Vahap COŞKUN
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi, PKK’nin silahlı mücadeleye başladığı 1984’ten beri en huzurlu seçimi yaşadı. Gerçi geçmişte de seçim dönemlerinde PKK –bazen fiili, bazen de resmi olarak- çatışmasızlık durumuna geçiyordu. Ama yine de bilhassa kırsal yörelerde seçmenler ve adayların, kimi yerde devletin kimi yerde de PKK’nin uyguladığı bir baskıya maruz kalmaları söz konusu olabiliyordu. Ancak bu kez seçim farklı bir atmosferde yapıldı. Bazı mahallî gerginlikler olmakla birlikte seçimin geneli meşruiyetine ve huzuruna halel getirecek hadiseler yaşanmadı. Hangi partiden olursa olsun insanlar rahat bir ortamda siyasi faaliyetlerini yürüttüler ve tercihlerini ortaya koyular. Bunun önemli bir kazanım olduğunun altını çizmek gerekir.
2014 seçimlerinin Doğu ve Güneydoğu için –başlıca- iki önemli sonucu oldu: Birincisi, BDP ve AKP’ye dayanan iki partili siyasi yapısının daha bir konsolide olmasıdır. 2002 seçimlerinin ertesinde merkez sağ ve merkez sol partilerin tasfiye olmasıyla beraber, tüm Türkiye’de olduğu gibi, bölgedeki siyasi dengeler de değişti. 2004 ve 2007 seçimlerinden sonra AKP ve BDP’ye dayanan bir yapı belirginleşti. Önceki dönemlerde bölge siyasetinde önemli bir yer işgal eden partiler yerlerini kaybettiler ve zamanla erdiler. Onların seçmenleri AKP ve BDP’de toplandı, böylece bölge siyaseti de bu iki partiden sorulur oldu.
Bugün parlamentodaki dört partiden ikisinin, CHP ve MHP’nin, bölgede esamesi okunmuyor. Politik kimliği itibariyle MHP için bu anlaşılabilir bir durum. Ama “ana-muhalefet” sıfatına sahip olan ve teorik olarak iktidar olma iddiası taşıyan CHP için bölgedeki durumu son derece hazin. Kıyılara hapsolan, Orta Anadolu’da belli belirsiz bir varlık gösteren CHP’nin siyaset tarzı, bu iki bölgeyi gözden çıkardığını ima ediyor. Kısa vadede de bunun değişeceğine dair hiçbir emare bulunmuyor.
Çözüm için açık çek
İkincisi, çözüm sürecine halkın verdiği desteğin sandığa yansımasıdır. Sürecin iki aktörü BDP ve AKP, sandıktan silme çıktılar. Halk hem Doğu’da hem Batı’da çözü iradesini ortaya koydu. Doğu’da BDP ve AKP’ye yüzde 90’nın üzerinde bir destek vererek bu partilerin politikalarında somutlaşan çözüm perspektifini onayladığını gösterdi. Batı’da ise AKP, neredeyse her ilde oyunu bir önceki seçimi göre artırdı. Dolayısıyla demokratik bir çözülme yönelmesi halinde AKP’nin muhafazakâr-milliyetçi tabanından tepki göreceği ve oylarının düşeceği tezi –bir kez daha- çöktü. Halkın bu şekilde açık çek vermesi, çok büyük değer taşımasının yanında, AKP ve BDP’ye sorumluluklar da yüklüyor. Süreci derinleştirmek için artık herhangi bir engel ve bahane yok. Bu nedenle hükümet, hemen harekete geçmeli ve süreci güçlendirecek fiili ve yasal düzenlemeleri gerçekleştirmelidir.
BDP
Seçimin sonuçları partiler açısından irdelendiğinde özetle şunlar söylenebilir: BDP, oylarını arzu ettiği ölçüde yükseltemedi. BDP siyasi geleneğinin Türkiye genelinde psikolojik bir eşiği var. Genel ve yerel seçimlerde bu geleneğin partileri yüzde 4 ile 6.5 arasında gidip gelen oylar aldılar. Bir türlü yüzde 7’yi aşıp daha geniş bir taban üzerine oturmadılar. Bu seçimde BDP’nin beklentisi yüzde 8’lere yaklaşan bir oy kazanmaktı. Ama neticede de BDP, HDP ve siyasi yasağı nedeniyle Mardin’de seçimlere bağımsız giren Ahmet Türk’ün aldığı oylar toplandığında yüzde 6.5 ‘a yaklaşan bir oy el elde edildi.
Oyların beklendiği artırılmamasına karşılık kazanılan belediye sayısında dikkate değer bir artış oldu. Seçimlere girerken BDP, biri büyükşehir yedisi şehir olmak üzere toplam sekiz belediyeyi yönetiyordu. 30 Mart’ın ardından BDP elindeki hiçbir belediyeyi kaybetmedi, üzerine üç ekleyerek önettiği belediye sayısını 11′e çıkarttı. Bugün BDP, üç büyükşehir (Diyarbakır, Mardin ve Van) ve sekiz şehirde (Batman, Siirt, Mardin, Şırnak, Hakkâri, Bitlis, Ağrı ve Iğdır) yerel iktidar olarak oldukça geniş bir alanı yönetecek duruma geldi.
