Vahap COŞKUN
İlginç bir seçim dönemini geride bıraktık. Her seçimden sonra olduğu gibi şimdi de muhasebe zamanı başlıyor. Seçimi bir günde yaptık ama seçimin analizi aylar alacak gibi. Yorum üzerine yorum yapılıyor, galiplere ve mağluplara dair listeler çıkarılıyor, kazanmanın ve kaybetmenin nedenleri irdeleniyor.
Bir gelenektir; seçim ertesinde yenilgiyi kabul eden siyasetçilere rastlanmaz. Ortada bir sonuç vardır ama herkes bu sonucun işine gelen bir verisini alır, onun üzerinden değerlendirme yapar ve mutlaka başarılı olduğu sonucuna varır. Ne var ki bu, seçimde başarısız olanların yerlerini korumak için ürettikleri gerekçeler olmaktan öte bir anlam taşımaz. Gerçek gün gibi meydanda: Bunca badireye rağmen ipi açık ara önde göğüsleyen AKP’nin seçimin kazanını olduğu hakkında hemen herkse hemfikir. Keza zor bir zamanda yakalamasına karşın hükümeti sarsamayan ve toplumda karşılık bulmayan projelere asılmakta ısrar ettiği için bir türlü hükümet karşı ciddi bir alternatif oluşturamayan CHP ve MHP’nin seçimin kaybedenleri olduğu düşüncesi genel bir kabul görüyor.
Bir kaybeden olarak Cemaat
Fakat kaybedenler salt muhalefet partileri ile sınırlı değil. İki kaybeden daha var: Biri, Gülen Cemaati’dir. 17 Aralık’tan sonra, yaşanan çatışmanın Gülen Cemaati’nin kazanabileceği bir kavga olmadığını belirtmiştim. (17 Aralık ve Cemaat (2),http://serbestiyet.com/17-aralik-ve-cemaat-2/)
Ancak Cemaat mensupları aynı kanıda değildiler. Bir kısmına göre hükümet düşecek, Erdoğan 30 Mart’ı dahi göremeyecek ve Başbakanlığın elinin içinden kayıp gittiğine tanıklık edecekti. Kimine göre ise, bu olmasa bile, AKP yerel seçimlerde çok büyük bir güç kaybına uğrayacak, oy oranı % 35’lerin (olmadı % 38’in) altına düşecek ve hükümet etme kabiliyetini yitirecekti.
Lakin bunlar gerçekleşmedi. Cemaat, hiçbir hedefine ulaşmadı. Üstüne üstlük toplumsal itibarını ve dokunulmazlığını kaybetti, hoşgörü söylemini -bizatihi Gülen’in sözleriyle- boşa çıkarttı, kanunsuz ve gayri-ahlaki işlerle anılır oldu. Muhafazakâr camiada da yalnızlığa itilen Cemaat, AKP karşısında ağır bir yenilgi aldı. Nitekim Cemaat’in kamuoyunca yakından bilinen isimlerinden İhsan Yılmaz, 30 Mart’ın mağlupları arasında kendilerinin de olduğunu söyledi.(http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/56203/Cemaat 30_Mart_in_Magluplari_Arasindayiz.html)
Cemaat’in yanlışları
Alınan yenilgi Cemaat içinde de bir sorgulama sürecini başlattı. 17 Aralık’ın başından beri Cemaat’e teenni ile hareket etmesini öğütleyen ama bu öğüdü pek dikkate alınmayan Hüseyin Gülerce, seçimden sonra yaptığı değerlendirmede Cemaat’in dört büyük hata yaptığını belirtti. Yanlışları şöyle sıralıyordu Gülerce:
“ 1. Hizmet baştan beri yanlış yaptı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’na savaş açtı. Gezi’den itibaren Başbakan’a hakaret etmeye başladılar.
2. Üslubumuzu kaybettik. Namus bildiğimiz üslubumuz. Biz bunu bıraktık hükümetle savaşa girdik, diyaloğu bıraktık çatışmacı dil kullandık.
