Vahap COŞKUN
Gazeteciler, her seçimde olduğu gibi bu seçimde de sahaya iniyor, seçimler için Türkiye’nin bütün illerini dolaşıyorlar. Gittikleri yerlerde sivil toplum örgütleriyle, kanaat liderleriyle, siyasetçilerle, adaylarla ve halkla görüşüyorlar. Onlardan aldıkları bilgiler ve şehirden edindikleri izlenimlerle seçime özel özgü haberler, dosyalar ve programlar hazırlıyorlar. Bu dosyalar ve programlar, gazetelerden, televizyonlardan ve internet sitelerinden bizlere ulaşıyor ve böylece seçim hakkında genel bir kanaat edinebiliyoruz.
Eski seçimlerin tadı
Seçime dair haberlerde dikkat çeken ortak bir yön var: Hemen her gazeteci gittiği şehirde bir seçim atmosferinin hissedilmediğini ve son derece dingin bir ortamda seçimlere gidildiğini belirtiyor. Geçmiş dönemlerle kıyaslandığında hareketin ve heyecanın düşük olduğunu, partilerin birbirleriyle bayrak, flama ve poster üzerinden bir rekabete girmediğini, seçim malzemeleriyle kentlerin eskisi gibi kirletilmediğini yazıyorlar. İnsanların gündelik hayatlarına devam ettiğini, seçimlerden ziyade daha genel problemlerle alakalı konuştuklarını söylüyorlar. Eskiden bir şehre girdiğinizde sizi hemen saran seçim havasından eser olmadığını, hani adayların arada sıra göze çarpan posterleri de olmasa kısa bir süre sonra seçim yapılacağına ilişkin bir emareye rastlanmadığını ifade ediyorlar.
Şahsi gözlemlerim de aynı doğrultuda. Gerçi Türkiye ortalamasına göre çok daha politize bir ruh halinin egemen olduğu Doğu ve Güneydoğu’da durum biraz daha farklı. Bilhassa baraj geçme saikiyle HDP tabanı çok mobilize bir halde. HDP teşkilatı ve gönüllüleri, bir zamanların RP’sini hatırlatır bir tarzla ev ev, kahvehane kahvene, sokak sokak seçmenin ayağına gidiyorlar. Şehir meydanlarında stantlar kurup bildiriler dağıtıyor, HDP’nin parlamentoda olmasının ne kadar önemi olduğunu anlatıyor ve destek istiyorlar. Hevesle, heyecanla ve şevkle çalışıyorlar. Ama buna rağmen burada bile eski seçimlerin tadı yok! Bunun iki nedeni olabilir:
Kararlı seçmen
Birincisi, seçmenlerin kararlarını vermiş olmalarıdır. Seçmen karar verirken birçok faktörü gözetir. Ekonomik durum, etnik-mezhebi kimlik, ideolojik duruş, aşirete ve aileye bağlılık, adaylardan birine yakınlık ya da uzaklık, iktidar ve muhalefet partilerinin başarı ve başarısızlıkları, vb. gibi hususlar seçmenin kararını şekillendirir. Kimisinin tercihinde tek bir faktör, kimisinin tercihinde ise birkaç faktör belirleyici olur. Nihayetinde seçmen kendisi için en iyi sonucu doğuracağını düşündüğü bir karara varır. Karar bir kez oluştuktan sonra artık onun değişmesi, polemiklerle bir başka yöne evirilmesi güçtür.
Seçim kampanyaları asıl olarak yeni ve kararsız seçmenleri etkilemeye odaklıdır. Oysa bugün “kararsız” olarak addedilen seçmenlerin sayısı düşüktür. Seçim kampanyalarının fazla dikkat çekmemesi, günlük tartışmalara itibar edilmemesi, seçmenin alanda fazla Seçmen kendisine en yakın bulduğu partiyi seçmiş ve seçim gününü beklemektedir. O gün geldiğinde gidip oyunu verecek, ondan sonra yaşantısına devam edecektir.
Eski tarz siyasetin çöküşü
İkincisi, seçmene, adaylara ve partilere ulaşmanın alternatif yollarının çoğalmasıdır. Bugün hemen herkesin evinde ve/veya cebinde internete ulaşma imkânı bulunuyor. Gazetelerden, televizyonlardan, sosyal medyadan, vb. mecralardan seçmen dilediği anda istediği partinin ve adayın çalışmalarına erişebiliyor, onun herhangi bir konudaki fikirlerini öğrenebiliyor. Her yerden haber alabiliyor, merak ettiği bilgiye anında ulaşabiliyor. Adaylara soru sorabiliyor, taleplerini iletebiliyor, politikalarını eleştirebiliyor.
