Vahap COŞKUN
Kürt Araştırmaları Merkezi, “Kürt Kanaat Barometresi” adını taşıyan yeni bir araştırma dizisi başlattı. “Kürtlerin kanaat, beklenti, tutum ve taleplerini Kürt aktörlerin gözünden izlemeyi amaçlayan” bu araştırma dizisinin ilk raporu “Cumhuriyetin 100 Yılı ve Kürtler” başlığıyla yayınlandı.
Rapor, Kasım-Aralık 2023’te sivil toplum, iş dünyası, medya, akademi gibi farklı alanlarda çalışan, farklı şehirlerde yaşayan ve farklı dünya görüşlerine sahip olan 40 Kürt aktörle yarı-yapılandırılmış derinlemesine görüşmeler yapılarak hazırlanmış. Gaye, Kürt aktörlerin hem geride bırakılan bir asrı nereye koyduklarına hem de geleceğe dair tahayyüllerine mercek tutmak olmuş.
Araştırma kapsamında yapılan görüşmeler, 2023 genel seçimlerinin sonrasına ve 2024 yerel seçimlerinin öncesine denk gelmiş. Dolayısıyla raporda, Kürt aktörlerin bir taraftan genel seçimlerden sonra oluşan tablodan ötürü kapıldıkları umutsuzluğu, diğer taraftan da yerel seçimlerden önce girdikleri temkinli iyimserlik halini okumak mümkün.
Yıkılan Hayaller, Baltalanan Umutlar
Kürt aktörler, Türkiye siyasetinde Kürtlerin temsilinin ve Kürt siyasetinin itibarının artırılması için DEM Parti’ye büyük bir sorumluluk düştüğü noktasında mutabıklar. DEM Parti’den yeni bir strateji geliştirmesi ve bu meyanda Kürtlerin sorunlarını önceleyen; kapsamlı, dengeleyici ve esnek bir politik yapılanmaya gitmesi bekleniyor.
Mevcut duruma ilişkin görüşlerde menfi bir tablo ağır basıyor. Kürt meselesinin demokratik ve siyasi mekanizmalarla çözümü noktasında, yapısal ve somut bir ilerlemenin olmadığı vurgulanıyor. Aksine, geçmişte atılan bazı müspet adımların askıyla alınmasıyla birlikte, dünden daha geri bir konuma düşüldüğü belirtiliyor.
Kürt meselesindeki tavrı nedeniyle iktidara sert eleştiriler yöneltiliyor. İktidarın, Kürtlerin temel hak ve özgürlüklerini sınırlandıran güvenlik odaklı siyasetinin, siyasi alanda Kürt temsiliyetini zayıflattığına ve genel olarak Kürtleri bir baskı altına aldığına dikkat çekiliyor. İnsan haklarını ihlal eden, en temel haklara erişimi bile kısıtlayan, ekonomik kalkınmayı engelleyen ve toplumsal gerilimi yükselten bu siyaset anlayışının, iktidara (AK Parti’ye) dair büyük bir hayal kırıklığı yarattığı ve Kürt meselesinin barışçıl çözümüne dair umutları baltaladığı söyleniyor.
Sivil, Diplomatik ve Müzakereye Dayalı Bir Siyaset
Yakın gelecekte Kürt meselesinde müspet bir sayfa açılacağına pek fazla ihtimal verilmiyor. Yeni bir çözüm sürecinin başlatılması yönünde ümit besleyenlerin sayısı yok denecek kadar az. Görüşülen aktörlerin çoğunluğu, iktidarın Kürt meselesinde demokratik bir yola girmeyeceğini, tersine güvenlikçi siyasetini daha da derinleştireceğini düşünüyor.
Mamafih bilhassa genç görüşmeciler, geleceğe daha bir ümitvar bakıyorlar. Keza bazı aktörler de, uluslararası dengelerin Türkiye’yi Kürt melesinde demokratik bazı hamleler yapmaya zorlayabileceğini ifade ediyorlar.
Siyasi havanın yumuşaması için yapılması gerekenler hakkında kanaatler ortak: Şiddet ve güvenlik eksenli politikaların terk edilmesi; Kürtlerin söz sahibi olacak şekilde siyasi süreçlere dâhil edilmesi; siyasal, sosyal ve kültürel haklarının tanınıp anayasal güvence altına alınması; işin içine tüm tarafları katacak şeffaf, hassas ve adil bir çözüm süreci.
Kürt aktörlere göre, Kürt meselesinin çözümü için özelde iktidarın, genelde Türkiye siyasetinin demokratik bir hatta girmesi bir mecburiyet. Ama sadece bu değil, Kürt siyaseti de değişmeli. Zira ancak sivil, diplomatik ve müzakereyi esas alan bir Kürt siyaseti çözüme katkı sunabilir ve gelecekte bir söz sahibi olabilir.
