Vahap COŞKUN
2016 yılından 2023 seçimlerine kadar HDP’nin siyaseti, bütünüyle iktidar karşıtı ve muhalefete –CHP’ye- büyük oranda angaje bir siyasetti. Gaye, AK Parti iktidarına kaybettirmek ve lokomotifliğini CHP’nin yaptığı muhalefeti iş başına getirmekti. HDP, bu uğurda 2019 yerel seçimlerinde büyük şehirlerde aday çıkartmadı ve CHP’li adayların kazanmasını sağladı. 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de kendi adayıyla yarışa girmedi ve bütün gücünü Kılıçdaroğlu için seferber etti. Öyle ki, Kılıçdaroğlu’nun en yüksek oy oranına ulaştığı 10 ilin yedisi (Tunceli, Şırnak, Hakkâri, Diyarbakır, Diyarbakır, Batman, Iğdır, Ağrı), siyasi olarak HDP’nin ağır bastığı illerdi.
Peki, mutlak surette iktidar aleyhtarı ve muhalefet lehtarı bu siyaset, HDP’ye ne getirdi ve HDP’den ne götürdü? Serinkanlı bir bakış, bu siyasetin HDP’ye herhangi bir yarar sağlamadığını ama birçok alanda HDP’ye zarar verdiğini teslim eder. Zararların üç tanesinin altı çizilebilir:
Birincisi HDP’nin en büyük hedefi olan iktidar değişimi gerçekleşmedi. HDP, 2016 sonrası içine düştüğü fiili ve hukuki cendereden ancak yeni bir iktidar ile çıkabileceğini düşündüğünden bütün yatırımını muhalefete yaptı. İktidar ile bir diyalog zemini yaratmaya fazla bir mesai harcamayı gerekli görmedi. 2019 yerel seçimlerinde muhalefetin elde ettiği kısmi başarı, HDP’yi bu siyasetinde daha da cesaretlendirdi. İktidar değişimine giden doğru yolda olduğu inancıyla HDP bütün çabasını, artık müstakbel bir iktidar olarak gördüğü, muhalefetle bağları güçlendirmeye adadı.
Lakin günün sonunda HDP’nin beklediği tablo oluşmadı. İktidar, seçimlerden yine başarıyla çıktı ve beş yıllık bir süre daha kazandı. HDP’nin kendisi için tek çıkış olarak gördüğü iktidar değişimi ise bir başka bahara kaldı.
İkincisi, bu sekiz yıllık süre zarfında HDP telafisi zor nispette bir güç kaybetti. Kayıplar çok yönlü: Belediyelerine kayyum atandı; tabanıyla ilişki kurmasını sağlayan hatları koptu. Milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilat yöneticileri hukuk aracığıyla tasfiye edildi; parti ciddi bir kadro zafiyetine uğradı. Arkasında duran seçmen sayısı azaldı; temsiliyet gücü düştü. Parti müspet algısını kaybetti; umut veren ve büyüyen bir partiden heyecanını yitirmiş ve giderek daralan bir partiye dönüştü.
Dar günlerin dostu
Üçüncüsü, HDP’nin muhalefete yaptığı yatırım da boş çıktı. HDP muhalefete açık bir çek sundu ve muhalefetin başarısı için var gücüyle gayret etti. Ancak muhalefetten buna hiçbir zaman müspet bir karşılık gelmedi. Muhalefet (CHP) ile HDP arasında, ilk bakışta öze çarpan üç temel sorun vardı:
Bir, muhalefet dar gününde HDP’nin yanında durmadı. Hatta 2016’da milletvekili dokunulmazlıkların toplu olarak kaldırılması hadisesinde olduğu gibi, HDP için işleri daha da zorlaştıran tavırlar sergiledi. Kılıçdaroğlu o zamanlar, bu girişimin anayasaya aykırı olduğunu bildiklerini ama yine de destek vereceğini açıklamıştı.
İki, muhalefet HDP’ye hak ettiği siyasi itibarı göstermedi. HDP’lilerin oyunu talep eti ama HDP’nin kurumsal kimliğinden vebadan kaçar gibi kaçtı. Resmi bir işbirliği yapmadı, uzun bir süre aynı fotoğraf karesinde bile yer almaktan imtina etti. Muhalefetin, HDP ile teması normalleştirmek ve HDP’nin meşruiyetine katkıda bulunmak gibi bir derdi olmadı. HDP heyetinin, CHP Genel Merkezi’nde CHP’liler olmadan boynu bükük bir şekilde yaptıkları hazin basın toplantısı hatırlardadır hala.
Ve üç, muhalefet Kürt meselesinde ne teorik ne de pratik sahada Kürt meselesine dair demokratik bir anlayış geliştirdi. CHP, mesela, HDP ile yan yana görünmemek için büyük bir çaba sarf ederken açık bir Kürt ve mülteci düşmanlığı yapan Zafer Partisi ile kol kola girebildi. Kılıçdaroğlu, nefret siyasetinin şahin temsilcisi Ümit Özdağ ile protokol imzalayabildi. Muhalefetten Kürt meselesinin sorun alanlarına dönük ve demokratik mekanizmaları içeren bir çözüm önerisi duyan olmadı. Aksine muhalefet, iktidarı, sürekli çözüm süreci üzerinden eleştirdi. HDP’nin desteğiyle kazanılan büyük şehirlerde CHP’li belediyelerde ne Kürt dilini ve kültürünü geliştirmek, ne de Kürt seçmenlerin talebini karşılamak yönünde bir heves gözlendi.
