Vahap COŞKUN
“1960’ların ilk yarısında Mülkiye’de siyaset bilimi okudum, siyasi tarih okudum, sosyoloji okudum.
Ama sıkı durun:
Kürt sözcüğünü duymadım.
Kürt meselesi yoktu.
1915 tek boyutluydu.
Ermeni meselesi yoktu.
Alevi sözcüğü kulağıma çalınmadı.
Cemevi diye bir şey öğrenmedim.
Dersim de yoktu, Sason da...
Bunların hiçbirini öğrenmeden mezun oldum 1965 yılında Mülkiye’den...”
İfadeler Hasan Cemal’a ait. (Milliyet, 17.01.2010) Düşünün, Mülkiye ülkenin en güzide siyasal bilimler fakültesi. Yarın kamu sahasında idareci ve entelektüel olarak boy gösterecek olanları yetiştirmek üzere kurulmuş Cumhuriyet’in gözbebeği bir kurumu. Kürt, Ermeni ve Alevi meseleleri de ülkenin dünden bugüne taşınan ve varlığıyla can yakan sorunları. Dolayısıyla herkesten önce bu fakültenin talebelerinin bu meselelerden haberdar ve bilgi sahibi olmaları beklenir.
Ama gelin görün ki öyle olmamış. Mülkiye –en azından Cemal’in döneminde- bu meselelere bigâne kalmış. Tedrisatından geçirdiği gençlere ileride yüz yüze gelecekleri sorunlara dair asgari düzeyde bile olsa bir bilgi sunmamış. Memleketin acılarını dindirmek iddiasıyla mezun ettiklerini bu acılardan bihaber bırakmış.
SORU YOLUYLA ÖVMEK
Halen neden bu meselelerle cebelleştiğimizi göstermesi bakımından Cemal’in anekdotu önemli. Öyle ya, üzerini örttüğünüz, gözlerden ırak tuttuğunuz ve dolayısıyla bilmediğiniz dertlere meselelere bir çare bulamazsınız.
Bu anekdotu Barış Ünlü hakkında açılan dava vesilesiyle anımsadım. Ancak bu kez durum farklı: O zamanki sorun, ülkenin halinin öğrencilerden gizlenmesiydi. Şimdiki sorun ise, yaşadıkları coğrafyanın gerçeğini öğrencilerine öğrettiği için bir hocanın başının belaya girmesi.
Ünlü, Mülkiye’de “Türkiye’de Siyasal Hayat ve Kurumlar-1” dersini veriyor. Derste Kürt meselesini de işliyor. Doğru bir tercih bu; çünkü bu mesele üzerinde düşünmeden Türkiye’de siyaseti bütünüyle anlamlandıramazsınız. Kürt meselesini konuştuğunuz da ise kaçınılmaz olarak Öcalan’ı ve PKK’yi ele almanız gerekir. Ünlü de bunu yapıyor. Final sınavında öğrencilerinden Öcalan’ın 1978 ve 2012 tarihli iki metnini kıyaslamalarını ve aradan geçen 34 yıllık süre zarfında Kürt toplumunun ve Kürt hareketinin yaşadığı dönüşümü analiz etmelerini istiyor.
Yani her şey doğal mecrasında akıyor. Ancak sorunun bir ihbara konu olmasıyla iş anormalleşiyor. Savcılık, Ünlü hakkında“terör örgütü propagandası yapmak, suç ve suçluyu övmek”ten iddianame hazırlıyor. Savcılık’a göre, Ünlü “Öcalan’ın siyasal düşüncelerine meşruluk kazandırmaya ve onun siyasal bir önder olduğunu zihinlere kazımaya dayalı soru” sormuş.
HUKUKİ AYIP
İki kesime hayret ediyorum. Biri, ihbarda bulunan öğrencilerdir. Hocaların ders işleme tarzları farklıdır. Kimi klasik kaynaklarla yetinir, kimi aşina olunmayan metinlere başvurur. İkincisini yapanlar öğrenciler için gerçek bir şanstır. Çünkü onlar ufku açarlar, düşünülmeyeni akla getirirler, sorgulama yaptırırlar. Öğrencilerden beklenen bundan mümkün mertebe istifade etmeleridir. Yoksa hocalarını ihbar etmeleri değil. Bu, her şeyden evvel kendilerine yaptıkları büyük bir haksızlık olacaktır.
Diğeri ise savcılardır. Savcılar cevap verebilir mi acaba, bir siyaset hocası Kürt meselesini anlatmayacak da neyi anlatacaktır? Meselenin tarihini, aktörlerini ve değişimini incelemeyecek de neyi inceleyecektir? Ve hepsinden mühimi, savcıların hoca ile öğrencileri arasındaki akademik münasebetlerde ne işi vardır? Bir hocanın dersine ve suallerine karışmak –en hafif tabirle- ayıp değil midir? Bir savcı böyle bir dava açmayı nasıl düşünülebilir?
Neyse ki Mahkeme ilk duruşmada Ünlü’yü beraat ettirdi ve ayıbın büyümesini önledi. Ama böyle bir davanın varlığı bile, hocalara yönelik bir gözdağı içerdiğinden, başlı başına bir sorun. Öğrencilerin öğrenme ve hocaların öğretme özgürlüğü mutlak teminat altında olmadığı bir yerden hayır çıkmaz!
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025