Vahap COŞKUN
Esenyurt’un CHP’li Belediye Başkanı Ahmet Özer, terör örgütü üyesi olduğu gerekçesiyle tutuklandı ve belediyeye de kayyım atandı. Gerekçeleri dikkate alındığında, bu işlemin hukukilikle bir bağı kurulamaz. Kesin bir adanmışlık ve kör bir taraftarlıkla hadiseye bakmayan herhangi bir kişiyi, bu tasarrufun haklılığına inandırmanın imkân ve ihtimali yok. Eğer bu gerekçelere dayanılarak insanlar tutuklanacak ve görevlerinden uzaklaştırılacak olurlarsa, AK Partililer dâhil, etrafta tek bir Kürt siyasetçi, kanaat önderi ya da akademisyen kalmaz.
Hülasa karar hukuki değil tamamen siyasi! Tam da yeni bir sürecin gündeme geldiği bir dönemde yapıldığı için, bu karar daha ziyade süreçle bağlantılı olarak ele alındı. Birçok siyasi gözlemci, iktidarın attığı bu cüretkâr adımla sürecin daha doğmadan öldüğünü belirtti ve Özer’in tutuklanıp yerine kayyım atanmasını, bahsedilen sürecin ruhuna okunan bir Fatiha olarak değerlendirdi.
Şüphesiz, bu tür gayri-hukuki ve anti-demokratik kararlar, süreci zehirler. En azından, mütereddit olan kesimlerin kuşkularını büyütür, şikâyetlerini artırır, itirazlarını şiddetlendirir. Lakin tek başına bu olay, eğer taraflarda gerçek bir süreç iradesi varsa, sürecin bitmesine neden olmaz.
Binaenaleyh iktidarın bu hamlesinin süreçten çok CHP’nin içine dönük olduğu kanısındayım. Çünkü DEM Parti ile kurduğu ilişki, CHP içinde sorunlu bir alan oluşturuyor. Hem partinin tabanında hem de tavanında bu ilişkinin bütünüyle benimsendiği söylenemez. CHP içinde DEM Parti ile yakın olmaktan rahatsızlık duyan ve bu yakınlığın bitmesi için gayret eden bir kesim var.
Esenyurt’ta, CHP ve DEM Parti “kent uzlaşısı” siyaseti çerçevesinde, belediye başkan adayı olarak Ahmet Özer’i ortak bir kararla tayin etti. Özer, seçimleri hatırı sayılır bir farkla kazandı. “Terör” ithamıyla bu belediyeye bir operasyon yapılmasındaki başlıca gaye, CHP’nin DEM Parti ile irtibatının sorgulanmasını ve parti içi memnuniyetsizliklerin dışa vurulmasını sağlamak, böylece partinin içini karıştırmaktı.
İktidarının bu planında bir miktar başarı sağladığını teslim etmek gerekir. Çünkü gelecek seçimlerde adları Cumhurbaşkanlığı adaylığı için geçen iki isim, İmamoğlu ve Yavaş, bu karara farklı tepkiler verdi. Yavaş, hadiseye çok temkinli yaklaştı; ilk gün ses çıkarmadı, ikinci gün Özer’in tutuklanmasının ve belediyeye kayyım atanmasının yanlış olduğunu ifade etti ama kullandığı dil son derece dikkatli ve mesafeliydi.
Reste Rest
İmamoğlu ise, ilk andan itibaren Özer’e sahip çıktı ve iktidara çok sert bir dille yüklendi. Muhtemelen bu tavrını belirleyen, bu operasyonun esas hedefinin kendisi olduğunu ve eninde sonunda ateşin gelip kendisini yakacağını düşünmesiydi. Nitekim sıcağı sıcağına yaptığı açıklamada doğrudan buna işaret ediyordu:
“Her şeyin farkındayız. Hangi filmin fragmanını izlettiğinizi net olarak görüyoruz. Hangi masa başı siyasi kumpası kurguladığınızı biliyoruz. Daha da önemlisi neden korktuğunuzu ve neden hileli yollara saptığınızı da gayet iyi anlıyoruz. Bunu millet de biliyor, millet de görüyor, millet de anlıyor.”
İktidarın bu atağından beklentisi, CHP’de bir yarılmanın olmasıydı. Beklentisi gerçekleşti ama hiç beklemediği ve istemediği bir gelişme daha oldu. İktidarın restini gördü İmamoğlu ve reste rest çekti. İmamoğlu meydan okuyan kararlı bir duruş sergileyince, onun elini zayıflatmak için yapılan operasyon, ters bir netice doğurdu. İki günlük hengâmeden İmamoğlu güçlenerek çıktı.
