Vahap COŞKUN
Democratic Progress Institute (DPI - Demokratik Gelişim Enstitüsü), toplumsal sorunların demokratik şekilde çözümüne kafa yoran İngiltere merkezli bir düşünce kuruluşu. Enstitü çalışmalarında, sorunların taraflarını biraya getirmeyi, onların bilgi, fikir, kaygı ve önerilerini birbirleriyle paylaşmalarını sağlamalarını ve böylelikle demokratik bir zemin oluşturmayı amaçlıyor. Direktörlüğünü Kerim Yıldız’ın yürüttüğü DPI’nin Uzmanla Konseyi’nde Britanya’dan ve Türkiye’den birçok tanınmış sima bulunuyor.
DPI’nin faaliyetlerinde deneyim paylaşımı önemli bir yer tutuyor. Farklı ülkelerin benzer sorunları yerinde inceleniyor, tarafların görüşlerine başvuruluyor, karşılaştırmalı analizler yapılıyor, ortak ve farklı noktalar tespit ediliyor. Bu bağlamda DPI, Kürt meselesine ilişkin Türkiye, Güney Afrika, İrlanda ve Almanya’da birçok çalışma yaptı. (DPI’nin rapor ve incelemelerine http://www.democraticprogress.org/ adresinden ulaşılabilir.)
Geçen hafta da İrlanda’nın başkenti Dublin’de “Çatışma Çözümünde Sivil Toplumun Rolü: İrlanda Deneyimi” başlıklı bir çalışma ziyareti düzenledi. Bu çalışmaya gazeteci, akademisyen ve STK temsilcilerden oluşan bir grupla birlikte bu çalışmaya katıldım. Üç gün boyunca yapılan toplantılarda amaç, başta sivil kuruluşları başta olmak üzere farklı aktörlerin çözüm sürecinde nasıl bir yol izlediklerini tartışmak ve tecrübelerinden istifade etmekti. Bunun için siyasetçiler, yöneticiler, medya mensupları, hükümet temsilcileri ve din adamları ile görüşmeler yapıldı.
Ortak dersler
İrlanda deneyimini daha önce iki defa Jonathan Powell’den dinlemiştim. Powell, Tony Blair’in baş müzakerecisi idi, sürecin başlamasında ve anlaşmayla neticelenmesinde birincil derecede önemli bir rol oynamıştı. Powell bugün de çatışma çözümü denilince akla gelen sayılı uzmanlardan biri; nitekim halen Ortadoğu, Latin Amerika ve Asya’da yaşanan çatışmaların çözümü üzerine çalışan ve devletten bağımsız olan bir arabuluculuk kurumunu yönetiyor. O, bir kuyumcu titizliği ve sabrıyla sürdürdüğü süreçten çıkardığı dersleri bizimle paylaşmıştı.
Bu kez karşı tarafı -İrlandalıları- dinleme fırsatı bulduk. Onların meseleye nasıl baktıklarını gördük, algılarına ve düşüncelerine ilk ağızdan tanık olduk. Meseleye ilişkin algılarına ve düşüncelerine ilk ağızdan tanık olduk.
Onların anlatımları, bazı hususlarda ayrışsa da, çoğunlukla çıkarılan derslerin benzer olduğuna işaret ediyordu.
Dublin’deki çalışmamız, hoş bir tesadüfle, İngiltere ve İrlanda için tarihi addedilebilecek günlere denk geldi. Bizler Dublin’de toplantılara girip çıkarken İngiltere Kraliçesi, İrlanda Cumhurbaşkanı’nı kendi sarayında ağırlıyordu. İrlanda’nın bağımsızlığını kazanmasından beri ilk kez gerçekleşen bir olaydı bu. Ve sadece İrlanda Cumhurbaşkanı değil, IRA’nın efsanevi isimlerinden Martin McGuinnes de Kraliçe’nin konuklarındandı. Dün kanlı bıçaklıydı bu insanlar ve birbirlerini “düşman” olarak görüyorlardı. Oysa bugün aynı kare içindeydi bu insanlar. Tablonun kendisi çok öğreticiydi.
