Vahap COŞKUN
Mayıs 20223 seçimlerinden sonra genel beklenti, seçimlerden mağlup çıkan muhalefet cenahında bir değişimin yaşanmasıydı. En azından muhalefet liderlerinin, ortaya çıkan tablonun sorumluluğunu üstlenmeleri ve bunun gereğini yapmaları bekleniyordu. Tabii olan buydu; çünkü tevil edilemeyecek seçim yenilgisi, muhalefette kadro ve politik tercihler konusunda bir değişimi zorunlu kılıyordu.
Ne var ki olmadı! Elbette, muhalefet kanadında bazı seçim muhasebeleri yapıldı. Fakat bunlar, göz boyamaktan öteye geçmedi; kimse gerçek manada şapkayı önüne koyup seçimin ciddi bir faturasını çıkarmadı, herkes kendini avutacak bir dal buldu, bildiğini okudu, eski tas eski hamam yola devam edildi.
Muhalefette yaprak kımıldamazken, değişim taleplerine cevap iktidardan geldi. AK Parti’de değişim, iki taraflı işliyor. Bir taraftan, kadro yenileniyor. Erdoğan, seçimde Meclis grubunu, kongrede de partisinin MKYK’sını üçte iki oranında değiştirdi. Keza -ikisi hariç- eski bakanlarını köşeye çekti, tümüyle yeni bir kabine oluşturdu.
Diğer taraftan ise, iktidarın siyaseti de değişiyor. İktidar, milim kaymalara müsaade etmeyeceği düşünülen alanlarda bile, geçmişten tamamen farklı bir rotaya girebiliyor. Mesela ekonomide, geçmiş dönemin tamamen zıddı bir yol takip ediliyor; ekonominin emanet edildiği yeni takım, “irrasyonel” olarak nitelendirdiği geçmiş dönemin politikalarını terk ediyor ve tamamen zıt bir yönde ilerliyor. İçişleri Bakanlığı’nda, ancak bir iktidarın gitmesi başka bir iktidarın gelmesiyle mümkün olabilecek çapta bir farklılaşma gözleniyor. Keza Dışişleri’nde de, hem esasta hem de usulde göz ardı edilemeyecek bir değişim yaşanıyor.
“Reformcu İktidar-Statükocu Muhalefet”
Değişimin yanı sıra siyaset üretme noktasında da iktidar, muhalefetten çok daha velut, sürekli muhalefetin birkaç adım önünde duruyor. Erdoğan, toplumun önüne yeni bir hikâye koyuyor; böylece hem kitlesini o hikâyenin etrafında örgütlüyor ve hem de muhalefeti o hikâyenin içinde tutuyor. Zira muhalefet, ister istemez o hikâyeye bir cevap vermek veya tavır göstermek mecburiyeti hissediyor. Yani siyaset sahasının sınırlarını iktidar çiziyor ve muhalefet de oyunu o belirlenmiş sınırlar içinde oynamak zorunda kalıyor.
Seçim zamanında hikâye “Türkiye Yüzyılı” idi, seçimden sonra ise “Yeni Anayasa” gündeme geldi. Zannımca, iktidarın yeni anaysa talebini ileri sürerken, siyaseten gözettiği üç husus var: Birincisi, gündemi şekillendirmektir. Başta iktisadi olmak üzere can yakıcı ve iktidarı zorlayıcı sorunlar yerine kamusal gündemi anayasa tartışması ile meşgul etmek iktidarın işine gelir.
İkincisi, muhalefet partileri arasında bir çatlak yaratmaktır. Seçim hüsranın ardından zaten muhalefet bloku parçalandı. Kritik bazı konular -başörtüsüne anayasal güvence ya da LBGT-İ hakları gibi- bu parçalanmayı daha da derinleştirir; muhalefet partilerini birbirleriyle karşı karşıya getirir. Muhalefet, iktidardan ziyade kendisiyle didişir hale gelir.
Üçüncüsü de, yerel seçimler öncesinde yeni bir kutuplaşma hattı yaratmaktır. İktidar, yeni anayasadan bahsederken, mealen, bir asrı geride bırakan Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci asrına demokratik bir anayasa ile girmesi ve bir darbe anayasasıyla yönetilme ayıbından kurtulması gerektiğini savunuyor. Yeni bir anayasanın yazılması için herkesle görüşeceğini ve her meseleyi müzakere etmeye hazır olduğunu bildiriyor.
Kuvvetli argümanlar bunlar, öyle ezbere karşı çıkılacak argümanlar değil. Muhalefetin, bu hamleyi görmezlikten ve duymazlıktan gelme şansı yok. Eğer muhalefet, iktidarın çağrısını elinin tersiyle iterse, vaziyet iktidarın arzuladığı kıvama gelmiş olur. İktidar, böyle bir durumda muhalefete, darbe anayasasını savunmak ve değişime karşı olmak üzerinden bir bombardıman başlatır; seçim kampanyasını da reformcu iktidar-statükocu muhalefet ikiliğine oturtur.
Laboratuvar şartları
Dolayısıyla muhalefetin mutlak bir karşıtlık sergilemesi yanlış olur. Siyaset, iktidarın bu atağını kendi lehine çevirebilme becerisidir. Muhalefet, bu çerçevede, iktidarın açtığı bu kapıdan kendi taleplerinin de içeri girmesini sağlayacak bir siyaset üretmekle yükümlüdür. Anayasa meselesi, bir demokratikleşme potansiyeline sahiptir; bu nedenle becerikli bir muhalefet bunu kapsamlı bir demokratikleşme sürecine dönüştürebilir.
Misal, anayasanın konuşulmasına hazır olduğunu ama anayasa tartışmasının sağlıklı ve güvenli bir şekilde yürütülmesi için ifade özgürlüğünün alanının genişletilmesi gerektiğini savunabilir. Uzun süreden beri konuşulmayan konuları kamusal gündeme taşıyabilir. Hükümet sisteminden yerel yönetimlere, Diyanet’ten üniversitelere, ekonomik ve sosyal haklardan kültürel haklara kadar farklı toplumsal kesimlerin istemlerinin sözcülüğünü üstlenebilir. Her hakka ve her sorun alanına ilişkin alternatif düzenlemeler önerebilir, sivil toplum örgütlerini sürece dahil edilebilir, canlı bir toplumsal tartışma zemini yaratabilir.
Bir anayasa tartışmasının içinde yer almanın muhalefete bir zararı dokunmaz. Nihayetinde iktidarın Meclis’te anayasayı tek başına değiştirebilecek bir çoğunluğu bulunmuyor. Eğer bir değişiklik olacaksa, bu, uzlaşma ile olacak. Muhalefet bir anayasa masasında kendi taleplerini öne sürer, taleplerinin dayanaklarını açıklar ve bir uzlaşma yolu bulmaya çalışır. Uzlaşmaya varıldıkça mesafe katedilir, bir uzlaşma olmazsa da bunun maliyeti herkese yazılır.
Elbette, Türkiye’de hâlihazırda bir anayasa yapmak için gerekli koşulların var olmadığı, iktidarın mer’i anayasaya bile riayet etmediği ve muhaliflerin baskı altında tutulduğu söylenebilir. Doğrudur. Lakin anayasalar laboratuvar şartlarında; sessiz, sakin ve steril ortamlarda yazılmazlar. Mahir bir muhalefete düşen, iktidarın niyetlerinden bağımsız olarak anaysa tartışmasını, şikâyetçi olunan hususları değiştirmek için kullanabilmesidir.
Yazarlar
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025