Vahap COŞKUN
İzmir-Buca’da bir ilköğretim okuluna, Diyarbakır 5 Nolu Cezaevi’nin işkencecisi, onlarca insanın hayatının kaybetmesinden ve sakatlanmasından sorumlu olan Esat Oktay Yıldıran’ın adının verilmesi ve resmi zevatın katıldığı bir törenle bu isim değişikliğinin alayıvalayla kutlanması, toplumda haklı bir infial uyandırdı. Bir haysiyet celladının işkence ile bütünleşmiş adının bir eğitim yuvasına asılması, farklı kesimlerin şiddetli tepkisini çekti ve eleştiri okları Milli Eğitim Bakanlığına yöneltildi.
Bakanlık, bu haberin kamuoyuna yansıdığı gün hemen devreye girdi ve gerekli incelemenin başlatıldığına dair bir açıklama yaptı. Bu isim değişikliğinin tasvip edilmesinin mümkün olmadığını belirten Bakanlığın müdahalesinin ardından, bu vahim adım geri çekildi ve okula eski ismi -Belenbaşı- iade edildi. Buca Milli Eğitim Müdürlüğü’nün sosyal medya hesabından da törene ilişkin yapılmış olarak yapılmış olan paylaşımlar silindi.
Açıklamasından bu isim değişikliğinden haber olmadığı anlaşılan Bakanlığın, toplumsal duyarlılığı dikkate alarak hemen konuya el atması ve hakikaten “toplumun adalet duygusunu inciten ve vicdanını yaralayan” bu girişimi boşa çıkartması, mühim. Sağduyulu bir tavır alan Bakan Yusuf Tekin’i tebrik etmek gerek. Ancak Bakan, bununla yetinmemeli, bir insanlık katilinin adını bir okula verecek kadar pervasızlaşan kamu görevlileri hakkında da, gerekli işlemleri yapmalı.
“Yeşil’in adı bir anaokuluna verilebilir”
Meselenin bir boyutu bu; fakat bir boyutu daha var. Hadisenin gündem gelmesinden sonra, kendisi de bir 5 Nolu mağduru olan AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu da tartışmaya katıldı. Miroğlu, bir okula Esat Oktay Yıldıran ismini verilmesinin, Diyarbakır’da bir bulvara Şeyh Said isminin verilmesine karşı yapılmış bir misilleme olduğu ifade etti.
Sözü geçmişken, bu Şeyh Said ile ilgili koparılan fırtınaya dair bir düzeltme yapmak iyi olur: Diyarbakır’da herhangi bir bulvara ya da meydana Şeyh Said ismi kayyum tarafından verilmiş değil. Şeyh Said ismi bir bulvara verildiğinde Osman Baydemir, bir meydana verildiğinde ise Gültan Kışanak ve Fırat Anlı işbaşındalardı. Bu iki belediye meclis kararından ötürü de, dönemin belediye başkanları, bazı daire başkanları ve belediye meclis üyelerinden oluşan yaklaşık 60 kişi hakkında dava açıldı ve bu dava halen devam ediyor.(https://medyascope.tv/2023/12/14/diyarbakirdaki-bulvara-seyh-said-adini-veren-baskanlar-ve-meclis-uyeleri-hala-yargilaniyor/)
Miroğlu, bir işkencecinin adının İzmir’de bir okula verilmesini, birilerinin AK Parti’nin attığı insani ve demokratik adımları engelleme çabası olarak niteledi. Bir okula bir işkencecinin adını uygun bulanlar ile Bursaspor-Amedspor karşılaşmasında beyaz Toroslar ile Yeşil kod adlı katilin fotoğraflarını taşıyanların, aynı zihniyet dünyasında yaşadıklarını ve aynı amaçların peşinde koştuklarını belirtti. Bu kişilerin durdurulmadıkları takdirde Yeşil’in adını yarın bir anaokuluna verebileceklerini ve bunu da hiç sürpriz olmayacağını söyledi.
“Hafıza inkârcıları”
Yıldıran’ın adının okuldan sökülmesinin ardından Miroğlu bir açıklama daha yaptı. Ona göre, eğer 5 Nolu’nun mağdurları seslerini yükseltmeselerdi ‘yaptık oldu’ olacak ve “devletin içinde uyuyan hücreler halinde saklanmaya devam eden ‘hafıza inkârcılarının’ marifetiyle okula asılan o isim asılı kalmaya devam edecekti.”
