Vahap COŞKUN
Türkiye 41 yıllık bir çatışma döneminden geçti. Toplumun neredeyse bütün kesimlerini etkileyen, uzun ve kimi zaman da son derece yoğun çatışmaların yaşandığı bir dönemdi bu. Yıkıcı bir etkisi oldu çatışmanın; büyük bir insani maliyet çıkardı, farklı gruplar arasındaki itimat duygusunu tahrip etti, siyaseti bir otoriterlik rekabetine çevirdi, insanları temel hak ve özgürlüklerinden mahrum kıldı.
Bir bütün olarak insanlar arasındaki münasebetleri bozan ve hayatın hemen her sahasını zehirleyen böylesine ağır bir çatışmanın ardından barışı kurmak kolay değil. Geçmişin açtığı dertler, bugünden yarına deva bulmaz. Çatışmanın yaratığı yıkımın üzerinden rahatlıkla geçilmez. Yaralar çabucak kabuk bağlamaz. Silahlar sustu diye bugüne kadar birbirlerine -en hafif deyimle- şüpheyle bakan gruplar arasında hemencecik güven tesis edilmez.
Dolayısıyla 1 Ekim’de başlayan ve PKK’nin silah bırakması ve kendini feshetmesiyle somutlaşan süreç karşısında bazı toplum kesimlerinin mütereddit bir tavır sergilemeleri normaldir. İnsanların kafalarına soru işaretlerinin takılması doğaldır. Bazılarının bu süreçten emin olmamaları, sürece dair kaygı ve korku beslemeleri anlaşılabilirdir. Zira hiçbir süreç herkesten destek almaz, alamaz.
Süreç taraftarlarına bu noktada mühim bir vazife düşer; onlar bu endişeleri ve korkuları anlamak ve bunların bertaraf edilmesi için çaba sarf etmekle mükelleftirler. Çünkü yerli ya da yersiz, doğru ya da yanlış da olsa bu kaygıları gidermek ve korkuları dindirmek, insanların süreci daha fazla sahiplenmelerini sağlar. Destekleyenlerinin sayısı büyüdükçe sürecin zemini güçlenir, süreç sarsıntılara ve muhtemel kışkırtmalara karşı dayanaklılık kazanır. Bu da sürecin başarı ihtimalini artırır.
Barışı Kâbus Olarak Görmek
Lakin bir de doğrudan sürece karşıt olanlar var. 1 Ekim’den bu yana yazılıp çizilenlere bakıldığında, karşıtlığın üç kök sebebinin olduğu söylenebilir. İlki, siyasi, içtimai ve iktisadi geleceğini çatışmanın varlığına bağlamaktır. Her çatışma bir ekosistem yaratır. Kimileri bu sistem içinde mümkün olan en büyük faydayı sağlamak için çatışmaya yatırım yaparlar.
Politik, ekonomik ve sosyal pozisyonlarını bu çatışma belirler. Varlıklarının bir mana kazanması, ancak çatışmanın devamı ile mümkün olur. Çatışma büyük bir nemalanma alanıdır; kariyerleri de, maddi kazançları ve manevi itibarları da çatışmanın sürmesine bağlıdır. Eğer çatışma nihayetlenirse, ne halka söyleyecek bir söz sözleri kalır ne de üzerinde siyaset yapabilecekleri bir zemin.
O sebeple bunlar, barışı bir kâbus olarak görüyorlar. İnsanlara durmadan korku pompalıyor, sürekli kapının önünde bizi yiyecek öcülerin olduğunu söylüyorlar. Mağdurların elemlerini istismar ediyor ve timsah gözyaşları döküyorlar. Barış inşası için atılan adımlara en sert tepkiyi gösteriyorlar.
Çünkü barışın varlığının, onların yokluğu demek olduğunu en iyi kendileri biliyorlar.
Kürt’e Eşit Olmak
İkincisi, Kürtlerle eşit olmayı kabullenememektir. Kürtlerin politik ve hak sahibi bir özne, kendisiyle denk bir vatandaş olma düşüncesi, bazılarının korkulu rüyasını oluşturuyor. Mevcut eşitsizlik halinin devamını olması gereken bir durum olarak belleyenler, Kürtlerin hak ve hukuklarının masaya gelmesini bir felaket senaryosu olarak kodluyorlar. Buna tahammül edemiyorlar.
