Vahap COŞKUN
Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden Kobani Davası’nda ilk derece mahkemesi kararını verdi. Hukukun gereklerinden ziyade siyasetin ihtiyaçlara dayanan ve bütün aşamalarında iktidarın belirleyici olduğu bu davada çıkan kararların siyasi açıdan bazı önemli sonuçlar doğurması kaçınılmaz.
Evvela, Kobani Davası’ndan sonra oluşan tablonun 31 Mart seçimlerinden ardından çok bahsi edilen “normalleşme” veya “yumuşama” sürecine sekte vuracağını belirtmek gerekir. Evet, iktidar, ekonomide ve dış politikada mecburiyetten normalleşme sınırlarına çekiliyor. Fakat hukukta normalleşme ışığı görülmüyor. Her gün beklentiler ve umutlar boşa çıkıyor, hukuk sahasında dağ fare doğuruyor.
Oysa eğer Türkiye’de bir normalleşmeden söz edilecekse, bu sürecin öncelikle hukukta başlatılması gerekirdi. Normalleşme derken de kastedilen belli: Hukukun asgari gerekleri yerine getirilsin ve az çok hukuka uygun hareket edilsin. Yani mahkeme kararları tanınsın. En yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin verdiği bir kararın akıbeti bilinsin. İdarenin, mahkemelerin kararlarını yerine getirip getirmeyeceği tartışılmasın. Hukuki belirlilik sağlansın. Hukuki güvenlik yerle yeksan edilmesin.
Doğrusu bunlar da atla deve değil, hukukun abc’si. Ancak gelin görün ki, o en alt seviyeden bile çok uzaktayız hala. Son olarak gerek Yargıtay seçimlerinde, gerek Kavala ve Kobani dosyasında yaşananlar normalleşme için alınması gereken daha çok yolun olduğuna işaret ediyor.
Kürtleri dışlayan yumuşama
Tabiatıyla kendi anayasasına ve kendi kanunlarına riayet etmeyen bir iktidar pratiği derinleştikçe, normalleşmeye hizmet edeceği düşünülen bazı adımlar da ölü doğuyor. Mesela alın “yeni anayasa” tartışmasını! O çok şikâyet edilen 1982 Anayasasının bile gerisinde kalınan bir vasatta, iktidar ile muhalefet arasında anlamlı bir anayasa mesaisi olabilir mi? Olamaz.
İktidarın hukuku çiğneme ve hukuka dönmeme ısrarı devam ettiği müddetçe yeni anayasa talebi de havada asılı kalır. Belki taraflar görüntüyü kurtarmak adına birbirlerine gidip gelebilirler, toplantı masalarına oturabilirler. Ama bundan bir netice çıkmaz; bir taraftan siyasi ve toplumsal muhalefeti baskılayacak yeni yasal düzenlemeler hazırlarken diğer taraftan sivil ve demokratik bir anayasa yapılmaz, yapılamaz.
Keza böyle bir ortamda yeni bir çözüm süreci için gerekli şartlar da oluşamaz. Kürt meselesi ağır bir sorun; bunu çözmek isteyen bir iktidarın topyekûn gücünü ve bütüncül bir duruşunu gerektirir. Oysa bugün karşımızda parçalı bir iktidar mimarisi var; iktidar içi güç mücadeleleri ayyuka çıkmış durumda. Mücadele, bir yandan AK Parti ile MHP arasında, diğer yandan AK Parti’nin kendi içinde cereyan ediyor.
İki yanlı bu mücadelelerin iktidarda bir parçalanmaya ya da kopmaya sebebiyet verip vermeyeceği zaman içinde belirlenir. Hâlihazırda, alttan altta birbirlerine dirsek atmaya devam etseler de taraflarda iktidarı sürdürmek isteyen bir hal var. Ancak yekpare bir iradesi olmayan ve yalpalayan bir iktidardan, Kürt meselesini demokratik siyaset içinde çözmeyi hedefleyen bir siyaset sadır olmaz.
