Vahap COŞKUN
Dünyanın her yerinde silaha başvuranlar, adına yola revan olduklarını söyledikleri halkın biricik temsilcilerinin kendileri olduğunu iddia ederler. Mücadele ettikleri devletlerden bunu tanımlarını talep ederler. Başlıca iki nedeni vardır bunun: İlki, temsilci sıfatı içeride mücadeleye kitlesel desteği artırır ve grubun toplumsal tabanının büyümesini sağlar. İkincisi de, dışarıda, gruba çok arzuladıkları meşruiyeti sağlar.
Hükümetler, silahlı grupların bu iddiasını tanımaktan uzak durmalıdırlar. Hiçbir halk yekpare değildir, hepsinin içinde farklı gruplar ve yapılar bulunur. Bu itibarla hükümetler, silah elinde bulunduran grubu “halkın tek temsilcisi” olarak tanıma temel yanlışına düşmemelidir. Bunun da iki önemli sebebi vardır: Birincisi, yegâne temsilcilik konumunun, bahse konu gruba gerçekte sahip olduğundan çok fazla güç atfedilmesi sonucunu doğurmasıdır. İkincisi ise, halk adına karar verme yetkisi bir gruba verildiğinde, onun dışındakilerin devre dışı kalmasıdır.
Dolayısıyla bir halkın kaderini tek bir gruba ya da örgüte mal etmemek, altın bir kuraldır ve hükümetler buna sıkı sıkıya riayet etmelidir. Yaygın ve uzun süreli şiddet içeren bir meseleyi çözmeye girişirken hükümetler, muhataplarını çeşitlendirmelidir. Şiddete bulaşmayan grupları da sürece dâhil etmelidir. Olması gereken budur.
Bununla birlikte bir altın kural daha vardır. O da, silahlı grubun -ve varsa hukuki alandaki siyasi kanadının- görüşme trafiğinden dışlanmamasıdır. Bir halkın geleceğini bir ya da birkaç kişinin iki dudağı arasından çıkan söze bağlamak ne kadar yanlışsa, belli bir toplumsal desteği haiz bir silahlı grubu sürecin/süreçlerin dışına itmek de o denli yanlıştır. Her ikisi de doğru sonuç vermez.
“Yeni” modalite
Başbakan Yıldırım, gerek Diyarbakır’da ve gerek daha öncesinde, çözümün halkta olduğunu ve artık çözüm noktasında PKK’nin oynayabileceği bir rolün olmadığını belirtti. Kimileri bunun çözüm için yeni bir modalite olduğunu ve başarı şansının yüksek olduğunu savundu.
Aynı görüşte değilim. Bana göre burada “yeni” bir durum yok; geçmişte de bu yöntem birçok defa denenmişti. Ve yine bana göre, bundan bir başarı öyküsü çıkmaz; PKK’yi yok sayan, onunla herhangi bir teması reddeden bir modaliteden hükümet çevrelerinin umduğu neticeye ulaşılamaz. Bu nedenle hükümet, meseleye gerçekçi bakmalı ve sağlıklı bir muhataplık ilişkisi tanzim etmeye çaba harcamalı. Kanımca muhataplık meselesi, üç yönlü düşünülebilir:
Birincisi, hükümetin deklere ettiği şekilde, doğrudan halkla ve temsilcileriyle görüşmesidir. Devlet sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri ve siyasi partilerle görüşür. Onların talep ve kaygılarını not eder. Yol haritasını belirlerken bütün bunları göz önünde bulundurur. Bu faaliyetlerinde de herhangi bir ayrımcılık yapmaz, görüşmeleri şeffaflık içinde yürütür ve toplumun bütün kesimlerine ulaşmaya çalışır. Böylelikle tek bir grubun muhatap kabul edildiği, diğerlerinin de onlara kurban edildiği endişesini ortadan kaldırır.
PKK’siz çözümün imkânı
İkincisi, hükümetin PKK ile müzakere etmesidir. Eğer gaye, silahları gündemden düşürmek ise, politik ve sivil aktörlerin yanında, silahı elinde tutanlarla ile görüşmek bir mecburiyettir. Zira silahın nerede, nasıl ve neyin karşılığında bırakılacağı, örgütün ve mensuplarının hukuki durumlarının ne olacağı, vb. meseleleri doğrudan örgütle konuşmaktan başkaca bir çıkar yol yoktur. Evet, Kürt meselesi, salt bir PKK meselesi değildi, sadece PKK’ye de bağlanamaz, bağlanmamalıdır. Ama PKK’siz de Kürt meselesi çözülemez.
Halkı da, kendimizi de kandırmaya gerek yok. Belli bir halk desteğine erişip kitleselleşen bir silahlı hareketi salt güvenlik tedbirleri ile bitirmek olanaksız. Bunun bir misali de yok. Bir müzakere süreci başarısızlığa uğrayıp çatışmalar başladığında taraflar bir daha müzakere olmayacak gibi dozu sert açıklamalar yaparlar. Fakat bunun gerçeklikle örtüşmediğini de bilirler. Eninde sonunda bir masa kurulur ve diyalog başlar. O halde görüşme kapısını dikkatli bir şekilde aralık tutmakta her zaman yarar vardır. Şüphesiz görüşmenin şekli, içeriği ve tarafları temsil eden aktörler zaman içinde değişebilir ama görüşme yapılmadan çözüm olmaz.
Masanın doğru tarafı
Üçüncüsü ise, hükümetin herhangi bir formel muhataplık ilişkisine gerek duymadan yapabileceği düzenlemelerdir. Çok uzun bir süredir Kürt meselesi konuşuyoruz. Sürekli muhasebe yapıyor, eksiklikleri ve yanlışlıkları gözden geçiriyor, dünyadaki benzer vakalara bakıyoruz. Sadece Akil İnsanlar Heyetlerinin raporları ciddiyetle incelense, o raporlarda çok sayıda ve hemen yerine getirilebilecek çok sayıda önerinin olduğu görülür. Yani gök kubbenin altında söylenmedik söz neredeyse yok gibi. Talepler biliniyor ve bunların karşılanma yolları da üç aşağı beş yukarı belli.
O halde hükümet zaman kaybetmeden harekete geçebilir. Bir muhatap arayışına girmeden de bazı adımları atabilir. Mesela anadil eğitimi ve dilin kamusal kullanımına ilişkin öneri paketini hazırlayıp Meclis’in gündemine getirebilir. Zaten demokratik haklar noktasında hükümetin bir muhatap aramasına gerek yok. Kürtlerin talepleri söz konusu olduğunda hükümetin masanın bir tarafına Kürtleri koyup, kendisini masanın karşı tarafında konumlandırması, başlı başına büyük bir yanlış olur. Hükümet bu yanlıştan sakınmalı, kendisini taleplerin muhatabı olarak görmeli ve yapılması icap eden yasal ve anayasal düzenlemelere önayak olmalıdır.
Ezcümle, hükümetin elini-kolunu tutan yok! Buyursun yapsın…
Yazarlar
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025