Vahap COŞKUN
Brüksel’i kan gölüne çeviren günün sabahı. Bir süredir yürütmekte olduğumuz bir araştırma için Fransa-Lyon’dayız. Türkiye’ye döneceğiz. Bizi otelden havaalanına götürecek taksinin şoförü cıva gibi bir genç. Ele avuca sığmıyor. Kaşla göz arasında çantaları bagaja yüklüyor. Aramızdaki konuşmalardan Türkiye’den geldiğimizi anlıyor. Arabaya biner binmez bahsi Türkiye’den açıyor. İstanbul’u, İzmir’i ve Antalya’yı görmüş. Tatilini Türkiye’de geçirmiş. Tekrar gelmeyi çok istiyormuş.
Konuşkan, sıcakkanlı, sevimli bir genç. Tatlı bir sohbeti var, insanı sıkmıyor. Araya girmemize imkân vermeden daldan dala atlıyor. Tatilden, gezip gördüğü yerlerden birden futbola geçiyor. İlgili olduğu belli. Sadece Fenerbahçe’yi, Galatasaray’ı ve Beşiktaş’ı değil, Trabzonspor’u da biliyormuş. Fransız futbolunu sevmiyormuş, İbrahimoviç bile onu buradaki futbola ısındıramamış, favori bir Fransız takımı yokmuş.
İki Madridli
“Peki, kimi destekliyorsun?” diye soruyoruz. “Real Madrid” diye cevap veriyor. Barcelona’dan hazzetmiyormuş. Bu, ona olan muhabbetimi artırıyor. Göz kırparak“Zidane” diyorum Madrid sevgisinin arkasındaki nedeni tahmin ettiğimi hissettirerek. Dikiz aynasından hemen beni kesiyor, iki Real taraftarı olarak birbirimizi anlıyoruz, La Liga’da durumumuz pek parlak olmasa da Zidane’nin varlığı sayesinde gözlerimizin içi gülüyor.
Sustuğu nadir bir anı fırsat bilerek memleketinden söz açıyoruz. Tunus’tan gelmiş. O ve abisi Fransa’da kalıyorlarmış. Annesi ve babası ise Tunus’talarmış. Evliymiş. Bir çocuğu varmış. Formula pilotlarını andıran bir tarzda araba kullanırken bir taraftan da telefonundan oğlunun resmini gösteriyor. 2-3 yaşlarında tatlı mı tatlı melez bir çocuk. Ayaklarını üst üste atmış bir pozu var ekranda. “Prens” diyoruz. Gülümseyerek başını sallıyor.
Radyo açık. Laf dönüp dolaşıp Brüksel’deki intihar saldırılarına geliyor. Havaalanında ve metroda bombalar patlamış. Tablo berrak değil o saatlerde. Can pazarında kaç kişinin yitip gittiği bilinmiyor henüz. Lakin büyük bir panik havasının her tarafa yayıldığı görülüyor. Canı sıkılıyor şoförümüzün. Yüzü düşüyor. Somurtarak tek bir cümlede dökülüyor ağzından: “İslam’ı kirletiyorlar.”
O kadar. Ne bir eksik, ne de bir fazla. Gülen gözlerinin sönen feri olan biteni özetliyor. O da, biz de bundan sonraki süreçte nelerin olabileceğini üç aşağı beş yukarı kestirebiliyoruz. Tabii olarak olağan üstü tedbirler alınacak. Can korkusu büyüyecek. Sıkıyönetimler ilan edilecek. Güvenliği sağlamak için özgürlükler peyderpey kısıtlanacak. Hayatı koruma kaygısı bütün sınırlamalara meşruiyet temin edecek.
Potansiyel şüpheli
Şüphesiz her toplumsal grup için zorluklar içerecek bu dönem. Fakat Avrupa’da yaşayana Müslümanlar için hayat daha zor bir hal alacak. Yabancı düşmanlığı körüklenecek. Ayrımcı ve dışlayıcı pratikler çoğalacak. Müslümanlar “potansiyel şüpheli” olarak görülecekler, suçlayıcı bakışları daha fazla üzerlerinde hissedecekler. Müslümanların hak ve özgürlükleri daha çok sorgulamaya tabi tutulacak. Dini nitelikli taleplerine daha az müsamahakâr davranılacak.
Zaten her yerden başını göstermeye hazır İslamofobi katlanacak. “İslam dini” ile “terör” arasında doğrudan bağlantı kuranların sayısı artacak. Önyargılar daha koyu bir tona bürünecek. İslam dininin teröre yol açtığı düşüncesi, Avrupa kamuoyunda daha fazla kökleşecek.
Irkçı ve yabancı düşmanı radikal partilerin popülaritesi genişleyecek. Merkezdeki partiler, onlara taviz vermek durumunda kalacak. Böylece Müslümanların hareket alanları her geçen gün daha da daralacak. Bu da karşı bir radikalizmi körükleyecek.
Genç Tunuslunun sözleri, aslında olması muhtemel bu tür menfi gelişmelere dair endişeyi ve korkuyu yansıtıyor. Gerçekten de terör hem İslam’ı kirletiyor, hem de adına hareket ettiğini söylediği insanların hayatlarını karartıyor. Bunu da en iyi Müslümanlar biliyor.
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025