Vahap COŞKUN

Ayaklarımız yere basıp topa vurmaya başladığımızda ve mahalle maçlarında kendimizi bir yıldızla özdeşleştirdiğimiz çağlarda, Franz Beckenbauer, kramponları çıkarmıştı. O nedenle bizim kuşağı çocukları için Beckenbauer, geçmişte kalan biri isimdi. Lakin futbol sahasıyla haşır neşir olduğumuzdan Beckenbauer ismi, bir yerlerden mutlaka kulağımıza çalınıyordu. Çünkü nerede güçlü ama ve topla münasebeti iyi bir libero görülse ona hemen “Beckenbauer” ismi verilirdi.
“Libero” kavramı da artık mazide kalan hoş bir seda; günümüz futbolunda artık liberosuz oynanıyor. Oysa bir vakitler libero, bir takımın en mühim mevkilerinden biriydi; son adamdı o, onda sonrası tufandı. Dolayısıyla geri dörtlüyü derleme toplama ve takım savunmasına yön verme onun vazifesiydi. Libero dediğin sert ve güçlü olmalı; rakibin gözünü korkutmalı, arkadaşlarına lafını dinletebilmeliydi.
Beckenbauer, libero pozisyona yeni bir yorum kattı. Bir son adamdan beklenen hususiyetlere sahipti; bu itibarla savunmayı en iyi şekilde yapıyordu ama tek başına bu onu tatmin etmiyordu. Çok teknik bir oyuncuydu; salt uzaklaştırmak ve tehlikeyi savuşturmakla iktifa etmek, Allah vergisi yeteneğine bir ihanet olurdu. O ihaneti yapmadı Beckenbauer; liberoyu top süren, topla çıkan, çalım atan ve böylece geride oyun kuran bir yeni bir kimliğe büründürdü.
“Der Kaiser”
Futbolculuğuna dair tanıklığımız bölük-pörçük videolardan ve siyah-beyaz karelerden ibaret; ama bu kısıtlı malzemeden bile onun baskın bir oyun karakterinin olduğunu anlamak mümkündü. Karizmatik bir duruşu vardı. Tünelin ucunda göründüğü anda başkaca bir alamete hacet kalmadan “Bu ekibin patronu benim” diyen vücut diline sahipti. Onun liderliğine dair kimse ne bir şekke düşüyor ne de bir şüphe taşıyordu. İlk ismi de (Franz) eski Avusturya imparatorlarını çağrıştırıyordu.
O halde “Der Kaiser” (İmparator) ona denilmeyecekti de kime denilecekti? Her haliyle bir imparatordu. Evet, ondan sonra da birçok kişiye “İmparator” dendiği oldu. Ama bu lakap, onun üzerinde durduğu kadar güzel başka hiç kimsenin üzerinde durmadı. Beckenbauer karşısında diğerleri olsa olsa “çakma imparator” olabilirlerdi.
5 numaralı forma da en çok ona yakıştı. (Bir de gözümüzün nuru Zinedine Zidane’ye! Şimdilerde de Jude Belingham aynı numara – ve mutlu ki Eflatun-Beyazlı forma- altında parlıyor. Yolu açık, başarıları daim olsun.) Cosmos’da 6 numarayı giydiği de oldu; ama o hep gönlümüzün 5’i olarak kaldı. 5 numara ona, o da 5 numara ile özdeşleşti.
Muazzam kariyer
Biz yetişmedik ama büyük başarıları sığdırdığı muazzam bir futbolculuk kariyeri oldu. Münihliydi, posta memuru bir baba ve ev hanımı bir annenin ikinci oğluydu. İkinci Dünya Savaşı sonrasının zor yıllarında Münih’in işçi mahallesi Giesing’de büyüdü. Babası futboldan hazzetmezdi ama onun gönlü topun peşindeydi. Aslında şehrin diğer takımı 1860 Münih taraftarıydı, rüyalarını takımının mavi forması süslüyordu. Ama kaderi Bayern ile kesişti. 1964’te Bayern ile profesyonel sözleşme imzaladı.
13 yıl boyunca sırtından çıkarmadığı kırmızı formayla, dört kez Bundesliga şampiyonluğuna (1969, 1972, 1973, 19754), dört kez Almanya Kupası’na (1966, 1967, 1969, 1971), üç kez Şampiyon Kulüpler Kupası’na (1974, 1975, 1976), bir kez Avrupa Kupa Galipleri Kupası’na (1967) ve Kulüpler Dünya Kupası’na (1976) ulaştı. Almanya’da dört defa yolun futbolcusu seçildi, 1972 ve 1976 yıllarında Ballon d’or (Altın Top) ödülüne layık görüldü.
1977’de, o dönmeler moda olduğu üzere, Pele gibi Amerika’nın yolunu tuttu. New York Cosmos’da üç şampiyonluk (1977, 1978, 1980) yaşadı. 1980’de tekrar ülkesine döndü ama bu kez hünerlerini Bayern için değil Hamburger SV için sergiledi. 1982’de takımıyla mutlu sona ulaştı. Akabinde tekrar Cosmos’a döndü ve futbolculuk macerasını 1983’de sonlandırdı. Bir savunma oyuncusu olmasına rağmen 75 golün altına onun adı çakıldı.
Yalnızca kulüp performansı değil Milli Takım performansı da göz kamaştırıcıydı Beckenbauer’in. Mili Takım formasını 103 kez terletti. 50 kez kaptan olarak takımın başında yer aldı ve 14 gol attı. Almanya’nın 1968’de tarihinde İngiltere’yi ilk kez yendiği maçta, maçın tek golü ondan gelmişti; futbol hayatının en mühim gollerinden biriydi bu.