“Kürt sorununun çözümü için demokratikleşme, adalet ve çoğulculuk ilkelerine dayanan bir yaklaşımla siyasi ve toplumsal yapıda köklü değişiklikler yapılması gerektiği belirtiliyor. Kürtlerin gelecekteki siyasi stratejilerinin sivil, diplomasi ve müzakereye dayalı olması gerektiği, Kürt siyasetinin direnç ve bedel ödeme odaklı yaklaşımdan diplomasi temelli bir yaklaşıma evirilmesi gerektiği belirtiliyor.”
Bir Asrın Muhasebesi
Cumhuriyet’in 100 yılık geçmişi, Kürt aktörlerince hayırla yâd edilmiyor. Cumhuriyet, Kürtleri zihninde inkâr, ret ve asimilasyon ile bir tutuluyor. Kürt aktörlere göre; ret ve inkâr politikası Kürtlerin hak ve hukukunu iptal ediyor, bu da daimî Kürt itirazını ve nihayetinde bir çatışmayı doğuruyor. Kürt meselesi temelli çatışma hem sosyo-kültürel gelişimini sekteye uğratıyor hem de ülke siyaseti üzerinde derin izler bırakıyor. Bir türlü çözüme kavuşturulmayınca bu mesele doğal olarak alan genişletiyor ve giderek uluslararası bir niteliğe bürünüyor.
Kürt aktörler, son derece zor geçmesine rağmen bu yüzyıllık süreçte Kürtlerin hanelerine atabilecekleri bazı artıların olduğu kanaatindeler. Evvela, Kürt kimliği ve Kürtçenin varlığı bir tartışma konusu olmaktan çıktı. Kürt siyasi partileri oluştu; Türkiye parlamentosunda ve belediyelerde Kürt siyaseti temsil kazandı. Kürt dili, edebiyatı ve sanatında büyük bir hareketlilik ve canlanma yaşandı. Kürt kimliği, kendini kurabildiği güçlü bir popüler kültür sahası kazandı. Kürtlerin insan hakları ve demokrasi mücadelesi, sivil topluma hareket ve kuvvet getirdi. Kürt meselesi, Ortadoğu’da ve bilhassa Irak ve Suriye’deki gelişmelerle beraber, uluslararası alanda daha bilinir ve ilgilenilir oldu.
Kürt aktörlere göre, eğer Türkiye Kürt kimliğiyle barışık ve âdem-i merkeziyetçi (özerk ya da federatif) bir devlet olabilseydi, bu hem Türkiye’nin hem de Kürtlerin lehine bir tablo yaratırdı. Ancak Cumhuriyet’in kurucu kadrosu, Kürtleri inkâr eden ve sıkı merkeziyetçi bir devlet tasarladılar ve bu da topluma çok ciddi bir maliyet çıkardı.
Belirsiz Gelecek
Peki, gelecekte bu manzara değişebilir mi? Türkiye, Kürt meselesini çözebilir mi, demokratik ve siyasi istikrarını sağlayabilir mi?
Geleceğe baktıklarında Kürt aktörler bir belirsizlik görüyorlar. Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde yaşanacak gelişmelere paralel olarak, Kürtleri bekleyen senaryoların değişeceğinin altı çiziliyor.
“Genel kanı, mevcut siyasi durumun Kürtler için belirsiz bir gelecek sunduğu yönünde. Bu belirsizlik, hem siyasi temsil ve haklar açısından hem de sosyo-ekonomik koşullar açısından ele alınıyor. Kürtlerin gelecekte karşılaşacağı sorunlar ve fırsatlar, Türkiye’nin iç ve dış siyasetinde yaşanacak gelişmelere bağlı olarak farklılık gösterebilir. İç siyasette demokratikleşme süreçlerinin etkisi ve uluslararası toplumun Türkiye’ye yönelik baskıları, bu konudaki belirsizliği etkileyen faktörler arasında sayılıyor. Geleceğe dair en sık tekrarlanan ifadeler ‘demokrasi’, ‘özgürlük’ ve ‘adalet’ olarak öne çıkıyor. Bu ifadeler, Kürt toplumunun temel beklenti ve arzularını yansıtıyor.”
Belirsiz gelecekte Kürt aktörlerin temel beklentilerini; Kürt meselesinin demokratik ve barışçıl çözümü, siyasal temsil ve kültürel hakların tanınması, gelecek kuşaklar için daha iyi eğitim ve iş olanakları, daha özgür ve daha adil bir toplum oluşturuyor.
“Türkiye Cumhuriyeti’nin geçmiş yüzyıldaki politikalarından ve uygulamalarından vazgeçtiği, bütün kesimlerin kendi iradesiyle, kendi kimliğiyle yaşayabildiği, Kürtlerin bir halk olarak statü sahibi olduğu bir Türkiye hayali var.”
Doğrusu hayal büyük değil ama gerçekleşmesi yine de kolay olmayacak gibi…
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025