Vahap COŞKUN
İlk iki yazıda değişiklik teklifinin altı maddesini değerlendirmiştim. Bu yazıda teklifin aslî varlık nedenini oluşturan cumhurbaşkanının seçimini, taraflılığını/tarafsızlığını ve iki dönem kuralını ele alacağım.
Aday gösterme koşulları
Teklif, cumhurbaşkanlığına aday gösterme koşullarını değiştiriyor. Şimdiki halde, yirmi milletvekili ve/ya en son yapılan genel seçimlerde yüzde 10’u geçen siyasi partiler bir cumhurbaşkanı adayı gösterebiliyor. Ayrıca, en son seçimlerde oy toplamları yüzde 10’u geçen siyasi partiler de bir araya gelerek cumhurbaşkanlığı için ortak bir aday teklif edebiliyor.
Değişiklik önerisinde ise, aday gösterme koşulları mevcuda kıyasla çeşitlendiriliyor. Buna göre; siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde tek başına veya birlikte geçerli oyların yüzde 5’ini alan siyasi partiler ve en az yüz bin seçmen, cumhurbaşkanı adayı gösterme hakkına sahip oluyor.
Aday göstermede partiler için aranan barajın yüzde 10’dan yüzde 5’e çekilmesi ve belli sayıda seçmenin doğrudan aday gösterebilmesi, önerinin olumlu taraflarını oluşturuyor. Böylelikle cumhurbaşkanı seçimlerine daha fazla sayıda adayın katılabilmesi ve yarışın çoğulculaşmasının önü açılıyor. Buna karşılık, 20 milletvekili yerine siyasi parti gruplarına aday gösterme hakkının tanınmasının doğru bir tercih olduğu söylenemez. Zira bu, milletvekillerinin kendi başlarına hareket etme olanağını kaldırıyor ve Cumhurbaşkanlığına aday gösterme konusunda milletvekilini partisine mahkûm ediyor.
Taraflı/tarafsız cumhurbaşkanı
Teklifle, anayasanın cumhurbaşkanının niteliklerini ve tarafsızlığını düzenleyen 101. maddesindeki “tarafsızlık” ifadesi Anayasadan çıkarılıyor. Böylece cumhurbaşkanının “taraf” olması anayasal zemine kavuşturuluyor. Ancak cumhurbaşkanı yeminine dair 103. maddedeki “tarafsızlık” ifadesi varlığını koruyor. Yani taraflı bir cumhurbaşkanı, görevini tarafsızlıkla yerine getireceğine ant içiyor! Öncelikle iki madde arasındaki bu tenakuzun giderilmesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanın partili/taraflı olmasını bir sorun olarak görmüyorum. “Tarafsız cumhurbaşkanı” iddiası, bir mitten ibarettir. Cumhuriyetin ilk günlerinden bu yana Türkiye tarihine baktığımızda, parlamenter sistemin hiç de bîtaraf bir cumhurbaşkanı üretmediğini, aksine bütün cumhurbaşkanlarının gayet tarafgir bir yönetim sergilediğini görebiliriz. Kaldı ki sistem değişiyor; her ne kadar adına “başkanlık” denmese de, başkanlık sistemi özelliklerinin ağır bastığı bir döneme geçiliyor. Başkanlık sistemlerinde ise başkanların partili bir kimliği olur ve kimse de bunu bir anayasal dert olarak görmez.
Yeni düzenlemede baş ağrıtacak olan husus, cumhurbaşkanının aynı zamanda partisinin genel başkanı da olabilmesidir. Başkanlık sistemlerinin alâmet-i farikası, güçler arasında keskin bir ayrılığın olmasıdır. Ayrılık, hem iş hem de aktörler bazında düşünülmelidir. Meclis yasa yapar, başkanın işine karışmaz. Başkan ise programı dahilinde icraatta bulunur. Eğer bir yasal düzenlemeye gereksinim duyarsa, bu gereksinimini sistemin sağladığı kanallar üzerinden Meclise iletir ve Meclis de buna göre bir tavır takınır. Keza yasamanın mensupları yürütmenin içinde yer almaz, yürütmenin elemanları da yasamaya müdahil olmaz.
İki şapkayı birden takabilecek bir cumhurbaşkanın varlığı, yasama ile yürütme arasında olması gereken bu ayrılığı ortadan kaldırır. Cumhurbaşkanı hem yürütmeyi tek başına idare edecek, hem de genel başkan olması sıfatıyla Meclisi de dilediği gibi yönlendirebilecektir. Çünkü Türkiye’de siyasi partiler sıkı disiplinlidir. Vekillerin kaderi genel başkanlarının iki dudağı arasındadır. Böyle bir vasatta cumhurbaşkanına genel başkan olma olanağı da verildiğinde, yasama ve yürütme kuvvetleri tek kişide buluşmuş olur.