Onun döneminde Almanya, 1966 Dünya Kupası’nda ikinci, 1970 Dünya Kupası’nda üçüncü oldu. 1966’da yarı finalde Rusya’ya attığı enfes frikik gölünden sonra, bir başka dev isim Rus kaleci Lev Yashin’in elini sıkarak onu kutlaması futbolun unutulmazları arasına gidi. Keza 1970’de yarı finalde İtalya’ya karşı yerinden çıkmış omuzu sarılı olarak mücadele etmesiyle, futbol tarihinin en ikonik görüntülerinden birini oluşturdu.
Beckenbauer, 1971’de takım kaptanı oldu; onun kaptanlığında Almanya 1972’de Avrupa Şampiyonu, 1974’te Dünya Şampiyonu oldu. 1976’da Avrupa Şampiyonası’nda finalde Hollanda’ya geçildi ve Avrupa ikincisi oldu. 1977’de Milli Takım formasına veda etti.
“Takım şefi”
Futbolculuk defterini 1983’de kapatan Beckenbauer’in hesaplarında antrenörlük yoktu. Hatta Kicker dergisine “İyi bir antrenör olacağımı düşünmüyorum” bile demişti. Ama kısa bir süre sonra kendini Jupp Derwall’den boşalan Milli Takım Teknik Direktörlüğü koltuğuna otururken buldu. (Derwall de Türkiye’nin yolunu tuttu, Galatasaray’ın başına geçti; Türk futbolunun başına gelen en iyi şeylerden biriydi.)
Antrenör olarak hiçbir tecrübesi, hatta antrenörlük lisansı dahi yoktu. Ama Almanlar için futbol biraz da Beckenbauer demekti, o sebeple kuralcı Almanlar onun için kuralı esnettiler “Takım şefi” gibi bir unvan uydurup mili takımı ona emanet etmekten çekinmediler.
1984-1990 yılları arasında Almanya’yı bir kez Dünya İkincisi, bir kez de Dünya Şampiyonu yaptı. Her ikisinde de finalde rakibi, Maradona’lı Arjantin’di. 1986-Meksika’da Maradona kupayı kaldırdı, Beckenbauer ise büyük bir yıkıma uğradı. Zira maçı 2-0 geriden dengeye getirmiş, ancak sona doğru Maradona’nın sihirli ayaklarına mani olamamıştı. 1990-İtalya’da ise tersi oldu; Beckenbauer kupaya uzanırken Maradona’yı da, bir Maradona müptelası olan beni de gözyaşına boğdu.
İmparator, 1991’de Marsilya’nın futbol direktörü iken, Fransız ekibi Ligue 1 şampiyonluğunu elde etti. Bayern ile 1994’te Bundesliga, 1996’da UEFA Kupası şampiyonluğuna ulaştı. Teknik direktörlüğü çok uzun sürmedi ama kısa sürede de çarpıcı başarılar elde etmeyi bildi. 1991’de Bayern’de Başkan Yardımcısı seçilmişti, ama ihtiyaç duyulduğunda eşofmanları üzerine çekip takımın başına geçmekten de geri durmadı.
1996’dan sonra artık eşofmanları tamamen çıkarttı, takım elbiseleri üzerine çekti ve hem Almanya’da hem de dünyada futbolu yönetenlerden biri oldu. 1994-2009 yılları arasında Bayern’in başkanlığını, 1998-2010 yılları arasında da Almanya Futbol Federasyonu’nun başkan yardımcılığını yürüttü. 206’da Almanya’da düzenlenen Dünya Kupası’nın Organizasyon Komitesi Başkanlığını yaptı.
“Dünya daha karanlık, daha sessiz”
Hâsılı Beckenbauer bütünüyle bir futbol insanıydı; futbolcuydu, antrenördü, yöneticiydi. Dünya Kupası’nı hem oyuncu hem de hoca olarak kazanan üç kişiden biriydi. (Diğer ikisi Brezilyalı Mario Zagallo ve Fransız Didier Deschamps’tır. Zagallo da, 6 Ocak’ta hayatını kaybetti, Brezilya’da onun için üç günlük ulusal yas ilan edildi.) Ama aynı zamanda bu kupayı hem oyuncu (1966) hem de hoca olarak (1986) finalde kaybeden tek kişiydi.
Ömrünün son dönemleri çok da iyi geçmedi. 2015 yılında oğlunu kaybetti. 2017 yılında, “Kariyerimin en önemli başarısı” diye nitelendirdiği 2006’da Almanya’da düzenlenen Dünya Kupası’yla alakalı yolsuzluk şüpheleri nedeniyle sorgulandı. Sağlık sorunları arttı, kalp ameliyatı geçirdi. Parkinson ve demans hastalıklarıyla boğuşmak zorunda kaldı. Ve nihayetinde 1945’de başlayan hayat yolculuğu, 78 yaşında son buldu.
Kayzer, Bayern’in her şeyiydi. Sepi Mader ve Gerdi Mülkler ile birlikte, daha ilk sezonunda Bayern’i Bundesliga’ya çıkartan odur. Futbolcu, kaptan, teknik direktör ve başkan olarak Bayern’e sayısız zaferler yaşatan odur. Bu itibarla o Bayern’siz, Bayern de onsuz düşünülemez. Bu iki isim nerdeyse zorunlu olarak birbirini tamamlar, birbirinin ardı sıra gelir. Nitekim Bayern’in İmparator’un ölümünün ardından yaptığı bütün bunları özetler gibiydi:
“Artık dünyamız eskisi gibi değil; daha karanlık, daha sessiz ve daha kötü durumda. Eşsiz ‘Kaiser’ olmadan asla bugünkü kulüp olamayacak Bayern Münih, Beckenbauer’in yasını tutuyor.”
Güle güle İmparator…
Yazarlar
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025