The troubles
Elbette bugüne kolay gelinmedi. Çatışmanın 800 yıllık bir tarihsel arka planı var. 1700’lerden itibaren İrlanda’nın İngiliz yönetimine tabi olması, İrlandalılar arasında bir bölünmeye sebep olmuş. İrlandalılar, İngiltere taraftarı “birlikçiler” ile bağımsızlık ve İngiltere’den ayrı bir parlamento isteyen“milliyetçiler” olarak ikiye ayrılmış. Birinci Dünya Savaşı’nın ertesinde İngiltere, kendisine karşı başlatılan mücadeleyi kontrol altına almak için İrlanda’yı ikiye bölmüş. Kuzey İrlanda Britanya’ya bağlı kılınırken, Güney İrlanda bağımsızlığını kazanmış.
Ancak İrlanda sorunu bununla hallolmamış. Kuzey İrlanda’da İngiltere’ye bağlılığı devam ettirmeyi isteyen Protestan çoğunluk ile İngiltere’den ayrılığı İrlanda’ya katılmak isteyen Katolik azınlık arasında çatışmalar sona ermemiş. IRA, 1968’de şiddet eylemlerine başlamış. 1972’de İngiltere, İrlanda’da yönetime el koymuş. 1968’den 1998’e kadar geçen süre -daha ağır tabirler kullanmaktan kaçınmak için- The Troubles (Sıkıntı Yılları) olarak adlandırılmış. 30 yıllık sıkıntılı dönemde IRA ile İngiltere ordusu ve Protestan örgütler arasındaki çatışmalarda 3500 kişi hayatını kaybetmiş. Kuzey İrlanda’nın nüfusunun 1.5 milyon olduğu düşünüldüğünde, 3500 ölümün neye tekabül ettiği daha iyi anlaşılır. 30 yıllık sıkıntı yılları (The Troubles), 1998’de Good Friday (Hayırlı Cuma) Anlaşması’nın imzalanmasıyla sona ermiş. (Hayırlı Cuma Anlaşması için bakınız: http://www.democraticprogress.org/wp-content/uploads/ 2014/02/TURKISH-PDF.pdf)
Bölünmüş toplum
Peki, kendilerinin ifadesiyle “dünyanın en bölünmüş toplumu” olan İrlanda’da bir barış anlaşması yapmak nasıl mümkün olabildi? Sosyal ve fiziki bölünmüşlüğün had safhada olduğu, bu sebeple herkesin çatışmanın bir parçasına dönüştüğü bir ortamda barışa giden yol nasıl açıldı?
Süreci başlatan en önemli unsur, çatışmalarla ve güvenlik tedbirleriyle bir sonuca ulaşılmayacağı düşüncesinin her iki tarafça da kabul edilmesi. IRA da, İngiltere de bir noktadan sonra bu fikri benimsiyor. Ayrıca silah yerine oy sandığıyla mesafe alınabileceğinin görülmesi şiddetin cazibesini düşürürken diplomatik ve demokratik mekanizmaları öne çıkarıyor. Barışın inşası öncelikle barışa odaklı bir sürecin başlatılmasını zorunlu kılıyor. Süreç başlatıldığında, her iki taraf da kendi taleplerinin tamamen karşılanmayacağını ve bir şeyler kaybedeceğini baştan kabul etmiş oluyor. Bu nedenle süreci başlatmak, başlı başına mühim bir karar vermek anlamına geliyor.
