Vahap COŞKUN
PKK’nin şehir savaşlarında başarıya ulaşabilmesi başlıca iki şarta bağlıydı: Birincisi, halkın bu hendek, barikat ve silahlı özyönetim stratejisine destek vermesiydi. İkincisi de, devletin zaaf göstermesiydi. Fakat her iki mevzuda da işler PKK’nin istediği gibi gitmedi.
İlk olarak halk, PKK’nin ummadığı bir kararlılıkla, çatışmaların kent merkezine taşınmasına tepki gösterdi. Hendeklerin ve barikatların arkasında durmadı, silahlı özyönetim ilanlarına iltifat göstermedi. Halk silahlar patladığı andan itibaren halk evini barkını terk etti ve yollara düştü. Göç etmek mecburiyetinde kalanların iki önemli özelliği vardı:
- Biri, kahir ekseriyetinin HDP seçmeni olmasıydı. Yoğun çatışmaların yaşandığı ilçelerde HDP’nin oy oranı % 80 seviyelerinde seyrediyordu.
- Diğeri ise, ekonomik piramidin en alt basamağındaki kesimini oluşturmasıydı. Çoğu, 1990’larda devletin uyguladığı zorunlu göç politikasının kurbanlarıydı. Geçmişte de, bugün de yaşamlarını çok güç koşullar altında sürdürüyorlardı.
PKK belki biraz da bu sosyolojiye güvenerek, çatışmaları başlattı. Ancak halk çatışmalara katılmayı reddetti. Halkın ret kararı, dört sebebe bağlanabilir:
a. PKK’nin hedefi ile uyguladığı metot arasındaki uyumsuzluk devasaydı. Zira PKK bağımsız bir devleti reddediyor, dahası bağımsız bir Kürt devletini gericilik olarak nitelendiriyordu. Bazen özerklik, bazen de “özyönetim” diyor, ama nihayetinde Türkiye ile birlikte yaşamayı öngörüyordu. Bir özerklik için şehirleri harabeye çevirmenin ve binlerce insanı ölüme göndermenin ise halk nezdinde bir izahı yoktu.
b. Çözüm süreci, bu meselenin çözümünde başka bir yolun mümkün olduğunu göstermişti. İnsanlar barışın tadını almıştı. Siyasete güvenildiğinde ve demokratik mekanizmalara ağrılık verildiğinde, dün “olmaz” denilen birçok şeyin bugün “olduğunu” tecrübe etmişti. Kaldı ki ortada siyaseti güçlü kılacak birçok kaynak (parlamento, belediyeler, medya ağı, sivil toplum kuruluşları, vb.) mevcuttu. PKK ve HDP’den istenen ve beklenen, eldeki bu imkânların siyasete teksif etmeliydi. PKK’nin bunu yapmak yerine silaha davrandı, halk da bunu tasvip etmediğini açığa vurdu.
“Hendek kazmak bir delilik”
c. Sosyoloji yerinde durmuyor değişiyordu. Kürt illerinde gözle görülür bir orta sınıflaşma vardı. Kentler yeniden inşa ediliyor, yeni ve modern semtler doğuyor, alım gücü yükseliyor, mobilizasyon artıyordu. Ekonomik açıdan ortanın altında yer alanlar da, yaşam standardını yükseltmeyi ümit ediyordu. Orta sınıflaşmanın tesiri iki yönlüydü: Bir taraftan kimlik taleplerini (anadil, yönetime katılma, vb.) keskinleştirdi. Diğer taraftan da kitlelerin militanlaşmasının önüne set çekti. Kürtler taleplerinin arkasında duruyordu. Ama bunun için şiddeti değil, siyaseti tercih ediyorlardı.
d. Hepsinden mühimi halk kırk yıldır mağduru olduğu çatışmanın kazandırdığı deneyimden süzdüğü bilgi ile bu yolun bir yere varmayacağını biliyordu. Yine en büyük zararı kendilerinin ve çocuklarının göreceğini, kendi hayatlarının bir felakete dönüşeceğini hissediyordu.
Çatışmaların yaşandığı dönemde New York Times muhabiri Robert F. Worth, bölgeye gelip PKK’lilerin arasına karıştı ve hendeklerin gerisindeki hayatı 19 sayfalık bir haberle gazetesine taşıdı. Worth haberinde, bazı PKK’lilerin yapılanların yanlış olduğunu kendisine itiraf ettiğini söylüyordu:
“Hendeklerin arkasında geçirdiğim sürede PKK içinden sessiz de olsa çatlak seslere şahit oldum. Bunlardan biri 24 yaşındaki bir kadın keskin nişancıydı: “Kobani'de savaşırken sonuç alacağımızı biliyorduk. Burada bir sonuç alamazsınız. Ben sonuç getirmeyen bir şey için ölmek istemem. İnsanlar soruyor: Bu hendekleri kazmak doğru muydu?”
