Vahap COŞKUN
Evet ve mağduriyet başlıklı yazım üzerine birçok mesaj aldım. Kimi bizzat kendisinin, kimi de eşinin, dostunun, yakınının başına gelenleri anlatıyordu. Okuduk, üzüldük. Maalesef elimizden gelen bir şey yoktu. Onlar da bunu gayet iyi biliyordu. Zaten amaçları da birilerini kendileri adına harekete geçirmek değildi. Kişisel öykülerini anlatıyor, dertleşmek istiyorlardı. 15 Temmuz sonrası başlayan süreçte asla hak etmedikleri bir muameleye tabi tutulduklarından yakınıyor ve içlerini döküyorlardı.
Hikâyeleri bazı noktalarda farklılaşıyordu. Ama hepsinin ortaklaştığı bir yer de vardı: haksızlığa uğrama duygusunun ağırlığı. Elbette işinden gücünden olmak, çalışacak yeni bir yer bulamamak, çoluk çocuğunun ihtiyaçlarını karşılayamamak çok zordu. Hayat eskisinden çok daha güçtü hepsi için. Buna şüphe yok! Ne var ki bundan bile daha baskın olan, kendilerini savunmalarına dahi izin verilmeden “darbeci” ve/vya “terörist” olarak lekelenmeleriydi. “Üç çocuğuma bu durumu nasıl anlatabilirim ki!” diye dert yanıyordu kadın okurlarımdan biri. Sanırım birçok kişinin hissiyatı aynı yöndedir.
Berat Özipek de geçen hafta Serbestiyet’te aynı konuda bir yazı kaleme almıştı (Bu işin adaletle halledilmesi lâzım, 25.02.2017). Kendisiyle görüştüğümde, o da benzer hisleri içeren çok sayıda mesaj aldığını söyledi. Bazı şeylerin yanlış gittiği, zamanında ve etkili tedbir alınmadığı takdirde işlerin sarpa saracağı açıktı.
Hükümetin bunun farkında olmadığı söylenemez. Nitekim hem Başbakan Binali Yıldırım hem de Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, zor ve karmaşık bir dönemden geçildiğini, bu süreçte bazı hatâların yapılmış olabileceğini ifade ettiler.
Acı olan şu ki, iktidarın dahi kabul ettiği bir hususu, iktidara yakın medyadaki bazı kalemler şiddetle reddediyor. Birtakım yanlışların dile getirilmesine tahammül edemiyorlar. Bunlardan bahsedenlere ateş püskürüyor, onları da darbecilere ve teröristlere arka çıkmakla itham ediyorlar.
“Yeryüzünde mutlak güveni hak edecek bir devlet yok”
Kraldan çok kralcı davranan bu şahısların müracaat ettikleri iki yöntem var. Birincisi, yaşananları “mağduriyet edebiyatı” olarak etiketlemeleri. “İnsan zamanla karşıtına benzermiş” deyişini doğrulayan bir tavır bu. Daha kısa bir süre öncesine kadar AKP karşıtı medya AKP’liler için bunu diyordu, yani “mağduriyet edebiyatı” yapmakla suçluyordu. Şimdi ise AKP adına söz söyleyenlerden bazıları, aynı küçümseyici ifadeyi mağrur bir edayla başkaları için kullanmaktan imtina etmiyorlar.
Oysa Özipek’in dediği gibi, olanlar “mağduriyet edebiyatı” diye nitelenip geçiştirilemez. Böylesi kestirmeci bir yaklaşım, baştan sona yanlıştır. Çünkü “mağdur edebiyatı” deyip gelen şikâyetleri elinizin tersiyle ittiğinizde, ne süreç içindeki hatâları görebilirsiniz, ne de bu hatâları giderecek kanalları açabilirsiniz.
“Sanki bireylere daima kendisini savunma hakkı veriliyormuş, sanki bu işleri yürüten bürokratlara mutlak güven duymak için bir sebep varmış gibi büyük konuşmak, ihlâl iddialarını kestirmeden reddetmek âdil değil. Çünkü her şeyden önce, kendisini savunma hakkı vermeksizin, hattâ bir gerekçe bile gösterilmeksizin böyle on binlerce insanın aynı anda işten atıldığı toplu bir tasfiyede haksızlık olmaması mümkün değil. Ve yeryüzünde öyle mutlak güveni hak edecek bir devlet de yok.”
15 Temmuz’un tapusu
Başvurulan ikinci yöntem ise, hukuksuz uygulamalara karşı eleştiri getirenleri 15 Temmuz şehit ve gazilerinin arkasına saklanarak yaylım ateşine tutmak. Diyelim ki bir işin yolundan saptığını göstermeye çalışıyorsunuz. Ya da apaçık bir hukuksuzluğu fâş ediyorsunuz. 15 Temmuz’un tapusunu tek başına elinde tutuyormuş pozlarına bürünen bir grup var. Onlar hemen karşınıza dikiliyor, darbeciliğinizden girip teröristliğinizden çıkıyor, böylece sizi susturmaya çalışıyorlar.
Halka kurşun atan, halkın başına bomba yağdıran, halkın silâhıyla halkı tehdit eden darbecilerin en ağır cezalarla cezalandırılmaları herkesin ortak talebidir. Bunda hiçbir şüphe yok. Lâkin bu, hukuksuzluğun mesnedi olamaz. 15 Temmuz’a yakışan, cezalandırmalar dahil bütün işlemlerin hukuk içinde yapılmasıdır.
Dolayısıyla 15 Temmuz’u haksızlıkları meşrulaştıran bir manivela derekesine indiren bir tavır asla kabul edilemez, edilmemelidir. Halkın darbeye karşı duruşunu gayri-hukukiliğe kalkan kılmak, her şeyden önce 15 Temmuz’da canlarını ortaya koyanlara saygısızlık teşkil eder. İnsanlar o gece büyük bir irade gaspına “dur” demek için sokaklara ve meydanlara aktılar. Ve bunu da “Devlet dönüp başkalarına istediği gibi muamele etsin” diye yapmadılar.
Onların amacı devletin hukuki sınırlarına çekilmesini sağlamaktı; yoksa devlete insanların hakkını dilediği gibi çiğneme ruhsatı vermek değil.
Yazarlar
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025