Vahap COŞKUN
Halkların Demokratik Partisi (HDP), hakkındaki parti kapatma davası nedeniyle 14 Mayıs 2023 seçimine Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (YSP) ismi altında girmişti. HDP/YSP’nin seçimlerden beklentisi yüksekti; parti önüne hedef olarak, 2015’teki oy oranını yakalamayı ve hatta bu oranı aşmayı koymuştu.
Lakin seçim akşamında ortaya çıkan netice ile beklenti arasında bir uçurum vardı. HDP/YSP, 2015’deki başarıya (% 13.2) yaklaşmak bir yana psikolojik bir bariyer olan % 10’un altına düştü, % 8.8’de kaldı. En çok oy alan üçüncü parti iken, MHP ve İYİ Parti’nin altına düştü ve beşinciliğe geriledi. Doğu’ da ve Batı’da her seçim bölgesinde oy kaybetti, seçmenlerinin üçte birini yitirdi.
Ağır bir hezimetti bu. Parti yönetimi, büyük bir mağlubiyet aldıklarını kabul etti. Eşbaşkanlar görevlerinden ayrılacaklarını duyurdular ve partide kongre kararı alındı. Kongre, geçen hafta sonu yapıldı; partinin ismi Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) olarak değiştirildi, eşbaşkanlık koltuklarına yeni isimler oturtuldu ve partinin tüzüğüne de küçük dokunuşlar yapıldı.
Esas sorun
Partinin isminin, bu siyasi geleneğin aşina olduğu bir isimle –HEDEP- değiştirilmesi olumlu; zaten “Yeşil Sol” gibi hem siyasi zemini daraltan ve hem de kendi seçmen sosyolojisine ters düşen bir isimle sandık başına gitmek başlı başına bir garabetti.
Keza eşbaşkanların bir seçim yenilisinin ardından vazifeden çekilmeleri de doğru; ancak iki hususa dikkat çekmek gerek: Bir, eşbaşkanların değişimi bir siyaset değişimi anlamına gelmiyor. Ve iki, yeni eşbaşkanların, partiye ivme kazandıracak bir “Demirtaş etkisi” yaratma ihtimalleri –hadi yok demeyelim de- çok düşük.
Mamafih partideki asıl sorun, partinin ya da eşbaşkanların adları değil! HDP/YSP’nin HEDEP olması, Mithat Sancar ve Pervin Buldan’ın yerini Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları’nın alması, partinin asıl sorunu olan kan kaybını durdurmaya yetmez. Öyle böyle değil yoğun bir kan kaybı yaşıyor HDP/HEDEP ve bunun birçok nedeni var:
Mesela, partinin seçmenleriyle olan bağları gevşiyor. HDP/HEDEP seçmeninden uzaklaşıyor, parti ile seçmen arasındaki ilişkinin seviyesi düşüyor ve partiyle tek bağı seçimde gidip –o da- kerhen oy vermek olan seçmenlerin sayısı giderek artıyor. Seçmen sosyolojisi geniş çaplı bir değişime uğramasına karşın parti bu değişimi okumakta aciz kalıyor. Eski ezberlerle seçmene gidildikçe partinin tabanı zayıflıyor.
Aşırı merkeziyetçi bir yapısı var partinin; söylemde demokrasiden ve âdem-i merkeziyetçilikten geçilmiyor fakat gerçekte işler demokrasiden uzak ve tümüyle katı merkeziyetçi bir tarzla yürüyor. Adayların belirlenmesinde seçmene kulak verilmiyor; partinin milletvekili aday tercihleri, CHP’nin tek parti dönemini andırıyor. Çoğu ilde partinin aday listesi açıklandığında, seçmen bilmediği, tanımadığı ve kendisiyle hiçbir ünsiyeti olmayan isimlerle karşı karşıya geliyor.
HDP/HEDEP, seçmeninin partisine olan yüksek bağlılığını istismar ediyor. Zira parti, kendi tabanından -arzusu hilafına olsa da- partinin tercihini sorgulamamasını ve ses etmeden sandığa gidip oyunu vermesini istiyor. Tabiatıyla, seçmenin iradesini göz ardı eden bu nobran tavır, bir noktadan sonra ters tepiyor.