3. Siyasallaştık. CHP için kapı kapı dolaşıp oy istedik.
4. Hizmet hep çoğunlukla hareket etti. Hep öyle yoluna devam etti. İlk defa çoğunluğun karşısına çıktı ve kaybetti. Orijinalini kaybetti, yara aldı.”(http://www.internethaber.com/hosgoru-isteyen-hizmet,-chpye-oy-istedi-15824y.htm)
Aslında bu eleştiriler ilk defa Gülerce tarafından dile getirilmiyor. Daha önce de farklı kesimlerden birçok kişi, benzer eleştirilerden hareketle Cemaat’e tuttukları yolun yol olmadığını hatırlatmıştı. Doğru olan, Cemaat’in bunlar üzerinde durup düşünmesiydi. Ancak Cemaat bunu yapmadı ve görülen o ki bundan sonra da yapmayacak. Nitekim Gülen’in en yakınlarından biri olan ve onun sohbetlerini yayınlayan herkul.org’un editörü Osman Şimşek hemen Gülerce’ye cevap verdi, eleştirilerin hiçbirini kabul etmedi ve bunu Gülerce’ye yakıştırmadığını belirtti. Dolayısıyla Cemaat’in hükümete karşı savaşa devam edecek ve bana göre Cemaat’in yenilgisini daha da derinleştirecek.
‘Mesele bitmiştir’
Seçimin ikinci kaybedeni ise, AKP’nin bu süreçten büyük bir güç ve oy kaybı ile çıkacağını iddia eden medya mensuplarıydı. Aslında Etyen Mahçupyan’ın da işaret ettiği üzere, bu seçimlerin sonucunu tahmin etmek hiç de öyle zor bir iş değildi. Toplumu az buçuk tanıyan, siyasetle kıyısından köşesinden ilgili olanlar bile, özel bir bilgiye gereksinim duymadan, seçimlerde çıkan tabloyu aşağı yukarı kestirebilirdi. Fakat uzmanlıklarıyla maruf, sözlerine ve bilgilerine itibar edilen birçok akademisyen ve gazeteci, önlerinde duran gerçeği göremediler veya görmek istemediler.
Bir örnek açıklayıcı olacak sanırım. Seçimlerden tam bir hafta önce Mümtazer Türköne“Hüküm verilmiş, mesele bitmiş, zamanın tükenmesini bekleyin” diyerek, kendinden son derece emin bir dille Erdoğan’ın bitişini müjdeliyordu: “Asıl muharebe sandıkta verilecek. Kimse yaklaşan seçim mağlubiyetinin faturasını ödemek istemiyor, bu yüzden zamanın dolması bekleniyor. Nisan ayının ilk haftasında ipin kopmasına ve dağılmaya tanıklık edeceğiz.” (http://www.zaman.com.tr/mumtazer-turkone/mesele-bitmistir_2206544.html)
Türköne yalnız değil elbette, bu konuda ona rahmet okutacak çok kişi var. Kerli ferli birçok yazar; Erdoğan’ın iflah olmayacağını, kendisinden öncekilerle aynı kaderi paylaşacağını, AKP’deki erozyonun durdurulamayacağını, 30 Mart’ta “AKP’nin aşağıya doğru yuvarlanmaya başlayacağını”, vb. düşünceleri işleyen yazılar kaleme aldılar.
Analiz kılıklı temenni
Peki, neden bu kıdemli yazarlar -sonucu rahatlıkla öngörülebilecek- bir seçimi bu kadar yanlış okudular? Neden hiçbir tahminleri isabet etmedi? Sanırım bunun en büyük nedeni, kendilerini fazla önemsemeleri ve hadiseleri aşırı derecede kişiselleştirmeleri. Kibir ve şahsileştirme, onların siyasi aktörler ve olaylarla aralarına mesafe koymalarını engelliyor. Gözlerini öfke bürüdüğünden önlerinden geçip gideni göremiyor ve yaşananları sağlıklı bir şekilde irdeleyemiyorlar.
Bu durumda bu yazarların okura “siyasi analiz” diye sundukları şey, gerçekte kendi kızgınlıkları ve temennilerinden öte bir anlam ifade etmiyor. Ve doğal olarak bu analizler (!) çok kısa bir süre içinde boşa çıkıyor. Ama bu yazarlar herhangi bir özeleştiri yapmadan ve yanılttıkları okurdan bir özür dilemeden ha bire yeni analizler yazmaya başlıyorlar. Bu ise onları kaybetmeye mahkûm kılıyor.
Yazarlar
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025