Vahap COŞKUN
Kürt oyları, 16 Nisan’dan sonra gündemi en fazla meşgul eden konulardan biri. Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptığı bütün teşekkür konuşmalarında bu bahse özel bir parantez açıyor ve bölgeden gelen “evet” olaylarının önemine değiniyor. Hemen her mecrada Kürtlerin tercihinin manası irdeleniyor. Son iki seçimde AKP’nin bölgede aldığı oylara nazaran “evet” oylarında gerçekleşen artışın edenleri üzerinde duruluyor. Bazen tenakuz halindeki fikirler peşi sıra orta yere dökülüyor.
Doğu ve Güneydoğu’da -kaba bir hesapla- AKP’nin aldığından 450 bin fazla “Evet” oyu çıktı. Buna mukabil “Hayır” oyları, HDP’nin aldığından 400 bin eksik oldu. Elbette, “evet”teki her artışı AKP’nin, “hayır”daki her eksilmeyi HDP’nin hanesine yazmak doğru olmaz. Lakin bölgede iki partili bir siyasi hayat var; siyasi alanın çok büyük bir bölümünü bu iki parti dolduruyor. Dolayısıyla AKP ve HDP’nin referandumdaki konumlanışlarına verilen oylar, bir eğilimi göstermesi açısından büyük bir önem taşıyor.
Hemen belirtmek gerekir ki, aslında ortada çok büyük bir sürpriz yok. Bölge dinamiklerini yakından takip edenler, 16 Nisan’da –daha önceki seçimlerden AKP’ye verilenden daha- yüksek bir “evet” çıkacağını tahmin ediyorlardı. Böylesine bir tahmini mümkün kılan birçok unsur sahada kendini beli ediyordu. Mesela:
- AKP’ye oy veren Kürtlerin kendi partilerine bağlılıkları sürüyor, hem Türkiye’nin demokratikleştirilmesi hem de Kürt meselesinin çözümünde halen tek adres olarak AKP’yi görüyorlardı.
- AKP ve HDP’nin etki alanı dışında kalan Kürtlerin bir kısmı direkt, bir kısmı da endirekt olarak “Evet” blokunun içinde yer alıyorlardı.
- “1982 Anayasasının en büyük mağduru Kürtler, darbe anayasasını savunmak Kürtlere kalmadı” hissiyatı yaygındı.
- Kürt meselesinin parlamenter sistem içerisinde çözme olanağının olmadığı, başlangıçta eksik ve aksak olsa da başkanlık sistemine geçmenin çözüm için yeni kapılar aralayabileceği umudu
- Hendek ve barikatlardan ötürü PKK’ye duyulan tepkinin devam ediyordu.
- 7 Haziran sonra gerek kendi tabanı ve gerek genel olarak Kürt seçmen ile arası açılan HDP, bu mesafeyi azaltacak bir siyaset geliştiremiyordu.
Şüphesiz bunlara başka faktörler de eklenebilir. Neticede 16 Nisan’daki tablo ortaya çıktı. Şimdi mühim olan, bölgenin iki büyük partisi AKP ve HDP’nin bu tabloyu nasıl anlamlandıracakları. Zira bundan sonraki süreçte partilerin siyasetini büyük ölçüde bu tabloyu nasıl yorumladıkları tayin edecek.
Güvenlik siyasetinin onayı mı?
Kulislerden yansıyan bilgilere göre AKP kurmayları 16 Nisan’da elde edilen nispi başarıyı dört faktöre bağlıyorlar:
- Halkın bölgede sürdürülmekte olan asayişçi siyasetin arkasında durması
- Hendek ve barikatların sebebiyet verdiği tahribatın giderilmesi
- Bölgeye dönük ekonomik desteklerden ve teşvik paketlerinden duyulan memnuniyet
- Başta belediyelere atanan kayyumlar olmak üzere kamu görevlilerinin gösterdiği performans
Siyasi bir olaya tek bir nedene bağlanamaz. AKP’yi sevindiren referandum sonuçlarında, muhtemelen bahsi edilen faktörlerin –değişen oranlarda- tesiri olmuştur. Seçmenler tercihlerini şekillendirirken Gündelik hayatı normale döndüren güvenlik tedbirlerinin alınması, çöken ekonomiyi ayağa kaldırmak için birtakım teşviklerin yapılması, yıkılan şehirlerin rehabilite edilmesi, iktidarın desteğiyle beledi hizmetlerin artırılması, vb. uygulamaları da dikkate almışlardır şüphesiz.
Bununla birlikte “evet”teki artışı sağlayan temel saikin bunlar olmadığı kanısındayım. Referandum öncesi yaptığımız saha çalışmalarında özelde AKP taraftarlarında, genelde ise “evet” tercihinde bulunacak olan seçmenlerde öne çıkan bir husus vardı: Onlar, Kürt meselesinin CHP ya da MHP ile değil ancak AKP ile bir çözüm yoluna girebileceğin, bu konuda Erdoğan’ın ve AKP’nin dışında bir alternatif bulunmadığını düşünüyorlardı. Bu nedenle, anayasa değişiklik teklifini bazı eleştiriler olsa da ya da MHP ile yapılan ittifaktan büyük bir rahatsızlık duysa da, siyaseten Erdoğan’ın elin güçlü tutmak için “evet” verilmesi gerektiğini belirtiyorlardı.