Worth’a göre, dokuz aylık çatışmaların ardından Kürt vatandaşlarının çoğu ve özellikle orta sınıf Kürtler “PKK’nin hendek kurup devlete karşı isyan etme stratejisinin bir delilik olduğunu” düşünüyordu. “Cizre'deki esnaflardan biri yıkılan evini göstererek, ‘Gençler hendek kazmaya başlayınca onları ikaz ettik yapmayın dedik, bize sizi koruyacağız dediler. İşte sonuçlar ortada” diye konuştu."
Devletin cevabı
İkinci olarak, PKK’nin çatışma tercihi, zafiyet bir yana, devlet tarafından şevkle ve heyecanla karşılandı. Zira devlet, çözüm süreci boyunca sahayı PKK’ye fazla kaptırdığını düşünüyordu. PKK’nin kamu güvenliğini ihlal etmesinden ve hâkimiyet alanını genişletmesinden de rahatsızdı. PKK’nin paralel bir devlet erki gibi faaliyet göstermesini devlet –varlığına ve vasfına yönelik- bir tehdit olarak kodladı. PKK silaha davranmasını fırsat bilerek bu tehdidi bertaraf etmek için tüm güçlerini sahaya sürdü. Ülke içinde ve dışında PKK’ye karşı çok yoğun operasyonlar yaptı. Şehirlerde hendek ve barikatları kaldırdıktan sonra, kırsala döndü.
Şehir savaşları esnasında Irak ve Suriye analojileri yapılıyor ve bilhassa PKK’nin Suriye’deki kazanımlarına atıfla Türkiye’deki stratejisine bir haklılık çerçevesi oluşturulmaya çalışılıyordu. Oysa Irak ve Suriye ile Türkiye’nin karşılaştırabilmesinin olanağı yoktu. Her iki ülkede Kürtlerin güce dayalı araçlarla kendi bölgelerinde teritoryal bir egemenlik kurmalarını sağlayan üç dinamik vardı:
- Merkezi devlet, varoluşsal bir krize düşmüştü.
- Kürtlerden ziyade ülke genelinde bir siyasi istikrarsızlık ve ayaklanma vardı.
- Uluslararası güçlerin doğrudan bir müdahalesi söz konusuydu.
Her üç dinamik açısından da Türkiye farklı bir noktada. Güçlü bir merkezi devlet var. Hükümete karşı genel bir başkaldırı bahis konusu değil. Devlet, uluslararası arenada güçlü bağlar sahip. Türkiye, NATO üyesi ve dünyanın en büyük 17. ekonomisi. Dolayısıyla Irak ve Suriye’de iş gören yöntemlerin Türkiye’de iş görmeyeceği belliydi.
Başarının ölçütü
Nitekim görmedi. PKK; başarılı olamadı. Burada “başarı” derken bir hususun altını çizmek gerekir. Sanrım PKK yöneticilerinin başarıdan kastı, orduyu tamamen yenmek değildi. Herhalde onlar da, devleti bütünüyle bölgeden çıkaracaklarını, bir ya da birkaç yerde yönetimi bütün boyutlarıyla ele geçireceklerini, devlet güçlerinin giremediği ve kelimenin gerçek manasında kurtarılmış bölgeler oluşturabileceklerini düşünmemişlerdir. Bunun imkânsız olduğunu bilebilecek tecrübeye sahiptirler.
Kanımca PKK’nin amacı, bir ayaklanma tablosu ortaya çıkarmaktı. Sivillerin kitleler halinde devlete isyan ettiğini gösteren bir manzara yaratılabilse, PKK gayesine ermiş olacaktı. Bu Türkiye’yi hem içerde, hem de dışarda çok zorlayacak, köşeye sıkıştıracak ve PKK’nin elini güçlendirecekti. Ancak bu da olmadı, PKK bu hedefine de varamadı.
Devam edeceğim…
[2] (Bu konuda daha ayrıntılı bir okuma için: Cuma Çiçek-Vahap Coşkun; Dolmabahçe’den Günümüze Çözüm Süreci: Başarısızlığı Anlamak ve Yeni Bir Yol Bulmak, Barış Vakfı Yayını, Nisan 2016, https://tr.boell.org/sites/default/files/nisan_raporu_turkce.pdf)
Yazarlar
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025