Vahap COŞKUN
15 Temmuz darbe girişiminin halk tarafından engellenmesinden sonra darbecilerin tespiti ve cezalandırılması için gerekli acil tedbirleri almak adına OHAL ilan edildi. Hükümet en yetkili ağızlardan OHAL’ hakkında halka karşı iki taahhüdün altına girdi:
İlki, OHAL’in mümkün olan en kısa sürede kaldırılacağıydı. Hatta hükümet, elini çabuk tutacağını ve gerekli işlemleri üç aydan önce bitirmesi durumunda normal yönetime vaktinden erken geçileceğini ifade ediyordu.
İkincisi ise, OHAL’in halka karşı değil devlete karşı alınmış bir önlem olduydu. Buna göre OHAL’de halkın gündelik hayatına ilişkin herhangi bir kısıtlama getirmeyecekti. Devletin OHAL’in verdiği yetkilere müracaat etmesinin gayesi, kendi içinde çöreklenmiş darbecileri temizlemekti.
Aradan iki buçuk ay geçti. Yapılıp edilenlere bakıldığında her iki taahhüdün de yerinde yeller estiğini görmek mümkün. İlk olarak, OHAL üç ay ile sınırlandırılmadı. Başlangıçta kâfi olduğu düşünülen süre ile yetinilmedi ve OHAL’in üç ay daha uzatılması için MGK’da tavsiye kararı alındı. Dahası Cumhurbaşkanı Erdoğan “Belki bir yıl bile yetmeyebilir” diyerek OHAL’in ikinci üç aydan sonra daha da uzayabileceğinin sinyalini verdi.
Ve ikinci olarak da OHAL, hiç de başta beyan edildiği üzere, salt devlete sızmış darbecilere karşı yürütülmedi. Aksine darbe ile hiçbir bağlantısı olmayan kişi ve kurumlar da OHAL’in gadrine uğramaya başladı. Hukuk sınırlarının dışına taşan OHAL tatbikatları, mağdur yelpazesini genişletti ve mağdurların sayısını daha da kabarttı.
Yozgat’ın OHAL’i
OHAL’in son iki uygulaması bu çerçevede değerlendirilebilir. Biri, Yozgat’ta Valiliğin ildeki bar, pavyon ve gazinoları güvenlik gerekçesiyle kapatmasıdır. Normal dönemde kapatılması gerekli kılacak derecede tehlike teşkil etmeyen bu içkili mekânların, OHAL ile birlikte güvenlik tehdidine dönüşmesi, bürokrasinin kafasının nasıl çalıştığını göstermesi açısından ibretlik bir misal. Tam bir işgüzarlık! Gerek Tuncer Köseoğlu ve gerek Oral Çalışlar bu meseleye ilişkin söylenmesi icap edenleri fazlasıyla yazdılar. Ekleyeceğim çok fazla bir şey yok; sadece tam bir işgüzarlık ile karşı karşıya olduğumuzu belirtmekle yetineceğim.
Diğer uygulama ise, 12 radyo ve televizyon kanalının yayının durdurulmasıdır. Sesleri kesilen bu yayın organlarının Gülenist darbecilerle hiçbir bağlantısının olmadığı apaçık. Çoğunlukla Kürtlerin, Alevilerin ve solcu grupların takip ettiği kanallar bunlar. Hepsinin kapısına “terör örgütleriyle iltisaklı oldukları ve milli güvenliğe tehdit oluşturdukları”gerekçesiyle kilit vuruldu. Çalışanları işlerini kaybetti. Takipçilerinin onları izleme ve dinleme hakları gasp edildi.
Kaşın üstünde gözün var
Milli güvenlik, muktedirler için her kapıyı açan efsunlu bir kavram. Alanı çok geniş; nerede başlayıp nerede bittiğini ona dayanarak iş yapanlar dışında kimse bilmez. Sonuna kadar götürüldüğünde, devletin fikri dışında her fikir milli çerçeveye denk düşmediğinden bahisle müeyyideye tabi tutulabilir. Devlete “kaşın üstünde gözün var” demek, devletten farklı bir söyleme dayanmak cezalandırılmanın kapısını açabilir.
İktidarlar milli güvenliği çok severler; onu kullandıklarında herkesin önünü iliklemesini, akan suların durmasını isterler. Ancak elbette öyle olmaz, çünkü mızrak çuvala sığmaz. Kanalların yayınlarının durdurulması gibi aleni hukuksuzluklar “milli güvenlik” ambalajına sarılarak yutturulamaz. Mesela IMC, 5.5 yıldır yayın yapıyor. Bu kadar süre tehlike arz etmeyen bir kanal şimdi mi tehlikeli oldu? Ya da devlet, Yön Radyo’nun türkülerindeki potansiyel tehdide yeni mi uyandı?
Peki, Zarok Tv’nin kapatılmasına ne buyurulur? Zarok, yani Çocuk! Evet, çocuklar için yayın yapan bir kanal bu, iki yıla yakın bir süredir de hizmet veriyor. Kürtçenin Kurmancî ve Zazakî lehçelerinde programlar hazırlıyor. Dünyanın her tarafındaki Kürtlerden de büyük ilgi görüyor. Kanal bugüne kadar RTÜK’ten tek bir uyarı cezası dahi almış değil. O halde nasıl oluyor da bu kanal milli güvenlik açığı yaratıyor? Sakın o açık, bu kararı alanların kafasında olmasın?
Herkes bölücü
Genel Yayın Koordinatörü Dilek Demiral “Zarok Tv’nin nasıl bir bölücülük ve yıkıcılık yaptığını anlamak zor” diyor ve ekliyor: “Kapatılmaya gerekçe olacak tek bir şey yok. Suç olarak gösterilecek tek suçumuz Kürtçe yayın yapmaktır. Eğer Türkiye’de Zarok Tv de bölücüyse Türkiye nüfusunun hepsi bölücüdür o zaman.”
İnsan, gerçekten hayret ediyor. Basiret bağlanması ancak bu kadar olur.
Bir meseleye başlıca iki düzeyde bakılabilir: Birincisi, ilke düzeyidir. Binbir zahmetle elde edilen kazanımların altının bir KHK ile oyulması ilkesel olarak yanlıştır. Lakin anlaşılan o ki, bugünkü ortamda bunu AKP’ye anlatmak gün geçtikçe zorlaşıyor.
İkincisi, fayda düzeyidir. Farklı sesleri baskıla altına alan bir politika, 15 Temmuz’daki darbe karşıtı toplumsal cepheyi dağıtır. Değeri tartışma götürmez bu toplumsal mutabakatın un ufak edilmesi ise, hükümete yarar değil zarar verir. Ve milli güvenliği asıl tehdit eden de budur.
İlkeden vazgeçtik, AKP meseleye salt faydacı perspektiften bile baksa, yaptığının ne denli vahim olduğunu görür.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025