Vahap COŞKUN
Koruculuğa başlama sebeplerinde olduğu gibi, koruculuğun kaldırılmasında da korucular arasında farklılıklar bulunuyor. Üç farklı grup tespit etmek mümkün:
İlk grubu, koruculuğun mümkün olan en kısa zamanda kaldırılmasını isteyenler oluşturuyor. Genellikle iradeleri dışında korucu olan, kendi köyünde ve civarda yaşayanlara zulüm yapmayan ve çatışmaya girmemiş olan korucular, sistemin bir an önce tasfiye edilmesi gerektiğini belirtiyorlar. Korku duymadan ve tehdit almadan yaşamak istediklerini söylüyorlar, huzur arıyorlar. Mardin’de bir korucu, koruculuğu “sürekli ölümü düşünmek” şeklinde niteliyor:
“Çatışmalarda ölümü düşünüyoruz, sadece kendi ölümümüzü değil, öldüreceğimiz kişiyi de, çünkü bu savaş anlamsız ve boşu boşuna. Niye ölüyoruz, öldürüyoruz, onu da anlamadık. Bu olaylar bitsin, koruculuğu hemen bırakırım.”
Bu gruptaki korucuların bir kısmı açık bir dille pişman olduklarını ve üzerlerine yapışan bu korucu sıfatından kurtulmayı arzuladıklarını ifade ediyorlar. Mardin’de görüşülen bir korucunun hissiyatı şöyle:
“Koruculuk kalkarsa bizim için daha iyi, çünkü dürüst bir şey değil. ‘Korucuyuz’ diyemiyoruz, çok pişmanız. Bunu kendi aramızda hep tartışıyoruz; ‘olmasaydık, niye olduk?’ diye. Dernek de var Mardin’de ama uğramıyoruz bile, beş lira kesinti yapmalarına rağmen. Biz bu sorunun kalkmasını istiyoruz. Bir an önce bu sorun çözülsün, biz de silahı bırakırız. Korkmadan gezebilelim, sorunsuz, çatışmasız birarada yaşayalım.”
“Koruculuk iyi bir şey değil”
İkinci grupta, haklarının tanınması ve maddi durumlarının gözetilmesi koşuluyla silah bırakacaklarını belirtenler bulunuyor. Bunlar, devletin hizmetine koştuklarını ve uzunca bir süredir kelle koltukta yaşadıklarını söylüyorlar ve devlete hizmet etmelerinin karşılığı olan özlük haklarını talep ediyorlar.
“Bizi iyi niyetimizden dolayı kandırıyorlar, kullanıyorlar. Bu sorunun bitmesi için hakkımızı versinler. Huzur istiyoruz, herkesin hakkı verilsin.” (Korucu, Diyarbakır-Kulp)
Koruculuk, önemli bir nüfusu ekonomik üretimden düşürmüş durumda. Koruculuk neredeyse bir aile mesleği olarak görülmüş ve tüm yaşam koruculuktan gelen gelire bağlanmış. Koruculuğun kaldırılması gündeme geldiğinde, bu gruptaki korucular, buna ilkesel düzeyde karşı çıkmıyor, hatta destekliyorlar. Ama buna karşılık kendilerine iş verilmesini ve maddi durumlarının düzeltilmesi gerektiğini de ekliyorlar.
“Koruculuk kalkarsa bize bir çare bulmalı devlet. Zaten bu yaştan sonra ne yapabilirim ki? Çocuklarımın geleceği hakkında valla ne düşüneyim? Maddi sorunlarımız var, fakiriz. (Korucu, Diyarbakır-Lice)
Koruculuk sonrası geçimi sağlama endişesi korucuların eşlerinde ve çocuklarında da hakim. “Koruculuk iyi bir şey değil” diyor Mardin’deki bir korucu eşi. “Çünkü ne maddi, ne de manevi olarak bir huzurumuz var. Devletin koruculuğu kaldırıp farklı bir iş vermesini istiyoruz.”
Bir korucu kızı ise, hem babasının korucu olmasından duyduğu rahatsızlığı, hem de ailenin geçimi noktasında içinde bulundukları zor durumu çok net anlatıyor:
“İş yok, güç yok. İş olacağını bilsem, değişeceğini bilsem her şeyin; babamı alırım, bir köşeye çekerim -ne anne ne kimse, kendim alırım babamı bir köşeye çekip- vazgeçirtirim koruculuktan. Ama ondan sonra ne yapacak bırakınca? Bu yaştan sonra amelelik, hamallık, kapıcılık yapamaz. Bu adam 50 yaşında, ne yapar ki? Sadece babam değil, bir sürü arkadaşı var; ne yapacaklar? Eminim hiçbiri istemiyor, ama iş yok, güç yok. Ne yapacaklar?”
“Devlet koruculuğu kaldırırsa bizi öldürmüş olur”
Üçüncü grupta ise, silah bırakmaya pek de sıcak bakmayanlar var. Silahı elinde tutma isteği ise iki nedenden kaynaklanıyor: Biri, PKK’den ve kötü muamele yaptıkları köylülerden duydukları korku. Silahları ellerinden alındığında ve arkalarındaki devlet gücü çekildiğinde, hem PKK’nin hem de köylülerin kendilerine intikam almak için saldıracaklarını düşünüyorlar ve can güvenliklerinden endişe ediyorlar:
“Şimdi sen PKK’yi bitirmeden adamın elindeki silahı alırsan bu adam kendini ne ile koruyacak? Sen zaten koruyucu heder etmişsin. Koruyucu devlet dairesine gidiyor, koruyucuya yanlış gözlerle bakılıyor. ‘Koruyucuyum’ diyemiyorum. Devlet dairesinde bile korktuklarından diyemiyorlar.” (Korucu, Tabur Komutanı, Van)
Diyarbakır-Eğil’de bir korucubaşı “Devlet koruculuğu kaldırırsa bizi de öldürmüş olur” diyor. “Bize tepki var, hem de çok ve bazılarında da haklıdırlar. Korucular burada da şiddet yapmışlar, baskılar yapmışlar. Devlet bize ‘Bu iş bitti, hadi silahınızı verin gidin’ diyemez. Öyle bir şey yaparsa daha kötü olur, biz de başkaldırırız.”
Silahı bırakmamanın bir diğer nedeni ise, koruculuğun sağladığı nüfuzu muhafaza etme isteği. Koruculuk sıfatı, gayri-meşru işlerin yürütülmesinde, haksız kazançların elde edilmesinde, hukuksuzlukların örtülmesinde ve bazı devlet kapılarının açılmasında çok işlevsel olduğundan bazı korucular, bu koruma kalkanından vazgeçmek istemiyorlar. Ve koruculuktaki ısrarlarını da “terör bitmeden koruculuk kalkamaz, kalkmamalı” diyerek meşrulaştırmaya çalışıyorlar.
Koruculuk devasa bir sorun ve tasfiyesi de kapsamlı bir çözüm planını gerektiriyor. Böyle bir çözüm için ise, öncelikle, korucuları şeytanlaştırmayan serinkanlı bir tartışmaya ve koruculuk sistemini gerçekten kaldırmayı hedefleyen bir siyasi iradeye ihtiyaç var.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025