Vahap COŞKUN
Ankara Katliamının yarattığı sarsıntının üstesinden gelinmesi için hükümetin üzerine düşen birtakım öncelikli vazifeler vardır. Sorumluluk makamında olan, hükümettir. Dolayısıyla gözler hemen hükümete çevrilir. Toplumum derinden sarsan böylesi saldırıların ertesinde hükümetin dikkatli ve hızlı bir şekilde harekete geçmesi ve başlıca dört konunun üzerine odaklanması gerekir.
İlki, meydana gelen hasarı asgariye indirecek tedbirlerin alınmasıdır. Bomba patlamış, büyük bir tahribata neden olmuştur. Buna karşın hükümet paniğe düşmemeli, kısa sürede organize olmayı becermelidir. Meşum saldırıda hayatını kaybedenlerin kimliğini belirlemeli, defin işlemlerinin mümkün mertebe çabuk ve doğru bir şekilde tamamlamalıdır. Yaralananların tedavilerinin en iyi koşullarda yapılmasını sağlamalıdır. Yaşamını yitirenlerin ve yararlananların acılı aileleriyle dayanışmalı, onları sosyal, psikolojik ve ekonomik açıdan desteklemelidir. Puslu havaları sevenlerin ortamı bulandırmasına karşı teyakkuzda olmalı, halka sağlıklı bir biçimde bilgilendirecek mekanizmaları kurmalı, toplumsal algıyı iyi yönetmelidir.
İkincisi, faillerin tespitidir. Bombalamayı gerçekleştirenlerin kimliğini bulmak için hükümet aşırı bir ihtimam göstermelidir. Elbette hükümetin görevi, sadece kendini patlatanların kim olduğunu belirlemekle sınırlı değildir. Katil(ler)in kimliğinin açığa çıkarılması mühimdir ama yeterli değildir. Hükümete düşen, katillerin bağlantılarını açıklığa kavuşturmak, olayın arkasındaki örgüt(ler) ve/veya devlet(ler)e ulaşmak ve saldırıyı tüm ayrıntılarıyla çözümlemektir.
Yanlışlar ve sorumlular
Üçüncüsü, yanlışlıkların ve eksikliklerin belirlenmesi ve akabinde sorumlular hakkında gerekli hukuki ve idari işlemelerin başlatılmasıdır. Saldırı, ülkenin başkentinde oldu. Yüzden fazla insan hayatını kaybetti. Çok sayıda ağır yaralı var. Önceden istihbar edilen ve arananlar listesindeki kişiler tarafından gerçekleştirilen bir saldırı söz konusu. Burada büyük hataların yapıldığı göz ardı edilemez.“Üstümüze düşen her şeyi yaptık, bir sorumluluğumuz yoktur” denilerek geçiştirilemez.
Dördüncüsü ise, muhtemel saldırıları önlemek adına gerekli önlemleri almaktır. Türkiye, genel seçimlerin yapılacağı kritik bir dönemeçte. Partilerin çok sayıda miting programları var. Hükümet parti ayrımı yapmaksızın bütün mitingler için en üst düzeyde koruma tedbirlerini almak, her partinin seçim faaliyetlerini rahatlıkla yürüteceği şartları oluşturmak zorunda. Unutulmamalı ki, bu tür saldırıların gayesi seçimleri yaptırmamak veya yapılsa bile sonuçlarını tartışmalı kılmaktır.
Geçmiş bombaların yükü
Şüphesiz her dört konu da çok mühim. Bununla birlikte failin tespiti mevzuuna ayrı bir parantez açılmalı. Failin belirlenmesi, gerek katliamın yarattığı çöküntünün tesirini düşürmede ve gerek olası saldırıların engellenmesinde azımsanmayacak bir rol oynar. Hükümetin eylem ve söylemiyle kamuoyunu ikna itmesi, kamuoyunun hükümetin patlamanın üzerine kararlılık ve titizlikle gittiğinden emin olması gerekir.
Ne var ki, bu hususta iyi bir imtihan verilmedi, verilmiyor. Kamuoyu, Diyarbakır ve Suruç bombalamalarının soruşturulma tarzından mutmain olmadı. Gerçeğin tüm detaylarıyla kendisine sunulmamasından şikâyet etti. Bazı verilerin kendinden saklandığını, bazı şeylerin üzerinin örtüldüğünü düşündü. Diyarbakır’da, Suruç’ta yaşananların üzerine gereği gibi gidilseydi, Ankara’daki felaketin olmayabileceğine inandı. Bunca büyük facialar olmasına rağmen hiç kimsenin sorumluluk almamasından rahatsız oldu.
IŞİD-PKK ortaklığı
Ankara’da da halkın kafasını bulandıran noktalar var. Hükümet olayı aydınlatmakla görevli. Lakin hükümetin sarf ettiği bazı beyanlar bu göreviyle bağdaşmıyor, tersine bombalamayı belirsiz kılmak gibi bir işlev görüyor. Mesela Başbakan Davutoğlu’nun kullandığı “kokteyl terör” ifadesi, bu çerçevede değerlendirilebilir. “Kokteyl terör” ile anlatılmak istenen, bir eylemin birden fazla örgütün işbirliği ve dahliyle gerçekleştiğidir. Başbakan da bu ifadeyle, Ankara’daki katliamın IŞİD ve PKK’nin ortak yapımı olduğunu ima ediyor.
Başbakan’ın amacını anlamak kolay: Hükümet, PKK ve HDP’nin bombalamanın adresi olarak doğrudan kendisini göstermesinden büyük bir rahatsızlık duydu. Bundan dolayı PKK ve HDP’ye karşı kullanılabilecek iddialı bir argüman geliştirdi. “Saldırının altında IŞİD ile birlikte gerçekte siz varsınız”diyerek kokteyl terör kavramına sarıldı. Oysa bu taktik, tepeden tırnağa yanlıştı. Çünkü üzerlerinde hükümet mesuliyeti bulunanlar, ulu orta konuşamazlar, akıllarına ve işlerine ilk gelen sözleri kullanamazlar, kullanmamalıdırlar.
Hükümet olarak bir kişi, grup veya örgütü olayın faili olarak gösterdiğinizde bunu çok sağlam delillere dayandırmalısınız. İddianızı kimsenin itiraz etmeyeceği/edemeyeceği delillerle desteklemelisiniz. Parmağınızla birilerini “suçlu” diye işaret ettiğinizde bunun altını doldurmalısınız. Salt iç politik kaygılarla kimseyi itham edemezsiniz. Ederseniz hem yapılacak soruşturmanın selametini zedeler, hem de kamuoyunun güvenini asgariye çekersiniz. İçi boş dayanaklarınızın (bu olayda tweetler) kaçınılmaz çöküşü, gerçeği gölgelemeye çalıştığınız düşüncesinin yaygınlaşmasına neden olur.
Kokteyl terörün şu ana kadar gördüğü işlev bu. Hükümet kendi icat ettiği kavramla kendi ayağına sıktı.
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025