Vahap COŞKUN
CHP milletvekili Hüsnü Bozkurt, partisine ait televizyon kanalında (Halk TV) bir programa katılmış. Anayasa değişikliği hakkındaki görüşleri ile milleti aydınlatmaya çalışmış. Stüdyoda olanların verdiği alkışlı destek, Bozkurt’un dilinin ayarını bozmuş:
“Bu bir anayasa değişikliği değildir. Anasından helal süt emen bunu sahiplerinin suratına çarpar. Siz hiçbir şekilde bu devleti bu milleti yönetemeyeceksiniz! İzin vermeyeceğiz! Siz kimsiniz!”
Hızını alamamış sayın vekil! Dostlar arasında olmanın verdiği cesaretle dozu artırmış. Şiraze tamamen kaymış, akıl kendisini terk etmiş, iz’an kalmamış, ölçüler berhava olmuş:
“Ben biliyorum, bu millete güvenmek gerek. En az yüzde 60-65 ‘hayır’ çıkacak. Ama arkadaşlar, de ki, ‘evet’ çıktı, kimse heveslenmesin kardeşim. Biz yine Samsun’dan başlarız, Amasya’ya gideriz, Sivas’a gideriz, Ankara’ya geliriz. Oradan Sakarya’ya, Dumlupınar’a… Sizi İzmir’e kadar kovalamazsak, anamızdan emdiğimiz süt helal olmasın. Sizi de, yedi göbek sülalenizi de, bütün emperyalistleri de yine İzmir’den denize dökeriz.”
Sözün şehveti
Zannım odur ki, şu ana kadar yürütülen bütün bir “evet” kampanyasının “evet” cephesine katkısı, CHP’li Bozkurt’un bu konuşmasının yanında solda sıfır kalır. Toplumun kahir ekseriyetini oluşturan muhafazakâr-mütedeyyin kitlenin “CHP” dendiğinde aklına gelen ne varsa, bu konuşma hepsini içeriyor. Sözün şehvetine kapılıp giden vekil, CHP’nin millet nezdinde hayırla yâd edilmeyen tarihini; kurtulması gerekip de bir türlü kurtulamadığı, terk etmesi gerekip de bir türlü terk edemediği karakterini hülâsa ediyor.
Bozkurt’un konuşması tam bir facia. Tabii, bahse konu performansa bir “konuşma” denip denmeyeceği de tartışılabilir. Zira bir konuşmadan ziyade “hezeyan” olarak adlandırılması daha doğru gibi. Kaba sözler; bir topluluk önünde olmanın asgari koşullarını karşılamaktan uzak bir dil. Söylediklerinin ne tevil götürür, ne de tutulacak bir yanı var. Neresine el atsanız oradan dökülüyor. Kendi adıma, CHP zihniyetini ifşa ettiğini düşündüğüm, iki ifadeye dikkat çekmek isterim.
Kör inanç
Bunlardan ilki “Siz hiçbir şekilde bu devleti bu milleti yönetemeyeceksiniz! İzin vermeyeceğiz! Siz kimsiniz!” ifadesidir. “Siz kimsiniz?” ifadesinin hem kendisi hem vurgusu, muhatabını eşit görmediğini açığa vurur. Bu suali sorma hakkını kendinde gören şahıs, kendisini ve kendisi gibi olanları hiyerarşik olarak üstün bir makama oturtur. Karşısında konumlandırdığı kitleyi eşiti olarak görmez. Onun da kendisiyle aynı haklara sahip olduğunu kabullenmez. Aksine, onu tahkir eder, küçük görür; onun her daim kendisine tabi kılınması gerektiğini düşünür.
