Vahap COŞKUN
Bir Kürt gazeteci, G-20’nin ardından yapılan basın toplantısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş’ın ve tutuklu diğer milletvekillerinin ne zaman serbest bırakılacağına dair bir soru sordu. Erdoğan, önce Türkiye’nin bir hukuk devleti olduğunu ve tutukluları salıvermek gibi bir yetkilerinin bulunmadığını söyledi. Ardından da Demirtaş’ı kastederek ekledi:
“Söylediğiniz kişi bir teröristtir. Öyle bir terörist ki bütün benim Kürt kardeşlerimi sokağa döküp ondan sonra 53 Kürt kardeşimi yine Kürtlere öldürten bir teröristtir. Bu sadece suçlarından bir tanesidir. Buna benzer daha nice suçları vardır. ‘Bizim arkamızda PKK var, PYD var, YPG var’ gibi meydan okuyan bir kişidir. Şu anda zaten yargıdadır. Yargı onlarla ilgili ne karar verirse o karar bizim başımız gözümüz üstündedir.”
İlk olarak, kimsenin itiraz edemeyeceği bazı bilgileri aktaralım.
(1) Demirtaş bu ülkenin yasal bir partisinin eş genel başkanı.
(2) HDP 1 Kasım 2016’da yapılan genel seçimlerde 5,148,085 vatandaşın oyunu aldı, halkın yüzde 10.76’sının tercihine mazhar oldu.
(3) HDP 59 milletvekili ile Meclis’in üçüncü büyük partisi.
(4) Demirtaş halen milletvekili; Cumhurbaşkanını da bağlayan yasal ve anayasal düzene göre “milli iradenin tecelligâhı” olarak övülen Meclis’in bir üyesi. Yani Cumhurbaşkanının partisi ve partisinin vekilleri ne kadar meşru ise, HDP ve Demirtaş da bir o kadar meşru.
Ayaklar altına alınan masumiyet
İkinci olarak, yine kimsenin itiraz edemeyeceği bazı hukuki ilkeleri hatırlayalım.
Bir, ceza muhakemesinde her sanık veya şüpheli “masumiyet karinesi”nden yararlanır. Buna göre, bir kişi ancak hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı varsa “suçlu” sayılabilir. Tersinden söylersek, suçluluğu bir mahkeme kararıyla kesinleşmemiş herkes masumdur.
İki, herkesten evvel masumiyet karinesine uygun hareket etmek mecburiyetinde olan üç grup vardır: (a) soruşturma/kovuşturma organları; (b) medya kuruluşları ve (c) kamu otoriteleri. Soruşturma ve kovuşturma organları vazifelerini icra ederken söz konusu kişinin suçlu olduğu önyargısı ile hareket edemezler; basına bilgi verirken söz konusu kişiyi peşinen suçlayan ifadeler kullanamazlar. Medya kuruluşları, söz konusu kişiyi suçlu olarak işaret eden kampanyalar yürütemezler. Cumhurbaşkanı dahil kamu otoriteleri de, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar bir kişiyi suçlu olarak nitelendiremez ve ona suçlu gibi muamele edemezler.
Üç, Cumhurbaşkanı Erdoğan 6-8 Ekim Olaylarından hareketle Demirtaş’ı “terörist” ilan ediyor. Oysa bahsettiği olaylara ilişkin yargılama devam ediyor ve henüz bir karara varılmış değil. Yargı makamlarının Demirtaş hakkında bir mahkûmiyet kararı yok. Dolayısıyla suçluluğu bir mahkeme kararıyla kesinleşmemiş herkes gibi Demirtaş da masum kabul edilmek durumda.
Dört, en üst kamu otoritesinin (Cumhurbaşkanının) ceza davası devam eden bir kişiye (Demirtaş’a) “terörist” demesi, masumiyet karinesinin ihlâlidir. Bu ilkenin çiğnendiği bir yerde ise adil bir yargılama yapılamaz.
Cumhurbaşkanının gölgesi
Ezcümle, Demirtaş hakkında verilecek karara Cumhurbaşkanının gölgesi düşmüştür. Artık yargının Demirtaş kararlarını tarafsız ve bağımsız bir şekilde verdiğine (vereceğine) inanacak birini bulmak çok güç olacaktır. Cumhurbaşkanı, hali hazırda yargıyı şekillendiren en büyük ve neredeyse tek odaktır. Dolayısıyla onun sözleri yargıya bir talimat olarak değerlendirilecektir. Demirtaş’ın olası bir mahkûmiyeti de hemen herkese tarafından, emir ve talimatla kurulan bir hüküm olarak kabul edilecektir.
Bu itibarla Erdoğan’ın en büyük zararı yargıya verdiği söylenebilir. Zira Erdoğan beyanlarıyla yargının altını oymuş, muhakemeyi mânâsız kılmış ve yargının vereceği kararların meşruiyetini şimdiden berhava etmiştir. Adaletsizlik duvarına büyükçe bir tuğla eklemiş ve duvarı daha da yükseltmiştir.
Birtakım siyasi hesaplar uğruna evrensel hukuk ilkelerinin ihlâl edilmesi, siyasi rakipleri elimine etmek için hukukun paranteze alınması, bazen insana cazip gelebilir. Ancak bu, çok kısa vâdeli bir pragmatizmdir. Son tahlilde demokrasinin kaderi, hukukla, hukuki ilkelere riayetle kaimdir.
Yazarlar
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025