Kürt’ü eşiti gibi görmeyenler, her daim olduğu gibi şimdi de “bölücülük” çubuğunu tüttürüyorlar. Mesela, anadil gibi meşru bir hak talebini, ülkenin dibine yerleştirilmiş bir dinamite benzetiyorlar. Tarihi kaşıyorlar ve tarihi meselelerdeki (misal Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasası) kaçınılmaz farklı okumalardan güncel düşmanlıklar üretmeye çabalıyorlar.
Memlekette birtakım demokratik hamleler yapılacaksa, bundan sadece Kürtlerin istifade edeceği gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Gündeme gelmemiş mevzuları (bayrak, resmî dil, başkent değişecek vb.) sanki olmuş ya da olacakmış gibi tartışarak, bu süreci Kürtlerin kazancı ve Türklerin kaybı şeklinde kamuoyuna sunuyorlar. Gerçekte imtiyaz kaybından duydukları rahatsızlığı “bölücülük” olarak ambalajlıyorlar ve ayrıcalıklarını yitirmemek için de toplumsal ayrışmayı körüklüyorlar.
İktidar Karşıtlığını Barış Karşıtlığına Çevirmek
Üçüncüsü ise, bu sürecin müspet bir neticeye varması halinde bunun iktidara yarayacağı korkusudur. Birçok muhalif kesimdeki süreç karşıtlığın birincil saiki budur. Buna göre, iktidarın hali haraptır. Seçmenin tercihine yön verecek parametrelerde -özellikle ekonomide- iktidarın kötü gidişatı tersine çevirecek bir imkânı yoktur. Toplumsal desteğini kaybetmiş iktidarın artık bir seçim kazanma olanağı da kalmamıştır.
PKK’nin silah bırakması, müşkül haldeki iktidara atılan bir can simidi olur. Çünkü yarım asırlık bir çatışmayı bitirmek, iktidara hem bir psikolojik üstünlük sağlar hem de 2018’den beri muhalefete kayan Kürt seçmenlerinin tekrardan dönüp iktidara bakmasına neden olur. Sürecin başarısı, hem Kürtlerle iktidar arasındaki mesafeyi azaltabilir hem de Erdoğan’a yeniden aday olma kapısını açabilir. O halde, iktidarın faydasına ve muhalefetin zararına olacak bu sürece muhalefetin arka çıkması düşünülemez.
Bu okumanın birçok hatayla malul olduğu kanısındayım. Evvela, seçmenin kararı tek bir faktörle açıklanamaz, sandığa gittiğinde seçmenin oyunun rengini belirleyen değişkenlerin sayısı fazladır. Ayrıca Türkiye’nin silahlı çatışmadan arındırılması, salt iktidarın değil muhalefetin de yararına olur. Lakin iktidara duyulan büyük öfkeden ötürü bu potansiyel dikkate alınmıyor ve iktidara karşı keskin karşıtlık kendini süreç karşıtlığı olarak açığa çıkartıyor.
Elbette bu üç grup, süreç karşıtlıklarını bu şekilde ifade etmezler. “Çatışma biterse bizim halimiz ne olur?”, “Kürtlerle eşitliği içime sindiremem” ya da “Erdoğan’a yarayacaksa barış olmasın” deme olanağına sahip değiller. Binaenaleyh onlar da karşıtlıklarını -meşreplerine göre- farklı paketlere sarıp sarmalıyorlar. Kimi “Bu çözüm değil, çözülmedir” diyor, kimi “Demokrasi olmadan barış olmaz” ya da “Yolsuzluk, terörden on kat daha tehlikelidir” benzeri ifadelerle karşıtlığını ulvi bir kılıfın içine saklıyor.
Hülasa, sürece dair iki farklı tutum söz konusu: Bir kısım insan özünde sürecin başarısını arzuluyor ama süreç hakkında birtakım kuşkular ve korkular taşıyor. Fakat bir kesim de çeşitli gerekçelerle sürece açıktan karşı. Sürece omuz verenlerin, bu bağlamda, ikili bir sorumluluğundan bahsedilebilir:
Biri, bu iki kesimi birbirinden ayırmak ve her birine karşı farklı bir dil kurmaktır. Diğeri ise, süreç karşıtlığın nedenlerini açıkça ortaya koymak ve bununla mücadele etmektir.
Yazarlar
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025