Vahap COŞKUN
“Dersine iyi çalışsın, yoksa mahcup olur” diyor Nuray Mert (BirGün, 18.2.2013)
Meğer yazısının tarihini yanlış yazmışım. 10.1.2009 değil, 10.9.2009 olacakmış. Mert, bu vahim (!) yanlışımı delil gösterip “yazısını okumadığıma, kulaktan dolma söylentilerle yola çıktığıma” hükmetmiş.
Aslında dersime iyi çalışırım. Alıntıların doğru ve sağlam olmasına dikkat ederim. Sözkonusu yazıyı yazarken de Mert’in 2009’da yazdığı bütün yazılara baktım, notlar aldım. Ama insanız nihayetinde, hepimizin gözünden kaçan hatalar olabilir.
Nitekim Mert de, benden bahsederken bir yerde “Çosun”, bir yerde de “Çoşkun” yazmış. Şimdi ben de bu yanlışa işaret edip “Mert, önce dersine çalışsın, soyadımı doğru yazmasını öğrensin de, ondan sonra gelsin tartışalım” mı diyeyim? Demem, çünkü bu tür yanlışlara takılmanın argümanı olmayanların sığınağı olduğunu bilirim; özü tartışmayı tercih ederim.
Öze gelince, sanırım Mert iki konudan çok rahatsız olmuş: İlki, Ertuğrul Özkök ile aynı kefede değerlendirilmesine çok kızmış. Kendisi ile “Özkök’ün tavrı arasında hiçbir düşünce akrabalığı olmadığını okuması yazması olan herkesin kolayca tespit edebileceğini” belirtiyor.
Okur-yazar olmadığımdan olsa gerek, ben aralarında anlamlı bir fark görmedim. Sahiden göremedim. Geçmişte Mert, bugün de Özkök benzer “hassasiyetlerin” altını çiziyorlar; Cumhuriyet’in fay hatlarının sürekli gündeme getirilmesinin, buralarda yüzleşme ve değişim taleplerinin yükselmesinin sıradan Türkleri bir sıkıştırılmışlık duygusuna ittiğini belirtiyorlar. Mert, “Ermeni meselesi, Kürt meselesi derken, diğer yandan Türk meselesinin giderek derinleştiğini söylemeye çalışıyorum”(Hürriyet, 3.8.2009) diyor. Ben zaten bu yaklaşımı, bu sözde somutlaşan zihniyeti eleştiriyorum.
İkincisi, “Siyasi güzergâhını değiştirdi” hatırlatması da asabını bozmuş Mert’in. “Hele benim gibi birine siyasi güzergâhını değiştirdi...” şeklindeki ifadelerinden, yaptığımın çok büyük bir günah olduğu sonucunu çıkarıyorum. Ama bu noktada Mert’e kör olasıca arşivleri adres göstermekten başka yapabileceğim bir şey yok. Orada ne denli keskin dönüşler yaptığını görecektir. Misal “Yas tutmayı bilmek” başlıklı yazısında, PKK ve BDP’ye yenilir yutulur olmayan eleştiriler getiriyor ve şöyle diyordu Mert:
“(...) Eskileri sanki her derde deva olmuş gibi, yeni bir ulus inşa etme hevesine kapılıp, yine elalemin çocuğunu dağa çıkaran, onları bölgenin en güçlü ordularından birisinin karşısına dikip, ölüme gönderirken, ‘özgürlük’ nutku atanların, bunun üzerinden siyasî kariyerlerine devam edenlerin pişkinliği.” (Radikal, 28.2.2008)
Bu denli sert eleştirdiği bir hareketle, daha sonra seçim otobüslerinde zafer işaret yapacak kadar bütünleşebiliyorsa, bir güzergâh değişikliğinden söz edemez miyiz?
Yine 2008’de PKK ve BDP’yi, pek de matah bulmadığı yeni bir ulus-devlet yaratmaya çabaladığı için eleştiren Mert, 2009’da, ulus-devletin erdemlerini keşfediyor:
“Ulus-devlet sorgulaması ‘olmadı, baştan yapalım’ hafif akıllılığı ile yapılacak iş değildir. O nedenle ‘Anayasanın değiştirilmesi teklif edilemez maddeleri de değiştirilir, nitekim bir gün değişecek gibi’ gibi aptalca çıta yükseltmeye gerek yok” (Radikal, 01.09.2009)
Mert’in 28 Şubat ve 27 Nisan’da birbirine neredeyse karşıt uçlarda durduğunu gerekirse sonra konuşuruz. Şimdilik tartıştığımız çerçeve itibariyle şunu söylemekle yetineyim: Mert, “Kürt meselesinde gönül gözü açılmamışken” ve “burjuva aydın körlüğünden mustaripken”yazdıkları ile bu körlükten sıyrılıp gönül gözünün açıldığı dönemlerde yazdıklarını mukayese etsin, aradaki muazzam makas farkı onu da şaşırtacaktır.
Hemen belirteyim; bu, ayıp veya günah değil; görüşlerimiz yerinde durmaz, zaman içinde dönüşebilir ve siyasi pozisyonumuz değişebilir.
Hakikaten bunu bir gurur meselesi yapmaya gerek yok.
“Gerekirse konuyu daha sonra etraflıca yazarım” demiş Mert. Kendisine naçizane bir tavsiyem var: Tartışma, kendi düşüncelerimize de eleştirel bakmaya hazır olduğumuz ölçüde yararlıdır. Bu bağlamda Mert’in tavrı ve dili sorunlu. Onun üst perdeden seslenen dili hiçbir tezini haklılaştırmıyor ve ikna edici de değil.
Önerim; küçük dağları ben yarattım havalarında ve herkese haddini bildirmeye hazır bir başöğretmen edasıyla yazmaktan vazgeçmesi. Bu üslup, onun ve yakınındakilerinin yüreğini soğutabilir ama anlamlı bir tartışmaya kapı aralamaz. Baktığınız aynada kendinizi bir dev olarak görebilirsiniz; ama bu, aynanın gerçeği yansıttığı anlamına gelmez.
twitter.com/vahap_coskun
Yazarlar
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025