“Üçüncü Yolu görünür kılmak”
Hâsılı hangi açıdan bakılırsa bakılsın HDP yara aldı. 2016-2023 arası muhalefete bağlı siyaset, HDP’ye ağır bir bedel ödetti. 2023 seçimlerinde kaybın derinleşmesi ve tabanın yükselen eleştirel sesi, partide bir muhasebeyi zorunlu kıldı. Partinin adında, yönetiminde ve tüzüğünde değişikliğe gidildi ama değişiklikler hep yüzeyde kaldı, derine, yani yapısal sorunlara inilmedi.
Selahattin Demirtaş da, bu vasatta gerek kendi konumunu ve gerek artık adı DEM olan partinin durumunu yeni bir okumaya tabi tuttu ve siyasi çizgisinde bir değişikliğe gitti. Şöyle ki: HDP/DEM’in muhalefete endeksli siyasetinin mimarlarından ve en keskin savunucularından biri Demirtaş’tı. 2023 seçim sonuçları gösterdi ki, bu siyaset DEM hem madden küçültüyor ve hem de manen DEM’in tesirini azaltıyordu. Tablonun karanlığı, bir değişikliği mecburi kılıyordu.
Demirtaş, değişim yönünde iki kritik hamle yaptı: Hamlelerden ilki, Kobani davasındaki savunmasıydı. İslam kültürünün altını çizen, muhafazakâr-dindar çevrelerin hassasiyetlerine duyarlı ve geçmişe nazaran çok daha Kürdi tonlar içeren savunma, Kürt sokağında olumlu yankılandı ve Demirtaş’ın popülaritesini tahkim etti.
Diğer hamle ise, Başak Demirtaş’ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı için adaylığa hazır olduğunu ilan etmesiydi. 21 Ocak’ta yapılan bu ilan, bir taraftan Demirtaş’ın çekildiğini söylediği siyaset sahasına güçlü bir şekilde geri dönme isteğinin bir göstergesi, diğer taraftan da DEM Parti’yi sekiz yıldır takip ettiği hattın dışına çıkarma düşüncesiydi.
Nitekim Demirtaş, eşinin adaylığını geri çekmesinden sonra kamuoyuna gönderdiği mektupta, Başak Demirtaş’ın adaylığının amacının “DEM Parti’nin ısrarla kurmaya çalıştığı üçüncü yol siyasetini görünür kılmak” olduğunu vurguladı.
Taban da Üçüncü Yol’u arzuluyor. Ve anlayabildiğim kadarıyla “Üçüncü Yol” derken de; DEM Parti’nin muhalefetin dümen suyundan çıkmasını, kendisini muhalefete bağlı pasif bir özne derekesine indirmesinden vazgeçmesini ve kendi kararlarını kendi alan aktif bir politik özne olmasını kastediyor. Bu politik öznenin muhalefet ve iktidarla kategorik bir yandaşlık ve karşıtlık siyasetinden uzak durmasını, her iki tarafla da konuşabilmesini, kendi menfaatlerine öncelik verip taraflarla olan münasebetini buna göre belirlemesini, esnek ve pragmatik olmasını talep ediyor.
Bunalımın somutlaşmış hali
Demirtaş’ın son mektubunda da bu taleplerin izini görmek mümkündü. Ancak anlaşılan, DEM Parti’nin içinde bu Üçüncü Yol’a güçlü bir direnç var. Özellikle partideki sol bileşenler, AK Parti iktidarının değirmenine su taşıyacağı ve DEM Parti’yi Türkiye’nin muhalif güçlerinden uzaklaştıracağı gerekçesiyle Üçüncü Yol’dan uzak durulmasını istiyorlar. Başak Demirtaş’ın adaylığına geçit verilmemesi, an itibariyle, bu görüşün savunucularının baskın çıktığını imliyor.
Bir bunalım yaşıyor DEM Parti ve son 20 günde Başak Demirtaş’ın adaylığı etrafında yürütülen tartışmalar da bu bunalımın somutlaşmış bir hali. Bunalımın birçok emaresi var. Misal; DEM Parti’nin Demirtaş’tan vazgeçme gibi bir lüksü bulunmuyor ama Demirtaş’ı bir yere de oturtamıyor. Parti açık bir liderlik krizi yaşıyor ama potansiyel bir lidere en sert muhalefet partinin içinden geliyor.
Keza DEM Parti, yakın geçmişte izlediği siyasetle varacağı bir yerin olmadığını biliyor ama buna alternatif bir siyasete de cüret edemiyor. Dört bir yandan sıkıştırılıyor DEM Parti; dağın gölgesi, devletin baskısı, tabanın itirazları ve bileşenlerin farklı öncelikleri gibi mevzular partinin rahat bir nefes almasını engelliyor ama parti de bu sıkışmışlığı aşacak krizi aşacak bir yol haritası geliştiremiyor.
DEM Parti bir fetret devrinden geçiyor. Ve eldeki veriler ile tanık olunan gelişmeler, partinin kısa vadede bu fetret devrinden çıkacağına dair bir umut vermiyor.
Perspektif, 11 Şubat 2024
Yazarlar
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025