Vahap COŞKUN
Barışın zeminini kuvvetlendiren çok işaret birikti.
Paris suikastı ve İmralı görüşmesinin sızdırılması, boşa çıkarıldı. Her iki hadise de bir kriz hâliydi; taraflar birbirlerini suçlamak yerine krizi yönetmeyi tercih etiler ve süreci akamete uğratmadılar.
PKK’nin elindeki kamu görevlileri serbest bırakıldı. Kandil, Öcalan’ın talebini karşıladı ve iradesini sürecin ilerlemesi yönünde kullandı. Ayrıca Habur’da yaşanan sıkıntının tekrarlanmaması için de hassas davrandı. Evlatlarına kavuşan aileler sevindi. MHP hariç herkes bu gelişmeden memnuniyet duydu.
Siyasetin dili düzelme eğilimine girdi. Kan kokan cümleler azaldı, birbirini iblis ilan eden söylemlerden uzaklaşılmaya başlandı, “bitireceğiz, yok edeceğiz” iddiaların yerini siyasete davet aldı.
Yakın zamanda BDP heyetinin Öcalan’la tekrar görüşmesi ve Öcalan’ın PKK’ye bir çatışmasızlık çağrısı yapması planlanıyor. Newroz ile birlikte silahların susacağı ve görüşmelerin derinleşeceği bir dönemin başlaması bekleniyor.
Daha yolun başındayız. Kabul. Her şeyi tozpembe görmemeli, sürecin birçok risk barındırdığını unutmamalıyız. Doğru.
Ama aynı zamanda olanları küçümseme hatasına da düşmemeliyiz. Sürecin geçmiştekilerden farklı ve sonuç almaya dönük olduğuna gözlerimizi kapamamalıyız. Zira görmek isteyenler için, insanı daha önce hiç olmadığı kadar ümitvar ve heyecanlı kılması gereken güzel gelişmeler yaşanıyor.
Ne var ki herkes aynı ümidi ve heyecanı paylaşmıyor. Bilhassa bugüne kadar barış talebiyle öne çıkan bir kesimin tavrı dikkat çekici. Liberal, demokrat ve sol kimlikleriyle maruf bazı kalemlerin yazdıklarında ve söylediklerinde had safhada bir endişe var.
İmralı’daki görüşmede Öcalan’ın, “Tayyip Bey’in başkanlığını destekleriz” dediğinin ortaya çıkmasından sonra bu kesimin endişe dozu yükseldi. Çizdikleri tablo şu: AKP ile Öcalan anlaştı, barış karşılığında Erdoğan’a “Başkanlık” yolu açılacak, başkanlık sistemi Türkiye’de AKP vesayetini katmerleştirecek ve demokrasinin dibine kibrit suyu dökülecek.
Negatif barış- Pozitif barış
Özetle “Barışın bedeli demokrasi olmasın” diyen bu düşünceye itirazım var. Her şeyden önce ortada tarafların siyasi hesaplarını hayata geçirmelerine imkân sağlayan bir “barış” yok; bir “barış ihtimali” var. Zira barış öyle sanıldığı gibi AKP ile PKK arasındaki bir oldubittiye getirilecek ve hemencecik kotarılacak denli basit değil. Barış, birçok aktörün müdahalesi ve dinamiklerin etkisiyle şekillenir. Barış, zaman içinde demlenir ve başlıca iki dönemden geçer:
İlki, negatif barıştır. Bu dönemde, aktif şiddet ve sıcak çatışma yoktur. Lakin eğer çatışmaya sebebiyet veren sorunların üzerinde durulmazsa, şiddet ve çatışma tekrar başlayabilir. Dolayısıyla kırılgan bir yapısı vardır.
İkincisi, pozitif barıştır. Bu, çatışmanın nedenlerin irdelendiği ve hem direkt hem de yapısal şiddetin ortadan kaldırıldığı bir dönemdir. Burada adalet tesis edilmeye ve kalıcı hâle getirilmeye çalışılır.
Bu dönemde çok yönlü çaba sarf edilir. Çünkü çatışmaların tamamen sona erdirilmesi, silahlı grupların silahsızlandırılması, travmaların atlatılması, çatışan kesimler arasında diyalogun geliştirilmesi gibi çok sorun birikmiştir. Ayrıca ekonomik kalkınmanın geliştirilmesi, altyapı eksikliklerinin giderilmesi ve demokratik standartların yükseltilmesi gibi talepler de vardır.
Tüm bu sorunların nasıl giderileceği, taleplerin ne şekilde ve hangi oranda karşılanacağı, politik alandaki mücadeleyle belirlenir. Burada alternatif çözüm önerileri karşılaşır, kıran kırana bir tartışma yürür.
Barışın kıyısında
Bugün Türkiye daha negatif barışın kıyısında. Çatışmasızlık ilan edilir, operasyonlar ve eylemler karşılıklı ve fiilen durursa bir negatif barışa ulaşılmış olur. Negatif barış, çözüm için yapılması gerekenlere bir taban oluşturur, barışa giden anayolu açar. Bu nedenle çok kıymetlidir, dört gözle korunmalıdır.
Bana göre, şimdilik en önemli husus insanların ölmediği bir sükûnet ortamını oluşturmaktır. Evet, yeter ki kan akmasın ve serinkanlı bir hava oluşsun. O zaman her konu daha sağlıklı bir şekilde tartışılır.
Şüphesiz, barışın pozitif bir hâl alması için hukuki, siyasi ve sosyal hayatın yeniden yapılanması gerekir. Bu yapılanmaya biçim verecek olan ise demokratik siyasettir. Dolayısıyla derdi barış olanlardan beklenen muhayyel rejim korkuları üretmek değil çabalarını çatışmasızlığı sürekli kılmak ve tartışmaları silahın gölgesinden kurtarıp siyasi alana taşımaktır.
twitter.com/vahap_coskun
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025