Devletin dehlizlerinde karanlık odakların, hafıza inkârcıların olduğu doğru. Bunların fırsat bulduklarında hemen hareket geçtikleri, demokratikleşme ve özgürleşme yolundaki kazanımları ortadan kaldırmaya çalıştıkları da doğru. Dün böyleydi, bugün böyle ve muhtemelen yarın da böyle olacak. Tamam.
Peki, ama bunda siyasal iktidarın hiç mi sorumluluğu yok? Asıl tartışılması gerek bu!
Miroğlu, bu ve buna benzer bir olay meydana geldiğinde AK Parti’yi tamamen pasif bir özne gibi tasvir ediyor. Devletin içinde kötü niyetli bazı mahfiller var ve onlar AK Parti’ye tuzak kuruyor ve başına çorap örüyorlar. İyi de, AK Parti daha dün iktidar olmadı ki! 21 yıldır iktidarda ve önünde bir beş yıl daha uzanıyor.
Evet, ilk iktidar olduğunda AK Parti’nin karşısına dikilen vesayet güçleri vardı. Ama herhalde artık böyle bir güçten bahsedilemez. Geçmişin vesayet güçleri, bugün AK Parti’nin aparatına dönmüş durumda. Hâlihazırda AK Parti’ye karşı ses çıkarabilecek ne bir medya, ne bir üniversite, ne bir yargı ne de bir silahlı ne de bir ordu var. Mutlak bir iktidara dönüştü AK Parti ve memleketi -geçmişte çok sert eleştirdiği- bir parti-devletine doğru hızla sürüklüyor.
İktidarın fikir ve zikri
Keza gözden kaçırılmaması gereken bir husus daha var: Nasıl oluyor da, kimi bürokratlar Kürtlere küfredercesine, bir katilin adını bir okula verebiliyorlar? Nasıl oluyor da bunu düşünüyor ve gerçekleştirebiliyorlar? Onları bu denli cüretkâr kılan, acaba iktidarın yarattığı atmosfer olmasın? Kamu görevlilerine bu cesareti veren ve onlara yapacaklarının yanlarına kar kalacağını düşündüren iktidarın söylemleri ve eylemleri olabilir mi acaba?
Mesela “işkenceye sıfır tolerans” sözünün bayrak yapıldığı ve demokrasinin geçer akçe olduğu dönemlerde, bir bürokrat bunu aklından bile geçirebilir miydi? Hadi geçirdi diyelim, bunu kararını alabilir, göze soka soka kutlamasını yapabilir miydi? Yapamazdı. Ama bugün yapabiliyor, çünkü iktidar her haliyle ona bunu yapabileceği noktasında muazzam bir özgüven veriyor. Kim bilir, Yıldıran’ın adını okula koyan şahıs, bunun için bir de taltif bekliyordur.
Salt Yıldıran vakası değil, misal Yargıtay’ın hukuku ayaklar altına almasında AK Parti’nin hiç mi payı yoktur? Eğer, AYM’ye diklendiklerinde arkalarında iktidar desteği göreceklerinden emin olmasalardı, ilk derece mahkemelerin hâkimleri ile Yargıtay mensupları, hukuk bu kadar rahat katledebilirler miydi?
Mevcut halde hükümleri geçerliliğini yitiren bir Anayasa ve kararlarına uyulmayan bir AYM var. Dolayısıyla Anayasanın ve AYM’nin gerçek bir anlamı da yok aslında. Bir hukuk faciası yaşanıyor. Peki, bu faciada, iktidarın topyekûn AYM’yi tukaka etmesinin, Erdoğan’ın AYM’yi sürekli itibarsızlaştırmasının ve Bahçeli’nin–başta Başkan Zühtü Arslan olmak üzere- mahkeme üyelerini günübirlik tehdit etmesinin rolü yadsınabilir mi?
Hülasa, memleketteki özgürlük kaybı ve hukuk devletinin berhava olması, iktidarın fikrinden ve zikrinden kaynaklanıyor. Evvela bunu teslim etmek icap ederken hala hafıza inkârcılarından şikâyet etmek ve hala mağduru oynamak, artık ağızlarda kabak tadı bırakıyor.
İnsan, başkasına çuvaldızı reva görmeden önce iğneyi kendisine batırmalı, değil mi?
Yazarlar
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025