Vahap COŞKUN
Türkiye, eskilerin deyimiyle, seçim sath-ı mailine girmiş durumda. İki yıl içinde önce yerel, ardından Cumhurbaşkanlığı ve nihayetinde genel olmak üzere üç büyük seçim yapılacak. Seçimlerin neticesine göre Türkiye'nin siyasetinde yeni yapılanmalar söz konusu olacak. Böylesine bir kavşakta, seçmenin nasıl bir tavır takınacağı büyük bir önem taşıyor. Seçmenin nasıl hareket ettiğine dair yakın tarihte gerçekleşen iki örneği hatırlatmak isterim.
İlk örnek, Ecevit'e ait. Ecevit, 28 Şubat'ın alengirli siyasi ortamında ANAP- MHP ve DSP tarafından kurulan 56. Hükümetin başında yer alıyordu. 1999 yılıydı, Nisan'da seçimler yapılacaktı ve kimsede Ecevit'in partisinin büyük bir siyasi başarıya imza atacağına dair bir beklenti yoktu. Ancak 15 Şubat günü önemli bir gelişme yaşandı; Ecevit halkın karşısına çıktı ve Öcalan'ın yakalanarak İmralı adasına konulduğunu bildirdi. Öcalan, Türkiye'nin büyük bir kesimi için bir nefret objesiydi, onun ele geçirilmesinin iki ay sonra yapılacak olan seçimlerin kaderini büyük oranda etkileyeceği açıktı. Öcalan başarısı Gerçi Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesinde hükümetin birinci dereceden katkısı yoktu ama halk ayrıntılara değil sonuca bakıyordu. Öcalan yakalanmıştı, önemli olan buydu ve bunu sağlayan da Ecevit hükümetiydi. Başarı Ecevit'in haznesine yazıldı ve bu havada gidilen seçimlerde Ecevit, sandıktan birinci parti olarak çıktı.
Aradan üç yıl geçti. Bu arada ekonomik krizler yaşandı, Ecevit'in sağlığı gündemi uzun süre işgal etti, devletin zirvesinde anayasalar uçuştu. Memlekette mevcut partilere ve siyasi aktörlere güven dip sevideydi. Öyle ki ekonomiyi adam etmesi için dışarıdan Kemal Derviş transfer edilmişti. Öcalan'ın yakalanmasının verdiği heyecan sönmüş, siyasi atmosfer değişmişti. Artık seçmenin DSP'yi tercih etmesini sağlayacak bir gerekçe kalmamıştı. Seçim sonuçları Ecevit için siyasi çöküştü. Üç yıl önce yüzde 22 oy alan Ecevit 2002'de yüzde 1'e düştü ve Karaoğlan efsanesi hazin bir şekilde son buldu.
İkinci örnek ise Cem Uzan'la ilgili. Hiçbir siyasi deneyimi yoktu Uzan'ın. Ama ülkenin en zenginlerinden biriydi, muazzam bir serveti vardı. Kendine bir parti kurduğunda başlangıçta pek ciddiye alınmadı. Zira partisinde kendisinin haricinde toplumca bilinen bir siyasi kişilik yoktu. Ayrıca kendisinin ve ailesinin yaşam tarzı, Türkiye'nin genel sosyolojik yapısına çok uzaktı. Uzan siyasi bir derinliğe sahip değildi; çok basit cümleler kuruyor, hani çocukların bile inanmayacağı vaatlerde bulunuyordu. Siyasete renk getirebilirdi ama halkın ona oy vermesi düşünülemezdi. Beyaz gömleğin gücü Ne var ki Uzan, güçlü bir medya desteği ve beyaz gömleğiyle özdeşleşen fiyakalı seçim propagandası ile bir anda bir fenomen haline geldi. Merkezdeki seçmen, ANAP ve DYP'den memnun değildi, alternatif olarak ortaya çıkan AKP 'ye ise kuşkuyla bakıyordu. Bu durumda Uzan, kızgın ve umutsuz olan bir kitlenin mühim bir kısmını etkiledi. Seçim sonuçları şaşırtıcıydı. Ecevit, Çiller, Yılmaz ve Bahçeli gibi isimlerin sandığa gömüldüğü bir seçimde Uzan yüzde 7 oy aldı. Bu sonuç Uzan'ın iştahını kabarttı. Kim bilir, biraz daha asılsa "Türkiye'nin Berlusconi'si" olabilirdi. Bu hırsla AKP'ye karşı çok agresif bir strateji izledi. Muhtemelen Uzan'ı cesaretlendiren hususlardan biri de, müesses nizamın indinde AKP'ye karşı şüphelerin olmasıydı. Ancak plan tutmadı; Uzan ve şirketleri hakkında incelemeler başlatıldı, karanlık bağlantıları ortaya çıkartıldı. Uzan, siyasilikten çıktı, kriminal bir kişiye dönüştü. Partisi de bundan etkilendi; 2007'de yüzde 3'e düştü, 2009 ve 2011'de ise seçimlere dahi girmedi. Uzan Paris'e kaçtı, Genç Parti de kayıplara karıştı.