İngilizler “Taç giyen baş akıllanır” derler. Bölgede taç giymesinin BDP’nin politikalarına tesir edeceği öngörülebilir: Bana göre bu tesir, öncelikli olarak iki noktada kendisini gösterecektir. Bir taraftan BDP’nin kullandığı politik dilin daha da yumuşaması ve daha da kapsayıcı bir hale gelmesi beklenebilir. BDP bu seçimde Urfa’da ve Serhat Bölgesi’nde (Kuzeydoğu Anadolu) hatır sayılır bir oy aldı. Bu oy tabanını genişletmesi için herkese seslenen bir politik siyasi çizgi izlemek izlemesi gerekir. Diğer taraftan ise, yerelde iktidar olmanın sorumluluğuyla hizmet siyasetine daha fazla öneme vermek durumunda kalacaktır. Nitekim seçimden sonra hem Demirtaş, hem de Kışanak yaptıkları açıklamada bunun işaretini verdiler ve başta köylerin alt yapısı olmak üzere her alanda hizmet üretmeyi önceleyeceklerini açıkladılar.
BDP bağlamında değinilmesi gereken bir husus da HDP’nin gösterdiği performans. Kürt siyasetinin Türkiyelileşmesini sağlama amacıyla yola çıkan HDP, seçimde herhangi bir varlık gösteremedi ve BDP’ye bir katkı sunamadı. Kurulduğu ilk andan beri HDP’nin yanlış bir proje olduğunu, kendileri Türkiyelileşme sorunu yaşayan aktörleri bir araya getirerek Kürt siyasetinin Türkiyelileşemeyeceğini, BDP’nin kendi kimliğini koruması halinde Türkiyelileşme ihtimalinin daha fazla olduğunu düşünüyordum. Seçim sonuçları, bu düşünceyi bir anlamda doğruladı.
HDP ve BDP şu anda kavşaktalar, bundan sonraki seçimlere iki ayrı parti ile girilmesi düşünülemeyeceğine göre, yola nasıl devam edeceklerini kararlaştırmak durumundalar. BDP seçmeninin HDP kimliğini benimsemediği kanısındayım. Dolayısıyla doğru olan BDP’yi merkeze alan bir siyaset geliştirmek olacaktır.
AKP
2009’da AKP seçim kampanyasını saldırgan ve milliyetçi bir siyasi dilin üzerine oturtmuştu. Başbakan seçim meydanlarında idamdan söz ediyor, BDP’ye çatıyor, “ya sev ya terk et” diyordu. AKP’ye yaramadı bu dil, bölgede önemli oranda oy kaybetti. Bu seçimlerde ise AKP oylarını toparladı. Bunun iki önemli sebebi var: Biri, çözüm sürecidir. Geçen seçimlerdeki milliyetçi siyaset, AKP’li adayların hareket alanını daraltmıştı. Ama bir yıldan fazla devam etmekte olan çözüm süreci, bu seçimde AKP’li adayların elini rahatlattı. Süreci yürüten taraflardan birinin aktörü olarak rahatlıkla halkın içine girdiler ve sürecin devamı için destek talebinde bulundular. Denilebilir ki AKP’nin bölgedeki en büyük seçim kozu, çözüm süreciydi.
Diğeri ise, Gülen Cemaati ile girişilen mücadeleydi. Gülen Cemaati’nin partilerinin varlığına kasteden bir tehdit olarak algılanması ve seçimlerin varlık-yokluk mücadelesi olarak görülmesi AKP tabanını tahkim etti. Öyle ki partilerin bazı tavırlarından veya gösterilen adaylardan rahatsız olsalar bile AKP seçmeninin ağırlıklı bir kesimi itirazlarını parantez içine almayı ve tehlike bertaraf edildikten sonra bunları dillendirmeyi tercih etti.
HÜDA-PAR
Bölgede seçimle bağlantılı olarak en çok merak edilen konulardan biri de, seçimlere ilk defa giren HÜDA-PAR’ın nasıl bir sonuç alacağıydı. Seçimlere girmek HÜDA-PAR için riskli bir karardı. Zira çok düşük bir oy alması halinde, kendine atfettiği güç, etkinlik ve taban genişliği sorgulanması kaçınılmaz olurdu. Ancak Diyarbakır’da yüzde 4, Batman’da ise yüzde 7 gibi başlangıç için fena sayılmayacak bir oy aldı. Ben, HÜDA-PAR’ın aldığı oydan ziyade, partileşmesini, seçimlere girmesini ve demokratik siyasete dâhil olmasının daha önemli olduğu kanısındayım. Bu, bölgede demokrasinin ve siyasetin normalleşmesi için çok değerli bir kazanımdır.
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025