Vahap COŞKUN
CHP, cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan karşısında ağır bir yenilgi aldı. Gerçi “çatı aday” olarak lanse edilen İhsanoğlu’nun arkasında 14 siyasi partinin olduğu söyleniyordu ama çatının ana taşıyıcı kolonları CHP ve MHP idi. Seçim sürecinde MHP de geride durunca, İhsanoğlu’nun aldığı yenilgi CHP’nin hesabına yazıldı.
CHP yöneticileri, her seçim mağlubiyetinden sonra olduğu gibi- bu seçimden iki şekilde davrandılar: Önce, seçimi kaybettiklerini kabul etmediler. Hatta içlerinden bazıları matematiğe takla attırarak, seçimin kazananının kendileri olduğunu belirttiler. Rakiplerinin niceliksel olarak fazla oy almalarının kendilerinin niteliksel üstünlüğüne bir halel getirmeyeceğini söylediler.
Ardından, bu argümanlar kimseyi ikna etmeyince, seçimi kaybettiklerini itiraf ettiler. Ama bu kez de yenilginin sebeplerini kendilerinde değil başkalarında buldular. 30 Mart’ın favori sorumlusu trafoya giren kedilerdi. 10 Ağustos’un günah keçisi olmak ise oy vermeyenlere düştü. Onlara göre, seçime katılım çok düşüktü, eğer seçmen tembellik etmeyip de sandığa gitseydi, İhsanoğlu’nun ve CHP’nin başarılı olması kaçınılmazdı.
Gerçi katılıma dair analizlerin sunduğu tablo farklıydı. CHP ve MHP’nin güçlü olduğu yerlerde katılım AKP’nin güçlü olduğu yerlere kıyasla daha yüksekti. Erdoğan’a karşı hırslanan CHP seçmeni, seferberlik ruhuyla hareket etmiş ve kimi tatilini yarıda keserek oy vermeye gitmişti. Ama bu CHP yöneticilerini pek ilgilendirmiyordu. Onlar sorumluluğu seçmene yüklemeyi ve böylece kendi başarısızlıklarına perde çekmeyi tercih ettiler.
Çuvala sığmayan mızrak
Fakat türlü bahaneler ardına saklanarak yenilgiyi mümkün mertebe gözden ırak tutma çabası da bir süre sonra tesirini yitirdi. Açık bir başarısızlık vardı ortada. Mızrak çuvala sığmıyordu. Birileri bu yenilginin bedelini ödemeliydi. Partide huzursuzluk bildiren sesler yükseldi, bizzat en yakınında yer alanlar Kılıçdaroğlu’nu yenilgiyle yüzleşmeye davet ettiler. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu renk vermeye başlayan rahatsızlığın önünü kesmek için baskın bir kongre kararı aldı.
Kongrede Kılıçdaroğlu’nun rakibi Muharrem İnce idi. Adaylar hem birbirlerine, hem de özellikle AKP’ye yönelik eleştirilerde bulundular. Her iki aday da, bol bol CHP’yi kuran ideolojiye atıfta bulundular, onu en iyi kendilerinin temsil edeceklerini iddia ettiler ve genelde popülist bir dil kullandılar. Kongre bir yenilenme, partiyi yeni bir güzergâha sokma imkânı olarak değerlendirilebilirdi. Ancak CHP bu fırsatı tepti; Kongre’de fikirler havada uçuşmadı, doktriner bir tartışma yapılmadı. Adaylar retoriğe ağırlık vererek partilerden destek istediler.
Sonuçta İnce’nin 415 oyuna karşılık 740 oy alan Kılıçdaroğlu yeniden genel başkan oldu. İlgin olan Kılıçdaroğlu’nun genel başkanlığı 944 imza verilmiş olmasına için rağmen Kılıçdaroğlu’nun seçimde 740 oy almasıydı. Yani Kılıçdaroğlu için imza veren 204 kişi, iş oy vermeye gelince, tercihini İnce’den yana kullanmıştı.
Dışa vuran rahatsızlık
İnce’nin beklenmedik bir oy alması, parti içinde genel başkana duyulan bir rahatsızlığı açığa çıkarttı. Bu, en yalın şekliyle, sürekli olarak yenilmekten, girilen her seçimi kaybetmekten duyulan bir rahatsızlıktı. CHP’nin delegeleri ve seçmenleri, artık sonucu belli seçimlere girmeye tahammül edemiyorlar. Her seçimde geride kalmaktan gına getirmiş haldeler. Artık iktidar namzedi olmak, partilerini iktidar yarışının içinde görmek istiyorlar. İnce’ye verilen oy, bu anlamda, Kılıçdaroğlu için bir uyarı. Eğer 2015 seçimlerinde de AKP, CHP’ye uzak ara fark atarsa, Kılıçdaroğlu’nun o koltukta oturması çok daha zor bir hale gelecek.