Gerek olay esnasında ve gerek sonrasında yaşananlar da bunu teyit eder nitelikte. İmamoğlu, partisinin siyasetini belirledi. Fiili bir lider gibi davrandı, CHP’nin gitmesi gereken yönü gösterdi. Keza bu olay, İmamoğlu’na bir başka açıdan daha fayda sağladı. Çözüm süreci tartışmalarında çok geride durdu İmamoğlu. Etliye sütlüye karışmayan bir görüntü verdi. Yavaş açıktan bu sürece karşı dururken, o renksiz kokusuz bir tutumu yeğledi.
Oysa İmamoğlu’ndan beklenen, siyasi bir çözüm fikrini desteklemesi ve hatta bunu tahkim eden öneriler getirerek sürece bir tür mihmandarlık yapmasıydı. Ne var ki İmamoğlu, büyük bir olasılıkla, olur da iktidar yarın bu süreçten vazgeçer o zaman ben ayazda kalmayım endişesiyle, pasif bir pozisyonda kaldı.
Laboratuvar Şartları
Oysa bu ciddi bir hataydı. Çünkü liderlik iddiası taşıyan bir siyasi aktörün farkı, böylesine kritik meselelere müdahale edebilmesi ve partisine bir istikamet gösterebilmesiyle ortaya çıkardı. Dolayısıyla Kürt meselesi gibi hayati bir konuda sahne gerisine çekilmek olacak iş değildi. En olmadık zamanda sesini kısmak İmamoğlu’nun hanesine eksi puan olarak kaydedildi.
İşte Esenyurt krizi, İmamoğlu’na bu hatasını telafi etme şansını verdi. Çözüm sürecinde düşük bir profile bürünerek yara alan İmamoğlu, Esenyurt’ta iktidara yüksek perdeden itiraz ederek yaralarını sardı. İnisiyatifi eline aldı, rakiplerine karşı avantaj kazandı ve parti içindeki konumunu güçlendirdi.
Sanırım iktidar da bunun farkına vardı, İmamoğlu’nu zayıflatmayı hedeflerken ona güç transferi yaptığını gördü ve ortaya çıkan tablodan hoşnut olmadı. Nitekim Külliye’den gelen “Esenyurt operasyonun İmamoğlu’na yönelik olarak yapıldığının aslı astarı yoktur” minvalindeki beyanlar da, bu hoşnutsuzluğun göstergesi.
Elbette siyasette bir oyun kurduğunuzda, işler her zaman istediğiniz gibi gitmiyor, çoğunlukla bulduğunuz umduğunuzdan farklı oluyor ve onunla mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Esenyurt’ta iktidarın başına gelen de bu!
İmamoğlu, 29 Ekim’de aslında Cumhurbaşkanlığı adaylığını münasip bir lisanla ilan etti. Herhalde onun oyun planında, mümkün olduğunca İBB Başkanı olarak devam etmek ve son düzlükte adaylık için sahaya inmek var. Ancak görünen o ki İmamoğlu’nun laboratuvar şartlarında seçime girme olanağı yok.
Esenyurt’u iktidarın İmamoğlu’nu ele geçen her fırsatta taciz etmeyi sürdüreceğinin bir nişanesi saymak, abartı olmaz. Keza, İmamoğlu’nu sıkıştırmak için iktidarın bundan sonraki süreçte de bu tür fiili ve hukuki hamlelerde bulunması da kimseyi şaşırtmaz.
O halde İmamoğlu’nun, bugün olmasa da yarın ama her halükârda kısa bir süre içinde, bir seçimde bulunması kaçınılmaz. İmamoğlu, Cumhurbaşkanlığı adaylığı için mücadelesini İBB Başkanı olarak mı yoksa daha farklı bir siyasi koltuğa (CHP Genel Başkanı) geçerek mi verecek? Soru bu.
Altılı Masa’nın düşeceği hatalara düşmemek ve onun akıbetini yaşamamak için hem İmamoğlu’nun hem de CHP’nin bu sorunun üzerinde etraflıca ve serinkanlı bir şekilde düşünmesi lazım.
Siyasette en önemli maharetlerden biri, elindeki kartı doğru zamanda açmayı bilmektir. Zira ne kadar değerli olursa olsun, elinizdeki kartı doğru zamanda masaya sürmezseniz, oyunu kaybetmeye mahkûm olursunuz.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025