Vahap COŞKUN
Dünya üzerinde homojen bir toplum yoktur; her toplum az ya da çok farklılıklardan müteşekkildir. Farklılar türlü nedenlerden kaynaklanabilir, mesela sosyo-ekonomik şartlar zemininde doğabilir. Keza dinsel, etnik, kültürel, dilsel ve benzeri özelliklerden ötürü de ortaya çıkabilir. Hülasa bir toplumda farklı kimliklerin, farklı kesimlerin, farklı düşüncelerin, farklı yaşam tarzlarının olması kaçınılmazdır; farklılık her toplumun kaderinde vardır.
Elbette bu farklılıklar birtakım uzlaşmazlıklara ve çatışmalara neden olabilir, toplumsal hayatın içinde bazı sıkıntılı haller yaratabilir. Normaldir; burada üzerinden durulması gereken temel nokta; sosyal yapıdaki farklılıklardan doğan sorunların nasıl giderileceği, birbirinden ayrı menfaat ve tahayyüllerin peşinde koşan insanların birlikte yaşamlarının nasıl sağlanacağıdır.
Tarihsel tecrübe, bu soruna cevap babında, önümüze iki yol çıkarır: İlki, farklıların tanınması ve onların hak ve hürriyetlerinin etkin kılınmasıdır. İnsanlar herhangi bir hususiyetlerinden ötürü toplumun çoğunluğundan veya geri kalanından farklı olabilirler; bu farklılık onların hak ve hürriyetlere sahip olmasında bir ayrımcılığa neden olmaz, olamaz. Farklı olduğu, farklı düşündüğü veya farklı davrandığı için bir bireyin ya da grubun toplumdan dışlanması ya da gayri-hukuki bir muameleye tabi tutulması, sosyal dokuyu tahrip eder. Sivil barış, ancak farklı olma hakkının tanınmasıyla gerçekleştirilebilir.
İkincisi ise, farklılıkları bastırmak, onları sun’i bir tekliğe zorlamaktır. Bu anlayış dinsel, dilsel, kültürel, etnik, mezhebi ya da fikri her türlü farklılığa, bir tehdit olarak bakar. Kendisi ve kendisine yakın olanların haricindekileri elden geldiğince baskı altına almaya uğraşır. Tabiatıyla farklılıkların tümüyle tasfiye edilmesi mümkün olmaz ama bu yolun yolcularınca farklılıkların kamusal alanda temsilini engellemek, tesirini kırmak, görünmelerini ve duyulmalarını engellemek için azami bir gayret sarf edilir.
Çoğulculuğa ve Farklılığa Tahammülsüz Toplum
Türkiye, genellikle bu yollardan ikincisini tercih etmiştir. En başından beri uniform bir toplum inşa etmek ana gayesi olageldiğinden, devletin başı farklılıklarla hiç hoş olmamıştır. Devlet iktidarını elinde tutanlar, kendi çizgilerini başkalarına dayatmış, herkesi hizaya sokmaya çalışmış, farklı ve tehlikeli gördüklerinin üzerinden baskı ve şiddetini esirgememiştir.
Lakin mesele salt devletle sınırlı değildir; Türkiye’de yalnızca devlet katında değil, toplum katında da farklılığa ve çoğulculuğa tahammülsüzlük var. Bu da insanların bireysel ve toplumsal düzlemde haklarını teneffüs etmelerini engelliyor, hak ve hürriyetlere dayalı bir toplumsal düzeni imkânsız kılıyor.
Bir ülkede bir hak ve hürriyet atmosferinin varlığı, toplumun çoğulculuğu ve farklığı kabulünü gerektirir. Aksi bir tavır, o ülkede hakların ihlal edilmesinin kapsını ardına kadar açar. Bireylerin hak ve hürriyetlerini kullanabilmeleri için, elbette, devletin bunları tanıması ve korumak için çaba göstermesi gereklidir. Ancak tek başına bu yetmez; toplumsal kesimlerde de kendilerinin ve başkalarının hak ve hürriyetlerine karşı bir duyarlılığın olması icap eder.
Maalesef, Türkiye’de böyle bir duyarlılık son derece zayıftır. Hemen her kesimde, kendisi için hak gördüğünü başkası için günah sayma eğilimi çok güçlüdür. Kendisi söz konusu olduğunda hakperest kesilenler, sıra başkasına geldiğinde mutlak yasakçı bir kimliğe girmekte bir beis görmüyorlar. Kendilerinin bir hakkı çiğnendiğinde ya da kötü bir muameleye maruz kaldıklarında haklı olarak yeri göğü inletenler, aynı durum başkalarının başına geldiğinde hemen bu hak ihlalini ya da kötü muameleyi savunmaya soyunurlar.
Yumruklar ve Değişen Roller
O nedenle Türkiye, çifte standartlarla yaşar. Misal olsun diye, biri 2019’da diğeri 2024’te yaşanan iki hadiseye iktidar ve muhalefetin verdiği tepkileri karşılaştırın. 2019’da Kemal Kılıçdaroğlu Ankara-Çubuk’ta saldırıya uğradığında ve linç edilmekten zor kurtulduğunda, iktidar cenahı, bu saldırıyı meşrulaştırmak için seferber olmuştu. İktidar, saldırgan Osman Sarıgün’ü “babacan, sempatik ve eli öpülesi bir şahıs” olarak resmederken muhalefet saldırıyı ve saldırganı hakka, hukuka ve özgürlüklere dayanarak lanetlemişti.
2024’ün ilk gününde Filistin’e destek için düzenlenen mitingden dönen İsmail Aydemir’e elinde taşıdığı yeşil bayrak nedeniyle üniversite öğrencisi Ege Akersoy yumruk attığında ise roller değişti. Hak ve hukuk bayrağı bu kez iktidarın elinde sallanırken, muhalefet kendini yumruk atanla özdeşleştirip hukukla bağını kesti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, her türlü hukuki desteği vereceklerini belirterek saldırganın müdafiliğini üstlendi. İstanbul ve Ankara Baroları, varlık sebeplerini inkâr edercesine, mağdurun değil saldırganın arkasında durdular. Serseri bir yumruktan, bir Cumhuriyet’i ve laikliği savunma destanı çıkarmaya uğraştılar.
Velhasıl burası, kendine Müslümanların ülkesi! Maalesef, başkasının hak sahibi olduğunu teslim etmek ve hukukuna saygı göstermek, bizde pek rastlanan bir haslet değil. Farklı olanların özgürlüğünden korkuyor ve seslerini boğmak için türlü vasıtalara başvuruyoruz. İğne bize battığında hakkı haykırıyor ama başkalarına battığında oh çekiyoruz. Bir sorumluluk etiği geliştirmek gibi bir dert taşımıyor, aksine nalıncı keseri gibi hep kendimize yontuyoruz.
Memleketin, hak ve hukuk sahasında bir türlü selamete çıkamamasının, gerçek bir “hukuk devleti” ve “demokratik devlet” olamamasının asıl sebebi de bu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025