Yönetme hakkını da, doğal olarak, kendi “üstün” sınıfına ait sayar. Öylesine kör bir inançtır ki bu, başka türlüsünün tasavvuruna imkân vermez. “Millet”e ya da “halk”a sözde değer verilir, ona güvenilir. Lakin fiiliyatta milletten/halktan uysal olması, sesini çıkarmaması, rehberlerinin önüne koyduklarına itiraz etmemesi beklenir. Çerçevenin içinde kaldığı müddetçe bir sorun teşkil etmez; ama olur da millet/halk çerçevenin dışına çıkarsa, bu bir sapma olarak görülür ve “sapkınların” bir şekilde yola getirilmesi, tedavi edilmesi gerekir. Nitekim Bozkurt da “Biliyorum, millete güvenmek gerekir” diyor. Fakat hemen ardından, bekledikleri sonucun çıkmaması halinde “Kimse heveslenmesin” diyerek sopasını göstermeyi ihmal etmiyor.
Denize dökme sevdası
Üzerinde durmak istediğim ikinci ifade ise “denize dökmek.” Kemalistler bu metaforu çok seviyorlar; alâkalı alâkasız birçok yerde kullanmaktan haz alıyorlar. Salt (adıyla geniş kamuoyunun henüz müşerref olduğu) Bozkurt gibi vekillerde değil, CHP’nin ağır toplarında da denize dökme sevdası var. Misal, bazı çevrelerin tecrübesi ve devlet adamlığından bahisle mültefit nazar ve ifadelerle andığı Deniz Baykal da “Hayır çıkarsa İzmir’de düşmanı denize dökmüş gibi sevineceğiz” demiş.
Her bir ifade gibi “denize dökmek” ifadesinin de bir tarihi var. İnsanlar bunun ne anlama geldiğini, kime/kimlere karşı ve hangi durumda kullanıldığını bilir. Biri kendisini “denize dökmek” ile tehdit ettiğinde, onun kendisine karşı ne kadar büyük bir nefretle yüklü olduğunu; fırsat bulduğunda kendisini bir kaşık suda boğmaya yelteneceğini anlar.
Özü itibariyle “denize dökmek” bir düşman/lık konseptidir. Eğer farklı siyasi tercihlerde bulunanlara/bulunacak olanlara reva gördüğünüz kader buysa, bunun anlamı o insanları bir “iç düşman” olarak kodladığınızdır. Bozkurt’un sözleri, CHP içindeki vatandaşların büyük bir kısmında böyle bir hissiyatın güçlü bir damar olduğunu açığa vuruyor. Bazen baskılanmaya, bazen üzeri örtülmeye, bazen farklı bir görüntüde sunulmaya çalışılsa da – maalesef -- bu damarın halen çok aktif olduğu anlaşılıyor.
İktidarın anahtarı
CHP’deki bu damar birbiriyle irtibatlı iki netice veriyor. İlk olarak, CHP’den duyulan korku, muhafazakâr-mütedeyyin kimliği ağır basan iktidarların hakkıyla değerlendirilmesi olanağını ortadan kaldırıyor. Meselâ bugün AKP’ye oy veren muhafazakâr kitlelerin çok büyük bir bölümü toplumsal hayattaki kazanımlarını AKP’nin iktidardaki varlığına ve sürekliliğine bağlamış halde. Onun iktidardan düşmesi halinde elde ettiklerini muhafaza edemeyeceklerini, çok büyük zorluklarla oturdukları zeminin altının oyulacağını düşünüyorlar.
Muhalefet partileri -- özellikle de ana muhalefet olmasından ötürü CHP -- mevcut durumun bir baz olduğu, iktidar değişse dahi buradan bir geriye dönüşün olmayacağı noktasında, bu kitleye güven telkin etmiyor, edemiyor. Bu nedenle muhafazakâr kitle kendi geleceği ile AKP’nin geleceğini eşleştiriyor ve bunu yaptığı ölçüde de AKP’nin hatâ, yanlış ve eksikliklerini daha kolay sineye çekiyor. Birçok noktada sert eleştirileri olsa da, alternatiflerin kötülüğü nedeniyle, iktidara desteğini sürdürüyor.
İkinci olarak, CHP bir türlü geniş bir toplumsal tabanın üzerine oturamıyor. Halk CHP’nin tıynetini bildiğinden 1950’den beri ona iktidar anahtarını vermiyor. Görünen o ki, CHP içinde milleti denize dökme sevdalılarının varlığı devam ettiği müddetçe, CHP’nin o anahtara ulaşması mümkün olmayacak.
Yazarlar
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025