Ne var ki Kılıçdaroğlu bu mukadder sonu engelleyecek bir çaba içerinde değil. Gerek Kongre öncesinde ve gerek Kongre sırasında yaptığı açıklamalar, Kılıçdaroğlu’nun esaslı bir değişikliğe gitmeyeceğine delalet ediyor. Bu meyanda iki hususun altı çizilmeli:
Altı Ok’un peşinden gitmek
1. Kılıçdaroğlu halen “Altı Ok”u revize etmekten bahsediyor. Hasan Bülent Kahraman’ın dediği gibi, tamamen taktik kokan bu girişim CHP’yi bir yere taşımaz. “Altı Ok’u tartışarak veya yeniden yorumlayarak bir yere varılamaz. Artık varılamaz. Hiç varılamaz. CHP farkında değil ama toplum ve dünya Altı Ok’u çoktan aştı. Belli ve çok küçük bir çevrenin dışında kimsenin bilincinde artık Altı Ok yok.” (Sabah, 03.09.2014)
CHP’de daha önceki dönemlerde hem Ecevit, hem de Baykal Altı Ok’u çağdaş değerlerle yeniden yorumlamaya girişmişler ama bundan herhangi bir netice elde edememişlerdi. Kılıçdaroğlu’nun da aynı akıbeti paylaşacağına şüphe yok. Çünkü bu oklar, hem zamana ters düşüyor, hem de halkta bir karşılık bulmuyor. Bilakis halkın büyük bir kesimi, tarih boyunca uğradıkları haksızlıkların müsebbibi olarak bu okları görüyor. Kılıçdaroğlu’nun Kongre’de yaptığı gibi Atatürkçülüğü sadece olumlu kavramlarla anmak, toplum nezdinde bir gerçekliğe tekabül etmiyor. İstediğiniz kadar Kemalizmi parlak ambalaj kâğıtlarına sarın, istediğiniz kadar Altı Ok’u yumuşatacağınızı söyleyin; kimseyi bu okların eskisi gibi acıtmayacağına inandıramazsınız.
Ulusalcı kamburu
2. Elbette ilkiyle irtibatlı olarak, Kılıçdaroğlu partide ulusalcıların etkinliğini kıramıyor. Zannımca Kılıçdaroğlu, ulusalcıların partiye herhangi bir olumlu katkılarının olmadığının farkında. Ancak bu kesimin desteğini kaybetmemek için de onlara hem zihniyet, hem de kadro düzeyinde tavizler veriyor. Oysa ulusalcılar CHP’ye iki büyük zarar veriyor: İlki, partinin gerçek bir sosyal demokrat partiye dönüşebilme ihtimalini sıfırlıyorlar. Çünkü Türkiye’de toplumun farklı kesimlerden yükselen bütün demokratik taleplerine karşı en büyük reaksiyon bu gruptan geliyor. Kürt meselesine, din-devlet ilişkilerine, AB ile bütünleşme sürecine, Alevilerin taleplerine bakın, en keskin karşı çıkışların ulusalcılar tarafından örgütlendiğini göreceksiniz. Bu da bittabi CHP’yi bir kısırdöngüye mahkûm ediyor, dönüşümünü engelliyor.
İkincisi, ulusalcılar, CHP’nin geçmişiyle hesaplaşmasını da imkânsız kılıyor. Gerçek bir muhasebeye ihtiyacı var CHP’nin. Geçmişini sevabıyla ve günahıyla ve eksisiyle görebileceği bir göze. Ne var ki ulusalcılar var olduğu müddetçe CHP geçmişiyle yüzleşemez. Kongrede gördük bunu: Kılıçdaroğlu, devrimci olduklarını, geçmişleriyle hesaplaşmaktan korkmadıklarını ve zaten tarihlerinin kendileri için bir iftihar vesilesi teşkil ettiğini söyledi. Bu çerçevede, Cumhuriyet’i kurduklarından, ülkeye demokrasiyi getirdiklerinden, kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdiklerinden söz etti. Ama mesela Takrir-Sükan’dan, İstiklal Mahkemeleri’nden, Trakya Olayları’ndan, parti-devlet uygulamasından, Dersim’den, Varlık Vergisi’nden, CHP’nin darbelerdeki rolünden bahsetme gereği duymadı. Zira bunlardan konuştuğunda ve sahici bir yüzlemeyenin yolunu açtığında, ulusalcıların şimşeklerini üzerine çekeceğini biliyordu.
Yeni paradigma
Sürekli gerilim üretmek ve gerilimlerden beslenen bir siyaset yürütmek prim yapmıyor. CHP’nin kurucu bir siyaset üretmesi gerekiyor. Bu da CHP’nin radikal bir dönüşümden geçmesi, yönetim kadrosundan teşkilatına, zihniyetinden yapılanmasına kadar her şeyin sorgulanmasını zorunlu kılıyor. CHP’nin en temel sorunu; böyle bir değişimin gerekliliğini görmesi ama bunu göze alamaması. İktidar olabilmek için değişmesi gerektiğini biliyor ama değişimin önünde en büyük engeli oluşturan zihniyet ve şahsiyetleri de kollamaktan da geri durmuyor. CHP, eskiden vazgeçmesi lazım geldiğini ve yeni bir paradigma oluşturmasının zorunlu olduğunu görüyor ama -eldekini de kaybederim korkusuyla- bunun için gerekli cesur adımı atamıyor. Bu durumda her CHP kongresi de, akıntıya karşı kürek çekmekten öte bir anlam ifade etmiyor.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025