Bundan sonra ise süreci daimi kılmak gerekiyor. Burada devreye giren birçok faktör var. Mesela uluslararası aktörler. İrlanda bu bakımdan çok şanslı. Zira hem süreç esnasında, hem de süreçsin öncesinde ve sonrasında büyük bir destek görmüşler. Bilhassa Amerika’nın belirleyiciliğinin altı çizilmeli. ABD’deki büyük İrlandalı nüfus ve güçlü lobi nedeniyle hemen her ABD Başkanı bu süreçle yakından ilgilenmiş. Mesela Clinton çok önceden Sin Fein ve IRA ile ilişkiler kurmuş. AB, tümüyle sürecin arkasında durmuş. Yetki devri ve çok katmanlı politik kurumların oluşturulması gibi hassas işlerin üstesinden AB desteği ile gelinmiş. AB fonları ile İrlanda ekonomisi güçlendirilmiş. Kanada, Güney Afrika, Yeni Zelanda ve Finlandiya gibi ülkelerden kendi sorunları ve tecrübelerine dair bilgi desteği alınmış. Uluslararası aktörlerin ekonomik yardım, gözlemci ve uzman desteği, özellikle spesifik konularda ve tarafların güven üretmediği alanlarda çok işlevsel olabilir.
Sürecin kapsayıcı olması, sürdürülebilirliğini temin etmende önemli bir fonksiyon icra ediyor. Süreci salt çatışan taraflar arasında ve siyaset sahnesinde yürütülmemeli. Bu, başlangıçta zorunlu bir hal olabilir. Ama zaman ilerledikçe, aktörler ve sektörler düzeyinde süreç çeşitlendirilmeli. Küçük partiler ve STK’lara yer verilmeli. Herkese müdahil olma imkânı sunulmalı, sürecin kapısı onlara açık tutulmalı. Kültür, turizm, ulaşım, eğitim, medya, spor, enerji, vb. sektörlerdeki fırsatlar değerlendirilmeli. İşsizliğin ve eğitim olanaklarından mahrumiyetin süreci zorlayacağı göz önünde tutularak ekonomik gelişme teşvik edilmeli. Sürecin herkesi içermesi, hem sürecin politik çatışmaların nesnesi olmasını engeller, hem de süreci sabote etmek isteyen grupların tesirlerini asgariye indirir.
‘Proje’ değil ‘süreç’
Gerek STK temsilcileri, gerek devlet yetkilileri olsun bir konunun üzerinde durdular. O da barışın, bir ‘proje’ değil ‘süreç’ olduğuydu. Kuşaklar arası çatışmanın olduğu bir yerde tarafların birbirlerine güven duymaları ve kısa bir zaman zarfında barışa ulaşmaları mümkün değil. Bu nedenle barış uzun vadeli düşünülmeli ve barışa doğru ilerlerken sabırlı olunmalı. Tereyağından kıl çeker gibi rahat bir şekilde ilerlemez barış süreci. Doğrusal bir hat izlemez barış süreci, inişler ve çıkışlar olabilir. Çünkü taraflar arasında aşırı örselenmiş olan güveni temin etmek zaman alabilir. Bazı gruplar geçmişe saplantılı bir ilgi duyup, geçmişteki kötü hatıraları her daim ayakta tutmak ve topluma yeniden travma yaşatmak isteyebilirler. Veya politik kaderlerinin çatışmanın devamına bağlamış marjinal gruplar olabilir. Bunların faaliyetleri birtakım sorunlar doğurabilir. Bunlar normaldir. Önemli olan bu zorluklar ve sorunlar karşısında süreci devam ettirme iradesi ve liderliği göstermektir. Süreci sürdürmede tutarlı davranmak, küçük de olsa sürekli adım atmak ve boşlukları doldurarak süreci yapılandırmak, sürece güveni artırır.
Toplantıların birinde konuşmacılarından biri Tolstoy’un Anna Karenina’sının giriş cümlesine atıfta bulundu: “Bütün mutlu aileler birbirine benzerler. Her mutsuz ailenin ise kendine özgü bir mutsuzluğu vardır.” Şüphesiz, bizim mutsuzluğumuz da bize has. Çözümü kendimiz üreteceğiz. Ama bu, başkalarının çözümü bulmaya çalışırken yaşadıklarından kendi payımıza dersler çıkarmamıza engel değil. Bu çerçevede İrlanda tecrübesi çok büyük bir önem taşıyor ve hala ondan öğreneceğimiz çok şey var.
STAR / AÇIK GÖRÜŞ
http://haber.stargazete.com/acikgorus/barismak-sabretmekle-mumkun/haber-872307
Yazarlar
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025