Keza partiler ve adaylar da iletişim kanallarının sağladığı bu kanallardan istifade edip daha büyük kitlelere seslerini duyurabiliyor. Onları kendi politikalarından haberdar edebiliyor. Bu durum, eski usul kampanyalara yüklenmenin gereğinin ortadan kaldırıyor. Elbette halen yüz yüze ilişkilerin bir değeri var; bu yüzden partiler eski yöntemleri tamamen terk etmiş değiller. Halen seçim büroları tutuluyor, mitingler yapılıyor, esnaf ziyaret ediliyor, geziler düzenleniyor. Ama bunlar her geçen gün azalıyor, onun yerine medyayı daha etkili bir şekilde kullanma arayışları ön plana çıkıyor. Bu da doğal olarak seçim ikliminin değişmesini sağlıyor.
Beyannamelerin dili
7 Haziran’a gidilirken altı çizilmesi gereken bir diğer nokta da, partilerin siyasi beyannamelerine yansıyan dildir. Özellikle muhalefet partilerinin söylemlerinde büyük bir değişimin olduğunu söylenebilir. Önceki seçimlerde muhalefet “kimlik” merkezli bir siyaset izliyordu. CHP “laik”, MHP “Türk”, HDP de “Kürt” kimliklerine yaslanıyordu. CHP’nin dilinden “irtica tehlikesi” düşmüyor, MHP milleti “vatan bölünüyor” ile korkutuyor, HDP Kürtlerin haklarını, barışı ve çözümü kendisiyle özdeşleştiriyordu.
Elbette kimliğin siyasette taşıdığı önem tartışılmaz. Seçmenlerin bir kısmı diğer tüm etmenleri dışarıda tutarak bir tek kimliğe dayalı bir tercihte bulunabilir. Fakat salt kimlik vurgusu, muhalefet partilerine seçimlerde arzuladıkları sonucu getirmedi. Başarı için hem kimliğin daha geniş tutulması, hem de hizmete ve ekonomik istikrara dair bir perspektif ortaya konulması gerekiyordu. Çünkü seçmen davranışı inceleyen birçok araştırma, Türkiye’de seçmenin büyük bir kısmının ekonomik göstergeleri hesaba katarak tercihte bulunduğunu ve halkın öncelikle akşam evinde ateşe koyacağı tencereye bakarak kararını verdiğini gösteriyordu. Dolayısıyla muhalefetin de iktidara galebe çalması, ancak halka bu konuda söz söyleyebilmesi ve ikna edebilmesi ile mümkün olabilirdi.
Başrolde ekonomi
Muhalefetin bu yönde bir çaba içerisinde olduğu görülüyor. Bugün seçim tartışmaları “Laiklik elden gidecek” veya “Memlekete bölünecek” üzerinden değil, ekseriyetle iki konu üzerinden yürüyor: İlki, anayasa ve sistem değişikliğidir. AKP, seçimlerde muzaffer çıkması halinde başkanlık sistemine geçmek için çalışacağını söyleyerek vatandaştan oy istiyor. Buna mukabil CHP, MHP ve HDP, başkanlığa karşı olduklarını ve parlamenter sistemle yola devam edeceklerini söylüyorlar.
İkincisi ise ekonomidir. Denilebilir ki, bu seçimlerin başrolünde ekonomi var. Bütün partiler için ekonomi öncelikli bir konuya dönüştü. Seçim beyannamelerin önemli bir kısmı ekonomiye ayrıldı. Öyle ki ekonomi ve ekonomi ile irtibatlı konular AKP Beyannamesinin 90, CHP Beyannamesinin 30, MHP Beyannamesinin 18 ve HDP Beyannamesinin 15 sayfasını kapsadı. Asgari ücretin ne olacağı, kredi borçlarının nasıl ödeneceği, hangi politikalarla işsizliğin önüne geçileceği, ne şekilde ve hangi alanlarda istihdam yaratılacağı, esnaf ve sanatkârlara nasıl destek olunacağı, vb. konularda halka vaatler verildi. Bunların nasıl gerçekleştirileceği, vaatlerin ayaklarının yer basıp basmadığı tartışıldı.
Gerek seçim meydanlarında eski hararetin olmaması ve gerek partilerin seçmene değen konularla seçmenin karşısına çıkması, Türkiye siyasetinde normalleşme belirtileridir. Hayırlı bir gelişme bu. “Şeriat gelecek”, “Cumhuriyet’in kazanımları yok edilecek” ve “Ülke parçalanacak” gibi hayali korkular yerine gerçek taleplere ve gerçek sorunlara eğilmek herkes için iyi olandır.
Son günlerde meydana gelen saldırılar ve HDP’ye yönelik bombaların hedefi bu normalleşmeyi ve sağlıklı gidişatı tersine çevirmektir. Bir sonraki yazıda bu konuyu ele alacağım.
Yazarlar
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025