Vahap COŞKUN
Türkiye’de her zaman darbe heveslileri olur. Şimdi de var. Sağda-solda darbe ateşiyle yanıp tutuşan mebzul miktarda kişiyi görmek mümkün. Ancak darbe sevdalılarının hepsi aynı değil. Başlıca iki kısma ayrılabilirler. İlk kısma, darbe arzusunu açıktan dillendirenler girer. Bunlar sözlerini esirgemezler. Laflarını eğip bükmezler. Düşüncelerinin yönünü bir o yana bir bu yana çevirmezler. Doğrudan darbe istediklerini söylerler.
Çünkü bu kişilerin/grupların tarih ve toplum okuması bellidir. Türkiye toplumunu demokrasiye ehil görmezler. Onlara göre, tek parti diktatörlüğü, “asr-ı saadet”tir. Ne yazık ki, gerektiği kadar sürmemiştir. Ülke demokrasiye erken geçmiştir. Henüz olgunlaşmayan, kendisi için iyi ve doğrunun ne olduğunu ayırt edecek bir yetkinliğe kavuşmayan halka iktidarı belirleme yetkisi verilmiştir. 1950’de serbest seçimler yapılmış, Cumhuriyet’in kurucuları yenilmiş, el-ayak takımının temsilcileri iktidar katına çıkmıştır.
“ORDU GÖREVE”
DP’nin iktidar olması, Cumhuriyet devrimine bir ihanettir, bir karşı-devrimdir. O günden bugüne cahil halk hep –kendisi gibi- gericileri işbaşına getirmiştir. Memleketin başına ne kötülük gelmişse bunlardan gelmiştir. Dolayısıyla devrime tekrar hayat vermek, tarihi tersine çevirmek gerekir. İktidarı devralacak ve sahiplerine teslim edecek tek ilerici mahfil ise, askerdir. Bu sebeple bu kişiler, herhangi bir mahcubiyet duymadan ve “politik doğruculuk” gibi bir tasaya düşmeden göğüslerini gere gere “ordu göreve” derler.
İkinci kısımda ise, daha sofistike darbe yanlıları yer alır. Bunlar, ilk kısımdakiler gibi, dan-dun değillerdir. Darbe tezgâhını çok daha incelikli işlerler. “İnsan hakları” ve “demokrasi” laflarını ağızlarından düşürmezler. Özgürlük bahsinde tozu dumana katarlar. Muhalefet postunu kimseye kaptırmazlar. Tüm bu kavramların üzerinde tekel kurar bir halleri vardır. Sanırsınız ki, bunların intifa hakkı bir tek onlara aittir.
Ama yaldızları sıyırıp alta baktığınızda askeri bir müdahaleye rıza ve meşruiyet üreten bir söylem görürsünüz. Mesela kimi, ülkede tek muhalefet odağının ordu olduğunu belirtir ve AKP iktidarında ordunun etkisinin kırılmasından üzüntü duyar. Kimi, ordunun sahaya inmemesinden ötürü ülkenin muhalefetsiz kalmasından yakınır. Kimi, askerin olup bitenlere daha fazla sessiz kalamayacağını söyleyip umut tazeler. Kimi de, diğer tüm kurumların oyun dışına itildiği bir durumda ordunun eninde sonunda yürütme üzerindeki denetim işlevini ifa edeceğini anlatır.
“İNÖNÜ BİLE KURTARAMAZ”
Onlara bu yazdıkları ve söyledikleri anımsatıldığında, elbette ki demokratlıklarına ve özgürlükçülüklerine halel getirmeyecek ve“Biz yalnızca göz önündeki verileri okuyor ve var olan durumu ortaya koyuyoruz. Yoksa biz de darbeye karşıyız” diyeceklerdir. Ancak sözlerindeki şehvete ve gözlerindeki parıltıya baktığımda ben farklı bir resim görüyorum. Bu tespitler (!), gerçekte bir darbe temennisinden başka bir şey değil. Hiç tereddüdüm yok; bugün sözüm ona bu tespiti yapanların ağırlıklı bir bölümü, yarın mevcut iktidarı devirecek bir darbe yapılacak olsa bunu şevkle selamlayacaklardır.
Birçok emare var buna dair. Misal, yabancı basında Türkiye’de Mısır tipi bir askeri müdahalenin yapılması ihtimalinin bulunduğunu içeren bir yazı çıktı. Yazı, bazılarını gaza getirdi ve içlerindeki darbeci ruhu anında açığa çıkardı. Öyle ki, anti-militaristlik bayrağını kimseye kaptırmayanlar dahi “Eğer iş bu noktaya geldiyse, artık Erdoğan’ı İnönü bile kurtaramaz” diye sevindirik olup bu yazının üzerine balıklama atladılar.
Niyetlerini direkt belli edenlere nispetle örtük bir darbe taraftarlığı yapmak, bana göre, hem daha alçak bir ahlaki pozisyondur, hem de daha tehlikelidir. Demokratik siyaseti savunanların, açık darbe taraftarları kadar, örtük darbe taraftarlarına karşı da zihni olarak müteyakkız olmaları ve onların darbe sevdalarını her yerde mahkûm etmeleri gerekir.
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025