Katolik nikâhı Şüphesiz örnekler çoğaltılabilir, ama varılacak sonuç aynı: Türkiye'de seçmen ile oy verdiği parti arasında bir Katolik nikâhı yok, dolayısıyla kısa vade içinde de seçmen, tercihlerinde değişikliğe gidebilir. Türkiyeli seçmen bu seçimde oy verdiğini sonraki bir seçimde tekrar tercih etmeyebilir, onun yerine başka partiyi koyabilir.
Metropoll'un Ağustos 2013 araştırması da bunu doğrulayan veriler içeriyor. Araştırmaya göre seçmenlerin yüzde 42'si partilerin hiçbirinin kendisini temsil etmediğini düşünüyor. Yüzde 47'si seçimlerde arka arkaya aynı partiye oy vermediğini belirtiyor. Yüzde 53'ü kendini hiçbir partiye ait hissetmiyor. Yüzde 42'si kendini "partili" olarak tanımlamıyor. Yüzde 60'ı desteklediği partinin hata yapması durumunda çevresinde onu savunmayacağını belirtiyor. Bu veriler, Türkiye'de partizanca hareket etmeyen önemli bir seçmen kitlesinin varlığına işaret ediyor. Parti bağlılığını ölçen sorulara verilen cevaplar da benzer sonuçları veriyor: Türkiye'de seçmenlerin yüzde 57'si partilerine "tam bağlı" iken, yüzde 43'ü ise "esnek bağlı".
Bugün ülkede bir rejim tartışması yapılıyor. Suriye'ye müdahale kapıda bekliyor, bu konuda iktidar ve muhalefet birbirinin tam zıddı noktada duruyor. En temel konular bir yana, sıradan meselelerde dahi tansiyon yükseliyor. Böylesine gergin bir ortamda dahi halkın yarısına yakının kendisini bir partiyle özdeşleştirmemesi son derece mühim. Partiler düzeyinde bakıldığında, iktidar partisinde seçmenlerindeki kenetlenme oranı, muhalefet partilerine oranla daha yüksek çıkıyor. Tam bağlıların oranı AKP'de yüzde 65 iken, CHP 'de yüzde 47 ve MHP'de ise yüzde 55. Yani iktidar partisinde seçmenlerin üçte biri, muhalefet partilerinde ise seçmenlerin yarısının partileriyle olan bağlarını "esnek" tutuyor. Bu durum, muhalefet partileri arasında daha fazla olmak üzere, partiler arasında oy geçişlerini kolaylaştırıyor.
Halk nankördür! Kısacası karşımızda, oyu kimse için "çantada keklik" olmayan bir seçmen profili var. Siyasi partiler için bu, hem çok büyük bir fırsat, hem de hayati bir tehlike. Zira bir parti halka umut verir, taleplerini karşılayacağı konusunda onu ikna eder ve hayat koşullarını düzeltirse, hem kendi seçmenini korur hem de diğer partilere oy vermiş kişilerin de desteğini alarak gücüne güç katabilir. Aksi takdirde kendi seçmenini de kaybedebilir.
Berat Özipek bir keresinde, demokrasilerde halkın kimsenin arkasından körü körüne gitmediğini belirtmiş ve bu anlamda olmak üzere "Halk 'nankördür' ve bu da iyi bir şeydir" demişti. Gerçekten de öyledir halk; bugün vezir ilan ettiğini yarın rezil edebilir. Bugün baştacı ettiğini, yarın yerin dibine batırmayacağının hiçbir garantisi yoktur. Ve halkın kendilerine nasıl muamele edeceğini, çoğu kez, siyasi aktörlerin kendi performansları belirler.
Yazarlar
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025