Vahap COŞKUN
Sırrı Sakık, Kürt siyasetinin en mühim aktörlerinden biri. Meclis’e ilk olarak 1991′de girdi. Hem Kürtler hem de onların taleplerini siyasi alana taşıyanlar için zor günlerdi. Köyler yakılıyor yıkılıyor, işkence devletin rutin bir uygulaması olarak işliyor, devletin ölüm fermanını imzaladığı kişilerin listeleri elden ele dolaşıyordu.Memlekette ölüm üçgenleri kuruluyor, sokak ortasında sorgusuz sualsiz insanların canına kast ediliyordu.
Bir devlet terörünün hedefindeydi Kürtler. Kamuoyunu haberdar eden gazeteciler ve siyasetçiler de payını alıyordu bu terörden. Gazeteciler infaz ediliyor, gazete binaları havaya uçuruluyordu. Batman’da uluorta milletvekili katlediliyor, Meclis’e darbe yapılıyor, Kürt vekiller tahkir ediliyor ve hapishanelere tıkılıyordu.
Sırrı Sakık, bu meş’um günlerden geçti. Kendisi de birçok hak mahrumiyetine uğradı, özgürlüğü elinden alındı, baskı ve zora maruz kaldı. Lakin tüm bunlara karşın, özenli bir dilden vazgeçmedi. Paldır küldür konuşmadı, bağırmadı, çağırmadı. Tamamen zıt kutupta yer alan muhataplarına da saygıda kusur etmedi. Kavga çıkarmayı değil, derdini anlatmayı tercih etti.
2007′de uzunca bir aradan sonra tekrar Meclis’in yolunu tuttuğunda Sakık’ın zaten başlangıçta var olan incelikli dili, daha rafine bir hal almıştı. İngilizler “Taç giyen baş akılllanır” derler; siyaset içinde geçen yıllar ve halkın sorumluluğunu üstlenme görevi Sakık’ı daha itinalı bir dil kullanmaya itmişti. Artık uzlaşmanın altını daha kalın çizgilerle çiziyor, birlikte yaşayabilmenin kodlarını öne çıkarıyordu. Sorunları dillendirmekten imtina etmiyordu elbet, ama sorundan ziyade çözüme odaklanıyordu.
2013′te bir baba için katlanılması çok güç bir sahneye tanık oldu Sakık. Oğlu, gözbebeği Sidar, neredeyse onun avuçlarından kayıp ölüme atladı. Tarifi imkansız bir acı yaşadı. Yeryüzündeki en büyük imtihanlardan biriyle yüz yüze gelmişti; yüreğine düşen ateşin koru, yüzünden okunuyordu.
Bunca acıya ve ateşle sınanan bir hayata rağmen her daim nezaketini koruyan Sakık, geçen gün kullandığı bir ifadeyle beni şoke etti. Bütçe görüşmeleri sırasında çok gaddar bir dille, kendisi gibi evladını yitirmiş Oya Eronat’a “Acının keyfini çıkaran kadın, sen sus” diye çıkıştı. Dondum kaldım. Bir başkası söylese belki bu kadar sarsılmazdım; zira bu dili kullanacak tiynette çok kişi vardı Meclis’te. Ama Sakık onlardan değildi; olmamalıydı. Çünkü Sakık, evlat acısının keyfinin sürülemeyeceğini en iyi bilenlerden biriydi. Onun oğlu Sidar’a içi nasıl yanıyorsa, Eronat’ın da oğlu Eren için yüreğinin öyle kıyıldığını tahmin etmesi zor olmasa gerekti.
Sakık’a hiç yakışmayan cümlelerdi; kullanması yanlıştı, savunmaya çalışması daha büyük bir yanlış oldu. Ne Eronat’ın ona laf atması, ne Eronat’ın vekil olma serüveni, ne de Eronat’ın geçmişteki haksızlıklara tepki verip vermemesi onun sözlerini haklı kılabilir. Yaptığını takdir eden, sırtını sıvazlayan çok kişi vardır muhakkak, ama kendisini mahalle baskısının etkisinden sıyırdığında Sakık da kullandığı bu ifadeden pişmanlık duyacaktır. Serinkanlı bir değerlendirme yaptığında, yanlış yaptığını kabul edecek ve yanlışı tevil etmeye çalışmaktan vazgeçecektir. Olması gerek de budur; Sakık yanlışa sapıp kalmamalı, açık bir yüreklilikle özür dilemeli.
Evet, Türkiye’de siyasetin son derece haşin bir tarzda yürütüldüğünü biliyoruz. Burada acımasız kelimeler döktürenlerin ve kıyıcı bir üsluba başvuranların yıldızının parladığından haberdarız. Siyasi tansiyon yükseldikçe ve kutuplaşma arttıkça, radikallere prim verenlerin sayısının çoğaldığının da farkındayız. Ama bu kadarı yine de fazla, siyaset bu kadar zalimane olmamalı. İnsani duyguların siyasi şehvete kurban edilmemesini istesek, çok mu şey istemiş oluruz?
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025