Vahap COŞKUN
İktidar, yargı eliyle bir bütün olarak CHP’ye ve bilhassa İmamoğlu’na büyük bir basınç uyguluyor. CHP belediyelerine operasyon üzerine operasyon yapılıyor. Öyle ki, CHP’liler elleri yüreklerinde bir sabah kendi belediyelerinin basılmasını, evlerinin zilinin çalınmasını bekliyorlar. İmamoğlu ise Cumhurbaşkanlığına adaylığını açıkladıktan sonra özel bir muameleye tabi tutuluyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı önce idari ve adli soruşturmalardan nefes alamaz oldu; yetmedi, akabinde diploması iptal edildi ve bir suç örgütü lideri intibaı verilerek yüzden fazla kişiyle birlikte gözaltına alındı.
CHP’ye ve İmamoğlu’na dönük bu yargı kıskacının normal olmadığı, bununla hukukun bir gereğinin yapılmadığı malum. Baştan aşağı siyasi bir planlama söz konusu ve yargı da bu planlamayı gerçekleştirmek adına hareket halinde. Hukuk kuralları siyasi amaçlar için kullanılıyor ve yargı –adaleti gerçekleştirmek için çalışan değil- iktidarın siyasi hesapları doğrultusunda iş gören bir mekanizmaya dönüşüyor.
İktidarın burada başlıca üç hedefinin olduğu söylenebilir.
İlki, son yerel seçimlerden birinci parti çıkan ve artık iyiden iyiye iktidar namzedi olan CHP’yi terörle ve yolsuzlukla iç içe geçmiş bir parti olarak gösterip kriminalize etmektir. CHP hakkında suça bulaşmış ve “karakola düşmüş bir parti” algısı yaratıp bunu büyütmektir. Karakol ve adliye arasında mekik dokumak zorunda bırakılan CHP’yi hep diken üstünde tutmak ve partinin mesaisinin büyük bir kısmını kaçınılmaz bir biçimde buraya harcamasını sağlamaktır.
İktidarın bu stratejisinde başarılı olduğu görülüyor. Canının telaşına düştüğünden CHP, sadece kendi derdiyle uğraşmak durumunda kalıyor. Daima kendini açıklamak mecburiyeti hissediyor, ithamları cevaplamaya çalışıyor. Canhıraş bir şekilde yargı darbelerini savuşturma gayreti CHP’de dışarıya dönüp bakacak bir mecal bırakmıyor. Başka bir mevzuu konuşmaya, iktidarı zorlayacak bir gündem oluşturmaya ya da kendi iktidar perspektifini anlatmaya hali kalmıyor.
Keza, bu yargı ablukasının CHP’nin içini karıştırma, CHP’nin içindeki açık ve örtülü güç mücadelesini tetiklemeye matuf bir tarafı da var. CHP’de birbiriyle rekabet halinde olan güç merkezlerinin olduğu açık. İmamoğlu ve Yavaş öne çıkıyor, ama onların yanı sıra Özel ve Kılıçdaroğlu’nu da akılda tutmak gerek. İmamoğlu’nun çevresi sarıldıkça diğer isimlerin parti içi mücadele için heveslenmesi doğal.
Gerçi Yavaş, İmamoğlu’nu hedef alan hukuksuzluk ortadan kalkıncaya kadar adaylığını askıya aldığını duyurdu. Ancak eğer İmamoğlu’nun yolu iktidar tarafından tamamen kesilir ve onun adaylığı imkânsız hale getirilirse, diğer isimler kendilerine bir yol açmak isteyebilir ve bu da partide keskin ve çetrefil bir mücadeleye neden olabilir.
Muhalefet ve DEM Parti
İkincisi, DEM Parti ile CHP’nin arasını açmaktır. 2018 öncesinde bir tür “Üçüncü Yol” siyaseti izleyen DEM Parti, 2018’den itibaren muhalefetin bir parçası haline geldi. DEM Parti’nin bu tercihi, AK Parti’nin özellikle Kürt seçmen tabanını zayıflatırken muhalefetin ülke çapında güçlenmesini ve yerel seçimleri kazanmasını sağladı. İktidarın 2028 seçimlerinde avantaj elde etmesi için bu tabloyu değiştirmesi, DEM Parti’yi kendi tarafına çekemese de, hiç olmazsa nötralize etmesi lazımdı.