“Bileşen hukuku”
Siyasi ve hukuki sahadaki gelişmelere uymakta güçlük çekiyor HDP/HEDEP. Misal, seçim barajının % 10’dan % 7’ye düşmesinin kendi seçmeni üzerinden yaratacağı tesiri hesap edemiyor; bu ve bunun gibi kendisi açısından hayati önem teşkil eden mevzulara gerekli ilgiyi göstermekten kaçınıyor.
Gücünü siyasi alana aktaramıyor HDP/HEDEP, kendisine destek veren ve % 10’a varan bir kitlenin taleplerini kamusal gündeme taşıyamıyor. Diğer partilerle ilişkilerde, sahip olduğu gücün gereklerine göre hareket etmiyor; ya mutlak karşıt ya da mutlak taraftar pozisyonunu takınıyor. 2015 seçimlerinin ertesinde iktidara keskin bir karşı tavır koymak, hendeklere/barikatlara karşı güçlü bir siyasi irade göstermemek ve muhalefete koşulsuz arka çıkmak gibi tercihlerinin bir faturasını çıkarmıyor; bütün bunların seçmende sebep olduğu tahribatı yarattığını reddediyor.
Toplumun sağından solundan, gencinden yaşlısından, şehirlisinden köylüsünden, zengininden fakirinden oy alan bir parti HDP/HEDEP; yani -oy aldığı kesimler itibariyle- bir merkez partisi. Ne var ki bu merkezi kimlik, HDP’nin ne kadrolarında ne de dilinde görülüyor. Demirtaş gibi, geleneksel oy tabanının dışında, farklı toplumsal kesimlere sesini duyurabilen yeni simalar yetiştiremiyor.
“Bileşen hukuku” adı altında partinin yönetimine marjinal sol grupların damgası vuruluyor. Toplumsal bir karşılığı olmayan, kendi başlarına seçime girmeleri halinde esamisi okunmayacak parti ve inisiyatifler, HDP/HEDEP içerisinde çok kritik noktalara yerleştiriliyor. Söylemi de zehirleyen bu hukuk, merkezi bir siyaset hevesi taşıyan aktörlerin sahasını daraltıyor ve şanslarını azaltıyor. Tabanın da şimşeklerini de üzerine çekmesine rağmen bileşen hukuku adeta bir tabu muamelesi görüyor, bu konudaki rahatsızlıklar görmezden geliniyor.
“Asıl fail”
HDP/HEDEP, bir siyasal parti olarak kendini asıl fail kılmıyor. Varlık sebebi olan Kürt meselesi hakkında, ilk adres olarak, hep kendi dışındaki adresleri işaret ediyor. Hemen her konuşmaya “Çözüm, İmralı’dadır” diye başlamak, adeta adı konulmamış bir kural gibi! Oysa kendini siyaseten anlamsızlaştıran ve parti üzerinde Öcalan ve PKK gölgesini daha da koyulaştıran bu retorik, HDP/HEDEP’i daima kısır bir alana mahkûm ediyor ve seçmen havuzunu giderek daraltıyor.
Velhasıl hem güncel hem de yapısal olarak HDP/HEDEP’in çok sayıda problemi var. Eğer bütün bu problemler hakkında derinlikli tahliller yapılmış olsaydı ve eksiklerin/hataların nesnel bir tespiti yapılıp alternatifler üretilseydi, kongreden bir fayda umulabilirdi. Maalesef böyle olmadı; seçimlerden sonra göstermelik değerlendirme toplantılarının haricinde dişe dokunur bir muhasebe yapılmadı. Dolayısıyla partinin kitlesinde geleceğe umutla bakmasını sağlayacak bir heyecan da uyandırmadı.
7 Haziran 2015, HDP/HEDEP için bir yükselme devriydi. Akabinde, kötü tercihlerle bir duraklama dönemine girildi. Hâlihazırda ise HDP/HEDEP, bir gerileme devrinin içinde bulunuyor. Ve gelen sinyaller bu gerilemenin daha da derinleşme ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025