Vahap COŞKUN
Siyaset, problem çözmek için vardır. Her toplum, farklı dinlerin, inançların, grupların, dillerin, vb. diğer farklılıkların toplamından müteşekkildir. Herkesin kendine ait talepleri ve idealleri bulunur. Herkes kendi hayallerinin peşinde koşmak, yaşamı kendi düşünceleri etrafında örmek ister. Bu da mücadeleyi ve sorunları peşinden getirir. Gruplar karşı karşıya gelir ve birbiriyle mücadele etmek durumunda kalır.
Siyaset, bu mücadeleyi barış zemininde tutma çabasıdır. Siyasetten beklenen bir arada ve birlikte yaşamayı mümkün kılmasıdır. Karşıtlıkların fiili çatışmaya dönüşmesini engellemesidir. Değişik toplumsal talepleri karşılama mahareti göstermesidir. Bunları becerildiği ölçüde siyaset, varlığına uygun bir mana ve kıymet kazanır.
Uzun soluklu talep
Aleviler, bu toprakların önemli inanç gruplarından biri. Diğer toplumsal kesimler gibi tarih içinde birçok mağduriyet yaşadılar. Kimlikleri onlar için bir dezavantaj haline geldi. Haklarında aslı astarı olmayan yanlalar üretildi. Devletin kabul edilemeyecek muamelelerine tabi tutuldular. Sünniler tarafından ötekileştirildiler, onların önyargılarına ve bir temele dayanmayan ithamlarına maruz kaldılar. Dolayısıyla Aleviler hiçbir vakit kendilerini memleketin eşit ve özgür birer vatandaşı olarak hissetmediler; ne devlet ne de toplum buna imkân verdi.
Hakları olandan yoksun kılınan her grup gibi Aleviler de uzunca bir süredir mücadele veriyorlar. Cemevleri, bu mücadelenin sembolü. Aleviler, devletin veya bir başka inanç kümesinin kendilerini tanımlamasına karşı çıkıyorlar. Birilerinin dışarıdan ve üstenci bir tavırla kendileri için neyin iyi ve doğru olduğunu buyurmalarına itiraz ediyorlar. Talepleri net: Onlar, cemevini ibadethaneleri olarak görüyor ve devletin de bu statüyü tanımasını istiyorlar.
Fare doğuran dağ
Siyasetin görevi uzun soluklu bu talebi yerine getirecek yol ve yöntemleri bulmaktı. Öncelikli sorumluluk, elbette ki siyasi iktidarı elinde tutan AKP’deydi. 13 yıldır iktidar koltuğunu dolduran AKP, vatandaşlarının bir kısmının meşru talebini görmeli, bunu karşılayacak adımları atmalı ve gerekli hukuki düzenlemeleri mümkün olduğunca tez yapmalıydı.
İktidarının ilk dönemlerinde AKP, bu mevzuda bir hayli tutuk bir performans sergiledi. Sonrasında genel demokratikleşme çabalarına paralele olarak bir “Alevi Açılımı” başlattı. Haziran 2009 ile Ocak 2010 arasında 7 toplantı düzenledi. Alevi dedeleri, Aleviliği merkeze alan çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcileri, Alevilik üzerine çalışan akademisyenler ve din adamları bu toplantılara iştirak etti. Toplantılarda dillendirilen öneriler ışığında bir nihai rapor hazırlandı. Alevilerin talepleri devlet nezdinden ele alınmıştı. Artık sırada, düzenlemelerin bir takvim dâhilinde hayata geçirilmesi vardı.
Ancak olmadı. Toplumda büyük bir beklenti doğuran bu açılımdan herhangi bir somut elde edilemedi. Dağ fare doğurdu. Talepler belli olmasına ve bunlar için gerekli çerçeve de üç aşağı beş yukarı ortaya çıkmasına rağmen AKP beklenen hamleyi yapmadı. Bunun iki önemli sebebi olduğunu düşünüyorum:
Günahkâr olmaktan korkmak
Birincisi, daha önce de belirtmiştim, AKP üst yönetiminin bu meseleyi siyasi ve hukuki olmaktan ziyade dini/itikadı bir mesele olarak görmesidir. Zannımca, AKP’yi Aleviler konusunda atak bir siyaset izlemekten alıkoyan en önemli neden budur. AKP elitleri, güçlü bir Sünni gelenekten geliyorlar. AKP, sosyolojik taban olarak da Sünnilere yaslanıyor. Bu özellikler AKP’nin Alevi taleplerine yaklaşımını da doğrudan etkiliyor.