1 Ekim’de yeni bir çözüm süreci başladı. Sürece katılan DEM Parti’nin iktidarla arasındaki ilişki de yumuşadı. Muhalefetin sürece dair en mühim eleştirisi, sürece demokratik adımların eşlik etmemesiydi. Bir tarafta PKK’nin silahsızlandırılması öngören bir süreç yürütülürken diğer tarafta da kayyumlar atanıyor, muhalefetin alanını daraltan operasyonlar yapılıyordu.
Bu nedenle muhalefet, DEM Parti’den eskisi gibi iktidara sert bir tepki göstermesini bekliyordu. Ancak DEM Parti sürecin hassasiyetini gözeterek ölçülü bir tepkiyle yetinince muhalif camiada ve özellikle CHP tabanında, DEM Parti topa tutulmaya başlandı. DEM Parti’nin muhalefeti sattığı ve iktidara teslim olduğu minvalindeki görüşler hız ve yaygınlık kazandı.
Son hadiselerden sonra da gözler DEM Parti’ye çevrilmiş durumda; ondan güçlü bir ses çıkarması ve iktidara karşı kuvvetli bir reaksiyon göstermesi isteniyor. Eğer DEM Parti bu istemleri karşılayan bir tavır içine girmezse, o vakit DEM Parti ile muhalefet arasındaki ipler daha da gerilebilir. CHP’nin de sürece verdiği –ve zaten giderek zayıflayan- desteğin oranı da en alt seviyeye düşebilir.
Rakibini seçmek
Üçüncüsü, İmamoğlu’nun saf dışı etmektir ve meselenin bam teli de budur. Türkiye’de, bir-iki istisna dışında, cumhurbaşkanlığı seçimleri rahat bir ortamda yapılmadı. Cumhurbaşkanlığı makamı hep kıyasıya mücadeleleri, sert çatışmaları, hukuki ve siyasi krizleri beraberinde getirdi. Yaşadıklarımız da, en geç 2028 yılında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sancıları.
Erdoğan, hem bir daha aday olmak hem de rakibini seçmek istiyor. İmamoğlu ise onun için ideal bir aday değil, riskli bulduğu için 2028’te sandıkta İmamoğlu ile kapışmaktan kaçınıyor. Salt onu değil sağında solunda, yakınında çevresinde kim varsa onları da hedef tahtasına oturtarak şimdiden İmamoğlu defterini kapatmayı amaçlıyor. Bir başka ifadeyle Erdoğan, İmamoğlu’nu pistin dışına iterek kendisi için daha uygun –yani karşısında galip gelme ihtimalinin daha yüksek- olduğunu düşündüğü isim ya da isimlerle yarışmak istiyor.
Her ne kadar hukuki bir güç gösterisi olarak sunulsa da, aslında bu, Erdoğan açısından bariz bir siyasi güçsüzlük işareti. Çünkü bütün bu olup bitenler, toplumun geniş bir kesiminde, Erdoğan’ın demokratik bir mücadelede İmamoğlu’nu yenemeyeceğini bildiği ve bu nedenle de onu uydurma hukuki gerekçelerle ekarte etmeye çalıştığı şeklinde okunuyor.
Türkiye’de muktedirlerin kendisi için tehlikeli gördüğü siyasi rakiplerini yargı yoluyla tasfiye etmeye çalışan bir gelenek var. Meşum bir gelenek bu ve maalesef her dönem hükmünü icra ediyor. Siyaseten zayıf düşenler ve halktan eskisi kadar teveccüh görmeyenler, bu zayıflıklarını hukuk araçsallaştırarak örtmeye çalışıyorlar.
Ve ne yazık ki geçmişte bu tür oyunların mağduru olanlar da fırsat ellerine geçtiklerinde aynı oyunları sahnelemekten geri durmuyorlar. İşte, dün Erdoğan’ı siyaset sahnesinden silmek için karşı devreye konulan taktiklere bugün İmamoğlu’nu bertaraf etmek için Erdoğan tarafından başvurulduğuna tanıklık ediyoruz. Aktörler değişiyor ama oyun aynı kalıyor.
Lakin Türkiye’de siyaset, bu tür oyunları, bu tür tasarımları boşa çıkartmakla ve arzulananların tam tersi neticeler doğurmakla maruftur. Sokakta karşılık üreten ve halkta destek bulan bir siyasi aktörü, hukuki ayak oyunlarıyla durduramazsınız.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025