Bir bütün olarak bakıldığında, teklifin “kast-ı mahsus”unun bu olduğu söylenebilir. Teklif sahiplerini motive eden husus, kuvvetlerin işlevsel bir ayrılığını ve birbirlerini dengelemelerini sağlamak değildir. Aksine, teklifin müellifleri, mümkün olduğunca iki kuvveti kaynaştırmak için çaba harcamışlardır. Bunun demokrasi açısından tasvip ya da arzu edilir bir yönü yoktur.
İki dönem
Yürürlükteki anayasaya göre cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır ve bir kişi iki dönemden fazla cumhurbaşkanlığı yapamaz. Teklif, bu hükmü olduğu gibi koruyor ama bir kişinin iki dönemden daha fazla cumhurbaşkanlığı yapmasının da yolunu açıyor. Buna imkân veren iki düzenleme var.
(1) Eğer cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis seçimlerin yenilenmesine karar verirse, cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir. Bu hüküm, bir kişinin 15 yıla yakın cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmasını mümkün kılıyor.
Örnek olsun: Diyelim ki, bir kişi cumhurbaşkanı seçildi, beş yıl görev yaptı, ilk dönemini bitirdi. İkinci kez tekrar seçildi. Parlamento çoğunluğunu da elde etti. Dört yıl cumhurbaşkanlığı yaptıktan sonra Meclis’teki grubuna seçim kararı aldırdı. Seçimlerin yenilenmesini Meclis istediğinden, bu kişi üçüncü kez aday olma hakkını elde etti. Seçime girdi ve beş yıl daha cumhurbaşkanlığı yaptı. Böylelikle süre 14 yıla çıkmış oldu.
(2) Eğer cumhurbaşkanlığı makamı boşaldığında TBMM’nin normal seçimlerine bir yıldan fazla bir süre varsa, 45 gün içinde cumhurbaşkanlığı seçimi yapılır. Seçilen cumhurbaşkanı TBMM’nin seçim tarihine kadar görevine devam eder; ancak bu süre onun için bir “dönem” kabul edilmez. Bu hüküm sayesinde de bir kişi 10 yıldan fazla bir süre Cumhurbaşkanlığı yapabilir.
Örnek olsun: Diyelim ki, bir kişi cumhurbaşkanı seçildi. Ama aradan bir yıl geçmeden cumhurbaşkanlığı makamı herhangi bir sebeple (vefat, sürekli hastalık, mahkûmiyet) boşaldı. 45 gün içinde seçimlere gidildi ve yeni bir cumhurbaşkanı seçildi. Seçilen Cumhurbaşkanı dört yıl görev yaptı. Ama anayasanın ilgili hükmü gereğince bu süre onun için bir “dönem” sayılmadı. Aynı kişi iki dönem daha seçimleri kazandı ve 10 yıl daha cumhurbaşkanlığı görevini deruhte etti. Böylece cumhurbaşkanlığında geçirdiği süre 14 yıl oldu.
Bir kimsenin iki dönemden ve 10 yıldan fazla cumhurbaşkanlığını makamını işgal etmesi yanlıştır. Ayrıca bu, teklifin en iddialı gerekçesine de terstir. Zira teklif sahipleri, Amerika’yı örnek gösterirler. Orada seçimlerin muntazam aralıklarla (dört yılda bir) ve aynı tarihte (Kasım ayının ilk Pazartesi gününü izleyen Salı günü) yapılmasının, siyasete bir istikrar ve öngörülebilirlik kazandırdığını belirtirler. Getirdikleri önerinin de bunu sağlayacağını söylerler.
Söz konusu hükümler bu iddianın altını oyuyor. Mecliste çoğunluğa sahip olan bir cumhurbaşkanı, artı bir dönem kazanmak için seçimleri öne alabiliyor (aldırtabiliyor). Keza, cumhurbaşkanlığının boşalması halinde de kısa aralıklarla seçimler tekrar gündeme gelebiliyor. Bunun o çok sözü edilen “istikrarı” pekiştireceği söylenemez. İki basit önlem ile bu yanlışın önüne geçilebilirdi.
İlki, klasik başkanlık sisteminin esasını kabul ederek Meclise ve cumhurbaşkanına seçimlerinin yenilenmesi yetkisini vermemekti. Zaten başkanlık sisteminde yasama ve yürütme organlarına böyle karşılıklı bir yetki tanınamaz. Ne yasama yürütmenin, ne de yürütme yasamanın görevine son veremez, verememelidir. Bu temel ilke teklife yön vermiş olsaydı, cumhurbaşkanının süresinin uzatılması diye bir gündem olmayacaktı.
İkincisi, ABD’de olduğu gibi, cumhurbaşkanı yardımcısının da halk tarafından seçilmesi usulünü getirmekti. Dolayısıyla eğer herhangi bir nedenden ötürü cumhurbaşkanlığı boşalsaydı, demokratik meşruiyetle teçhiz edilmiş olan yardımcısı görevi devralır ve yeni bir seçim gündeme gelmezdi.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025