Bu da iktidarın normalleşme siyasetini sınırlı kılıyor. İktidar, bir normalleşme mecburiyeti duyuyor, çünkü bir makas değişikliğine gitmediği takdirde toplumsa desteğinin daha da küçüleceğini görüyor. Ancak mevcut iktidar denklemi, normalleşme hamlelerini çok kısıtlı bir alana mahkûm ediyor.
Mesela bu normalleşme Kürtleri kapsamıyor. Kürt siyasetçiler zorlama ithamlarla astronomik cezalara çarptırılırken aynı gün 28 Şubatçı generallerin Cumhurbaşkanı kararı ile tahliye edilmeleri, sembolik olarak çok şey anlatıyor. Siyasi-sosyal bir problemi emrine amade kıldığı yargı enstrümanıyla çözme gayret eden ve Kürt meselesindeki tarihi ezberi tekrarlayan iktidar, CHP ile teması ve eski rejimin temsilcilerini salıvermeyi kendisi için yeterli buluyor.
Siyasi rehine
İktidarın bu eski tas eski hamam halinin siyaseten üreteceği üç sonucun altı çizilebilir:
İlki, AK Parti’nin Kürt seçmenler nezdindeki desteğinin daha da düşecek olmasıdır. Bir ara iki Kürt seçmenden birinin oyunu alacak kadar Kürtlerin teveccühüne mazhar olan AK Parti, giderek bu konumunu kaybetti. Bölgede halen ikinci parti olsa da, bilhassa Türkiye’nin Batı’sındaki Kürt seçmenler ile AK Parti’den uzaklaşıyorlar. AK Parti’nin Kobani Davası’ndaki tavrı, bu uzaklaşmayı hızlandırır. Görünen o ki, AK Parti, Kürtlerle arasındaki mesafeyi kapatamayacak bir noktaya doğru ilerliyor.
İkincisi, AK Parti’nin bu zaafının CHP’nin yeni yönetimi tarafından doğru değerlendirilmesidir. Hem Özgür Özel’in hem de Ekrem İmamoğlu’nun Kobani Davası’nda verilen kararları eleştiren bir tutum almalarının, CHP’nin Kürt seçmenlerdeki itibarını büyüttüğüne kuşku yok. 2019’dan beri, ister belediye başkanlığı olsun ister cumhurbaşkanlığı, bir seçim AK Partili ve CHP’li adaylar arasındaki bir yarışa döndüğünde, Kürt seçmenlerin ağırlıklı bir kısmı CHP’li adaydan yana oy kullanıyorlar. İki partinin tavırlarında bir değişim olmadığı müddetçe, CHP lehine olan bu eğilimin gittikçe daha da güçleneceği öngörülebilir.
Ve üçüncüsü, Demirtaş’ın Kürt siyasetindeki yerini daha bir büyütecek olmasıdır. 2016’dan beri cezaevinde Demirtaş. Kürtlerin kahir ekseriyeti, Demirtaş’a reva görülen muameleyi haksız buluyor. İktidarın Demirtaş’ı özel olarak cezalandırmaya çalıştığını, onu içerde tutmak için bahaneler uydurduğunu ve meseleye hak-hukuk penceresinden değil intikam penceresinden baktığını düşünüyor.
Kürt mahallesi Demirtaş’a baktığında -iktidarın istediği gibi- cezalandırılması gereken bir şahsı değil, aksine iktidarın hesaplarına çomak soktuğu için iktidar tarafından siyasi rehine olarak tutulan bir lideri görüyor. Kobani Davası’nı da bu çerçevede değerlendiriyor. Bu nedenle kendisine verilen fahiş cezanın Demirtaş’ın mağdur ve mazlum kimliğini güçlendireceği, keza bu ağır cezaya rağmen gösterdiği ağırbaşlı, sorumlu ve mağrur tavrın da Demirtaş’ın liderliğini perçinleyeceği söylenebilir.
Hülasa iktidar, Demirtaş’ı cezalandırarak ne kendi sıkışmışlığını aşabilir ne de Demirtaş’ın etkisini kırabilir. Tersine iktidar bu kafayla devam ettiği sürece, hem alanını daraltmış hem de -arzusu hilafına- Demirtaş’ın rakipsiz konumunu kendi eliyle tahkim etmiş olur.
Yazarlar
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025