Vahap COŞKUN
Ankara’da memleketin yüreğinde patlayan bombalar, Türkiye tarihinin en büyük terör eylemi olarak kayıtlara geçti. Ülkeyi sarsan bu hunhar saldırının failleri tespit edilemedi henüz. Herkes kendince saldırganların kimliğini ve amaçlarını teşhis etmeye çalışıyor. Değerlendirmeler muhtemel aktörlerin genellikle gündelik ve/veya kısa vadeli siyasi hesaplarına dayandırılıyor. Ancak bu vahşetin, uzun vadeli etkileri çok daha fazla olacak.
Bir önceki yazımda, toplumsal hafızaya kazınan bu vahşetin üç hedef gözetilerek sahneye konduğunu belirtmiştim: Kürt meselesini daimi bir çatışma platformunda tutmak, 1 Kasım seçimlerini manipüle etmek ve Türkiye’yi Suriye’de hizaya sokmak. Failin kimliğiyle irtibatlı olarak bu hedeflerden biri diğerlerinin önüne geçebilir. Lakin birbiriyle bağlantılı bu hedeflere bir bütün olarak bakıldığında görülecektir ki uzun erimli maksat, Türkiye’yi yönetilebilir bir ülke olmaktan çıkarmaktır. İstikrarın dibini oymak, güvensizlik duygusunun dalga dalga yayılmasını sağlamak, her tarafa devletin/hükümetin hadiseleri kontrol edemediği düşüncesinin sinmesini sağlamaktır.
Hayırhah güç
Bombalarla masumların canına kıyanların kanlı oyun planlarının, devletin ve hükümetin endişeye gark olması ve bunun da onlara yanlış yaptırması üzerine kurulu olduğunu düşünüyorum. Buna göre, korkuya kapılan devlet/hükümet daha güvenlikçi bir noktaya savrulacak. Oluşacak demokrasi açığı üzerinden toplumsal kutuplaşma daha rahat körüklenecek. Toplumdaki yarılma siyasetçileri birbiriyle konuşamaz ve birlikte iş yapamaz bir hale getirecek. Siyaset aciz kılacak ve can yakan problemlere çare üretemeyecek. Siyasetçiler sorun çözme kabiliyetlerini yitirecek ve insanlar siyasetten umutlarını kesecek. Ülke yönetilebilir olmaktan çıktıkça siyaset ve demokratik mekanizmalar tukaka edilecek, onların yerini insanları düştükleri bu uçurumdan çekip alacak hayırhah bir güç beklentisi alacak.
Ankara katliamındaki muğlâklık bu oyun planını kuvvetlendiriyor. Şöyle ki: Her terör eylemi topluma etkilemek üzere yapılır. Kitlelere dönük eylemlerde hedef, öldürülen insanların şahsı değildir. Eyleme karar ve onu icra edenler, canına kast ettikleri insanları tanımazlar bile. Onların gayesi topluma bir mesaj vermektir. Elden geldiğince çok sayıda insanın kanına girmek isterler; zira bu, mesajlarının tesirini de artıracaktır.
Bilinmezlik perdesi
Eğer mesajı verenler belliyse, hem mesajı deşifre etmek ve hem de mesaj sahipleriyle mücadele etmek nispeten daha rahattır. Çünkü toplum genel olarak onları tanır. Gayelerini, yöntemlerini ve kapasitelerini bilir. Devletin buna nasıl tepki vereceğini tahmin eder.
Lakin eğer failin kimliği bir gizin altındaysa, mesajı çözmek de bununla baş etmek de güçleşir. Bahusus toplumsal çatlakların olduğu Türkiye gibi ülkelerde muğlâklık çok daha büyük bir tehlikeye dönüşür. Bilinmezlik perdesi, kitlelerin yönlendirilmesini kolaylaştırır. İşgal ettiği pozisyona göre her grubun “mutlak” bir faili vardır. Herkes ölümlerin müsebbibi ve sorumlusu olarak karşıt gördüklerini ilan eder. Eylem ve fail üzerine odaklanmak yerine karşıyı yıpratmaya mesai harcanır. Ağızlardan en ağır sözler çıkar. Karşılıklı suçlamalar en üst perdeden yapılır. Kimse bir diğerini duymak istemez. Böylelikle toplumsal kutuplaşma yayılır ve kökleşir.
Favori katil
Türkiye’de maalesef olan bu. Ne olup bittiğine dair sağlıklı küçük bir bilgi ortalarda yokken insanlar -ve dahi siyasi liderler- birbirlerini “katil” diye damgalıyor. Öyle bir zemin oluştu ki Türkiye’de, hangi olay olursa olsun, kimin kime ne diyeceğini, kimin kimi nasıl ve ne şekilde suçlayacağını öngörmek zor değil artık. Herkesin favori bir katili var. Bilgiden azade olarak herkes, bütün suçları hızla o favori katilinin boynuna yıkıyor. Bunda da herhangi bir beis görmüyor.
Tabi bunun mağdur olan topluma bir faydası yok. Çünkü bu durum, bir taraftan katillerin ekmeklerine yağ sürüp gayelerine ulaşmalarını kolaylaştırırken, diğer taraftan da yeni katliamlar için onları cesaretlendiriyor. Bu nedenle Ankara Garı’nı kana bulayanlar, Türkiye’deki bu körleştirici karşıtlık ve düşmanlığı ellerini ovuşturarak izliyor olsalar gerek.
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025