl tanımladığımızla ilgili bir konu. İstemiyor arkadaşlarımız” ifadelerini kullandı.
Sonrası malum; kendileri bir ittifak oluşturamayan bu üç parti, CHP logosu altında seçme girdiler. Evet, belli sayıda milletvekili kazandılar ama nihai tahlilide ne camiye ne de kiliseye yaranabildiler. Zira ne kendi seçmenlerini Altı Ok’a ikna edebildiler, ne de CHP tabanı tarafından hüsnü kabul gördüler. Tersine, kendilerine hak etmedikleri kadar çok milletvekili tahsis edildiği ve hatta seçimin onlar yüzünden kaybedildiği gibi ağır eleştirilere maruz kaldılar.
“Ne birleşme ne grup, hiçbir şeye yokuz!”
Üçüncü ve son durak ise, seçim sonrasıdır. Seçimler yapılır; bir parti veya ittifak kazanır, diğer parti veya ittifaklar kaybeder. Her seçimden sonra eski dengeler değişir ve yeni bir hal oluşur. Olması gereken; başarı ya da başarısızlığın nedenleri üzerinde düşünmek, seçimden gerekli dersler çıkartmak, müspet faktörleri tahkim edip menfi faktörleri törpülemek ve yeni hal üzerinden yol almaya çalışmaktır.
Meclis’te üç partinin de milletvekilleri var. Ama her bir partinin –grup kurmaya yetmeyen milletvekilleri ile- kendi başlarında Meclis’e tesir etmeleri mümkün değil. Bu nedenle, bu partilerin bir şekilde bir araya gelmeleri ve bir grup kurmaları, seçim biter bitmez tartışılmaya başlandı, birçok senaryo konuşuldu.
Davutoğlu bu süreci kamuoyuyla paylaştı. Babacan’a önce bir birleşme teklifiyle gittiğini, sadece bir grup kurmayı değil, iki partinin organik olarak bütünleşmesini önerdiğini söyledi. Babacan’ın ise, birleşmeyi değil grup kurmayı doğru bulduğunu belirtti. SP’nin katılımıyla da çeşitli formüllerin konuşulduğunu ifade etti.
Fakat bundan da bir mutlu son çıkmadı!
Davutoğlu’nun “En organik birleşmeden en esnek formüle kadar biz hazırız. Yeter ki toparlayalım” dediği bir vasatta, Babacan bütün beraber çalışma tekliflerini elinin tersiyle itti. DEVA’ya göre birleşme; parti yönetiminde çift başlılığa ve mesaj karmaşasına sebebiyet vereceğinden sürdürülemezdi. Grup kurma ise; vatandaşlarca doğal karşılanmayacağından, yönetişim sorunları çıkaracağından, zihin karmaşasına yol açacağından ve partilerin kendi öz kimliklerinin gelişimini engelleyeceğinden uygun değildi.
Bütün bu olup bitenlerden ve resmi beyanlardan, Davutoğlu ve GP’nin hemen her aşamada birleşmeden yana bir tavır sergilediği, buna mukabil Babacan ve DEVA’nın ise ayrı kalmakta ısrar ettiği neticesine varmak mümkündür. Gerekçeleri ayrıca tartışılmaya muhtaç, ama bu ısrarın Babacan’ın partisini kamuoyunun gözünde “deva bulmaz bir kibir” ile sakatladığı aşikâr.
Millet, kibre bir kredi açmaz, hatta eğer vermişse bir kredi onu da geri alır.
İlk iki durakta DEVA, ya binmesi gereken treni kaçırdı ya da yanlış trene bindi. Zannımca bu son durakta da aynı hatayı yapmak üzere; eğer sürekli tren kaçırır veya yanlış trene bilet keserseniz, menzile ancak rüyanızda varabilirsiniz.
Rüyadan uyandığınızda ise her şey için çok geç olabilir!
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025