Vahap COŞKUN
Kürt meselesini hep makro siyasetin diliyle konuşmaya alışmışız biz. “Büyük Ortadoğu Projesi”,“emperyalizmin oyunları”, “azgelişmişlik” gibi, her problemi çözen anahtar kavramlara başvuruyoruz. “400 miyar dolar”, “40 bin ölü” gibi rakamları dilimizden düşürmüyoruz.
Bu ise, duygularımızı köreltiyor ve insanların çektikleri acıları anlamamızı zorlaştırıyor. “40 bin ölü”deyip geçiyoruz ama bırakın 40 bini tek bir ocağa düşen ateşin nasıl bireysel ve toplumsal yaralanmalara yol açtığı üzerinde pek durmuyoruz. Kavramların ve rakamların kör edici bir etkisi var; duyguları körelten ve dramların üstünü örten bir etki bu.
Âkil İnsanlar İç Anadolu Heyeti olarak son bir haftadır yollardaydık. Dört il gezdik. (Konya,Karaman, Kayseri ve Nevşehir) Temaslar çok öğretici; zihnimizi mega kavramlardan ve rakamlardan sıyırmamızı ve kanlı canlı insanların öykülerine kulak kesilmemizi sağlıyor. O zaman Kürt meselesinin yürekleri nasıl kor ettiğini daha iyi anlıyoruz. Size, iki öykü aktarmak isterim.
Hamit’in Annesi
İlki, asker oğlu Seyit Hilmi’yi 1993’teki meşum 33 er olayında kaybeden Şükriye Ana’nın öyküsü. Dört oğlu var Şükriye Ana’nın, Hilmi ikincisiymiş. İşini gücünü kurmak ve hayata atılmak için bir an önce askere gitmiş ama dönememiş. Oğlunun ölümü tarifi imkânsız bir acıya düşürmüş Şükriye Ana’yı:
“Annemi kaybettiğimde ‘Bundan daha büyük bir acı olamaz’ sandım. Babamı kaybettiğimde ‘İnsanın karşılaşabileceği en büyük acı budur’ dedim. Ancak acının ne demek olduğunu asıl oğlumu kaybettiğimde anladım. Hiçbir acı evlat acısı gibi yıkıcı olamaz. 20 yıl geçti üzerinden, ama her geçen gün benim için daha bir katlanılmaz oluyor.”
Şükriye Teyze hâlâ her perşembe oğlunun sevdiği yemekleri yapıp dağıtıyor, eş dostun, konu komşunun bu yemekleri yemesinden mutlu oluyor ve namaza her durduğunda “Allah, hiçbir ataya bu acıyı tattırmasın” diye dua ediyor. Yeni başlayan süreci desteklemesinin nedeni de bu; kendisini yakan ateşin başkalarını yakmasına gönlü razı olmuyor. “Ben oğlumu kaybettim diye başkasının da çocuğunu kaybetmesine göz yumarsam, insanlıktan çıkarım” diyor biz kapıdan çıkarken Hamit’in babası ve bu söz kulağımıza mıh gibi çakılıyor.
Erkan’ın Ablası
İkinci öykü, Erkan ve ailesine ait. “Dördü kız beş kardeştik. Erkan, ailenin tek erkek evladıydı. Bilirsiniz Kürtlerde erkek evlat önemlidir. Hele bir de tek çocuksa” diyorZeynep Hanım ve gözleri dolu bir şekilde kardeşinin dağa çıkışını anlatıyor: “Hâlimiz vaktimiz yerindeydi. El bebek gül bebek büyüttük Erkan’ı. Annem ‘Aman gözümün önünde olsun, uzağa gitmesin’ diye Erkan’ın Konya’dan çıkmasına izin vermedi, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydoldu Erkan.”
Peki ya sonra? Üniversitede gözaltına alınmış Erkan ve dokuz gün ondan tek bir haber alınamamış. Dokuz günün sonunda çıktığında ise artık bambaşka bir Erkan varmış karşılarında. Arkadaşları gözaltında yaşadıkları işkencelere dair korkunç hikâyeler anlatırken Erkan’ın ağzından tek bir kelime bile çıkmamış. Üç yıl devam eden suskunluğun ardından yurtdışına gideceğini söyleyen Erkan, dağa çıkmış.
Ailesi, 2006’da Özgür Gündem’de Erkan’ın bir çatışmada öldüğünü öğrenmiş. “Haberi okuduğumuzda evimize yangın düştü, kalbimizi kor ateşler dağladı” diyor Zeynep Hanım. Erkan’ın naaşına ulaşamamışlar, gidip başında dua edebilecekleri bir mezar yaptıramamışlar. Bu durum, Erkan’ın annesinin acısını kat be kat artırmış, onu teselli edenler ise Türk komşuları olmuş.
“Annem bayramın ilk günleri ağlar, komşuları da gelir annemle birlikte ağlar. O nedenle ayrım bilmeyiz biz. Annem, oğlu için de askerler için de dua eder. Evladını askerde kaybedenleri en iyi biz anlarız. Onlara çok saygı duyarız. Çünkü bir asker hayatını kaybettiğinde, onun ailesini nasıl bir ateşin yakacağını en iyi biz biliriz.”
Hamit’in ve Erkan’ın ailelerini ziyaret etikten sonra darmadağın bir hâlde zihnimi toparlamaya çalışıyorum. Beril (Dedeoğlu) Hoca’ya, böylesine etnik nitelikli ve uzun süreli çatışma yaşayan bir ülkede, insanların birbirlerini boğazlamamasının bir nedeninin de bu kadınlar olduğunu söylüyorum. Hoca, “Bu, bir Türkiye mucizesi” diyor. Acıya gark olsa da kine bulaşmayan, kendi evladı kadar başkasının evladını da sakınan bu mucizevî kadınlara hepimizin minnet borcu var.
twitter.com/vahap_coskun
Yazarlar
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025