AKP’liler, Cemevinin ibadethane olarak tescil edilmesinin İslam’da bir yarılmaya neden olacağını düşünüyorlar. İbadethane olması halinde cemevi ile cami arasında bir karşıtlık doğmasından ve bunun da Müslümanlar arasında bölünmeyi derinleştirmesinden korkuyorlar. Böyle bir karara vermeleri halinde kendi elleriyle İslam’da yeni bir ibadethane yaratmış duruma düşmekten ürküyorlar. Bunun günahını taşımak istemiyorlar.
İkincisi, AKP’lilerin Alevi beklentilerini karşılayan bir yol izlemenin kendileri için bir siyasi kazanca tekabül etmeyeceğini düşünmeleridir. Alevilerin kahir ekseriyetinin CHP’ye oy verdiği bir vakıa. AKP, isteklerini temin ettiğinde dahi Alevilerin kendisini desteklemeyeceğini ve mevcut tabloda anlamlı bir değişiklik yaratmayacağını hesap ediyor. Kendisine “Bizim için dini bir sorun olmanın yanında siyasi bir risk de içeren bu adımları attığımızda ne kazanacağız?” diye soruyor. Cevabını “Hiç. Hiçbir şey kazanmayacağız” diye veriyor ve bundan ötürü de bu konuda ilerlemeyi sağlayacak bir adım atmıyor.
Acizlik sorun çözmez
Alevi meselesine bu şekilde yaklaşmak bütünüyle yanlıştı. Çözümü olanaklı olmaktan çıkarıyordu. Oysa AKP sorunu dini değil siyasi zaviyeden ele alsa, zamana oynamak yerine hak ve özgürlük odaklı hareket etse bu sorunun büyük bir kısmını çoktan çözmüş olurdu. Evet, belki problemlerinin AKP eliyle çözülmesi Alevilerin oy tercihlerinde gözle görülür bir değişim yaratmazdı. AKP’ye bundan kayda değer bir oy çıkmazdı. Doğru. Ama bu, çözümün AKP açısından taşıdığı önemi yok etmezdi. Çözüm, AKP’ye oy olarak değil de başka yönlerden birçok fayda sağlardı: Toplumsal bir muhalefete zeminini aşındırırdı, muhalif odakları yumuşatırdı, riskleri azaltırdı ve ülkeyi daha yönetilebilir kılardı. Herhalde bunların bir iktidar için paha biçilmez bir değer taşıdığı inkâr edilemez.
Ne var ki AKP elindeki fırsatı tepti. Tabanını doğru okuyamadı, yanlış gerekçelere sığındı ve böylece kendine hem içte ve hem de dışta geniş bir hareket sahası sağlayacak bir imkânı gerektiği gibi kullanmadı. Nihayetinde siyasetin halletmesi gereken bir mesele hukuki bir kararla çözüm yoluna girdi. Bundan çıkartılması gereken mühim bir ders var:
Siyasetin bir soruna bigâne kalması, aciz davranması, gözlerini kapatması, o sorunun varlığını bitirmez. Keza sorundan mustarip olanların çözüm arayışlarını da sona erdirmez. Şu olur: Siyasetten bir iş çıkmadığını görenler ve siyasi aktörlerden ellerini yıkayanlar çözüm için başka adreslere yönelirler. Bu da siyaset için arzu edilesi bir durum olmasa gerektir. Çünkü siyasetin sorun çözücü kimliğine darbe indirir, ona umut bağlayanların şevkini kırar. Bu nedenle siyasetçiler ve özellikle iktidar sorumluluğunu yüklenenler, kendilerinin başa çıkabileceği bir sorunun çözümünü başkasına bırakmamalılar. Kendilerinin açması gereken bir kapının anahtarını başkalarına kaptırmamalılar. Yoksa sorun bir biçimde çözülür, geride kalan ve kaybeden kendileri olur.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025