Burada kritik nokta MHP ile yapılan ittifaktı. “Acaba MHP ile kurulan ortaklık, Kürt meselesinin çözümünü imkânsız hale getirir miydi?” AKP’li Kürtler MHP ile birliktelikten hoşnut değillerdi. Ancak partilerini böyle bir beraberliğe HDP’nin mecbur ettiğini söylüyorlardı. Ayrıca bunun bir seçim ittifakı değil referandum için yapılan geçici bir beraberlik olduğunu belirtiyorlardı. Dolayısıyla “evet” çıkması halinde Erdoğan’ın kendini güçlü hissedeceği ve rahatlayacağı, çözüm için şartlar oluştuğunda MHP ile kurulan geçici işbirliğinin bir engel oluşturmayacağını düşünüyorlardı.
Ezcümle, en azından bizim tespit edebildiğimiz kadarıyla, AKP’li olsun ya da olmasın “evet”çileri hareket geçiren “barış”a dair duydukları umuttu. Bu, diğer faktörlere bir değer biçmedikleri manasını vermez, ancak onları motive eden asıl kaynak barış ve çözüm beklentisiydi. Tüm diğer gelişmeler barışa ve çözümü yaklaştırdıkları nispette bir kıymet kazanırdı. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan bölgede birçok ekonomik vaatte bulundu, ama kitleleri heyecanlandıran ve akılda kalan bu vaatler değil, “Silahsız olmak koşuluyla herkesle her projeyi konuşuruz” cümlesi oldu.
Bu itibarla Erdoğan’ın ve AKP’nin bölgedeki referandum sonuçlarına bir de bu nazarla bakmaları gerekir. Güvenlikçi perspektife aşırı bir önem atfetmek ve salt hizmet siyasetine bel bağlamak, ters sonuçlar doğurabilir. Unutulmamalı ki, 7 Haziran’dan sonra HDP’nin kendisine verilen desteği yanlış yorumlaması, partinin üzerine oturduğu güçlü zeminin aşınmasına neden olmuştu. Benzer bir yanlış okuma halinde gelecek seçimlerde oylar AKP ve Erdoğan’ın beklentilerini aksi yönde dalgalanabilir.
HDP tarafı
16 Nisan HDP’ye de çok şeyler söylüyor. HDP güç bir süreç yaşıyor. Başta Eşbaşkanları olmak üzere 12 milletvekilleri tutuklu. Partinin mensupları ve teşkilatları sürekli takibat altında, hukuki bir girdaptan geçiyor. Şartlar HDP’yi kendi içine gömülmeye, daha çok kendi problemleriyle alakadar olmaya zorluyor.
16 Nisan sonuçları HDP açısından değerlendirildiğinde iki tespit yapılabilir: İlk olarak, bazı kesimlerin iddia ettiği gibi HDP bitmiş-tükenmiş değil. Bütün menfi şartlara rağmen Güneydoğu’da 5 ilde (Diyarbakır % 67, Batman % 64, Siirt % 52, Mardin % 51, Şırnak % 71), Doğu Anadolu’da ise 4 ilde (Ağrı % 57, Hakkâri % 67, Van % 57, Muş % 50) seçmenlerin yarısından fazlasının desteğini alıyor. Seçmeni, HDP’nin siyasi alandaki varlığını muhafaza ediyor ve buna hayati bir anlam yüklüyor.
Ama ikinci olarak, HDP’nin oy havuzunda çatlaklar var. En güçlü olduğu illerde yaşanan ı oransal gerileme bunun çarpıcı bir göstergesi. Bu çatlağı sadece mevcut olumsuz şartlarla açıklamak, yanlış bir değerlendirme olur. Temel sorun, HDP’nin 7 Haziran’dan sonraki siyasi travmayı henüz atlatamamış olmasıdır. Bu nedenle HDP öncelikle kendi politik tercihlerine dair sağlıklı bir özeleştiri sürecini işletmelidir.
HDP’yi bir imtihan bekliyor. Partinin bir yandan hak arama mücadelesini şiddetten mutlak bir şekilde arındıran yeni bir politik dil kurması, diğer yandan da buna uygun bir siyasi tutum alması gerekiyor: HDP’nin yeni bir ivme yakalaması bu sınavı geçmesine bağlı; yoksa havuzdaki çatlağın büyümesinin önüne geçemez.
Al JAzeera Turk, 20.04.2017
http://aljazeera.com.tr/gorus/16-nisandan-sonra-akp-ve-hdp-ne-yapmali
Yazarlar
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025