Vahap COŞKUN
Son onbeş yıl içinde Türkiye’de siyasetin bütün kırılma noktalarında Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) lideri Devlet Bahçeli’nin parmak izi var. Dört tanesini hatırlatmakla yetineyim:
1. Bahçeli, 2002’de koalisyon ortağı iken partisine karşı bir komplo yapıldığı gerekçesiyle hükümeti erken seçime gitmeye zorladı. Türkiye derin bir ekonomik kriz yaşamıştı, seçmenler bu felaketten hem hükümeti hem de muhalefeti sorumlu tutuyordu. Neticede Bahçeli’nin partisi de dâhil olmak üzere merkez sağ ve merkez soldaki bütün partiler baraj altında kaldı. Türkiye siyaseti büyük bir tasfiyeye uğradı. İki partili bir Meclis oluştu. Yeni kurulan AK Parti tek başına iktidara kurulurken, muhalefeti temsil vazifesi de CHP’ye kaldı.
2. 2007’de Anayasa Mahkemesi, Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığını engellemek gayesiyle evvelki seçimlerinde uygulanmayan bir kaide getirdi. AYM’ye göre, cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı sırada parlamentoda 367 kişi hazır bulunmalıydı. Muhalefet hiçbir hukukilik taşımayan bu kuraldan istifade ederek parlamentoyu terk edince cumhurbaşkanı seçimleri kilitlendi. Kilidi çözmek için AK Parti erken seçim kararı aldı. Seçim sonuçlandığında tekrar parlamentoya dönen MHP, krizi çözmek için cumhurbaşkanı seçiminin yapıldığı oturumlara katıldı ve Gül’e cumhurbaşkanlığının yolunu açtı.
Parlamentarizmin perdesi
3. 2015’de AK Parti halktan tek başına hükümet kurmaya yetecek bir oy alamadı. 13 yıllık aradan sonra muhalefetin, koalisyonla da olsa, iktidara gelme fırsatı doğdu. Ancak daha seçim akşamı Bahçeli, partisinin hiçbir koalisyonun içinde yer almayacağını söyledi ve ülkenin mümkün olan en kısa sürede erken seçime gitmesi gerektiğini belirtti. Bahçeli’nin koalisyon ihtimalini suya düşürmesinden sonra tekrar halkın önüne sandıklar kuruldu. AK Parti, beş ay sonra yapılan seçimlerde bu sandıklardan birinci parti olarak çıktı.
4. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Bahçeli, hiç kimsenin beklemediği bir anda, iktidara sistem değişikliği çağrısı yaptı. AK Parti, daha önce parlamentarizmden başkanlığa geçme yönünde bir irade ortaya koymuştu. Ancak Meclis’teki diğer partilerden destek almayınca bundan umudu kesmişti. MHP’den gelen teklif üzerine iki parti hemen bir anayasa değişikliği taslağı hazırladılar. Nisan-2017’de halkın oyuna sunulan bu değişiklik kabul gördü.
Anayasa değişikliği iki yıllık bir geçiş süreci öngörüyordu. Mevzuatta gerekli değişiklikler yapıldıktan ve altyapı hazırlandıktan sonra 2019’da seçim yapılacaktı. Böylece Türkiye’de parlamenter sistemin perdesi inecek ve “cumhurbaşkanlığı sistemi” denen başkanlık benzeri bir sistemle yönetilmeye başlanacaktı.
“Kimse erken seçimin bahsini etmesin”
Gerçi anayasa referandumunun üstünden çok geçmeden erken seçim fısıltıları başkent sokaklarına indi ve hiç eksik olmadı. Ama Cumhurbaşkanı Erdoğan her seferinde ısrarla seçimlerin zamanında yapılacağını ifade etti. Erdoğan’a göre gerek siyasi istikrarın muhafazası gerek yatırımcıların önlerini görmeleri için seçimler vaktinde gerçekleşmeli ve hiç kimse erken seçimin bahsini dahi etmemeliydi. MHP de aynı kanaatteydi. Öyle ki bir bütün olarak iktidar bloku, erken seçimi gündeme getirmeyi ülkenin kötülüğünü istemek ile eş anlamlı sayıyordu.
Fakat Bahçeli bir kez daha şapkasından bir tavşan çıkardı ve “erken seçim isterim” dedi. Bahçeli’ye göre, mevcut şartlarda Türkiye’yi 2019’a kadar taşıyabilmenin bir olanağı yoktu. Yeni sisteme ivedilikle geçilmesi ve tablonun netleşmesi için bir an evvel halkın görüşüne başvurulmalıydı. Bahçeli’nin erken seçim için önerdiği tarih ise 26 Ağustos’tu.
Tüpten çıkan macun
Bahçeli’nin çağrısı –doğal olarak- büyük bir dalgalanmaya sebep oldu; hem hükümet hem de muhalefet kanadında hareketlilik arttı. “Erken seçim” lafını ağza almak, diş macununu tüpten çıkarmaya benzer; artık macunun tekrardan tüpün içine girmesi söz konusu olamaz. Dolayısıyla Bahçeli’nin erken seçimi telaffuzundan sonra seçimin yapılacağı artık kesinleşmişti. Sadece seçimin ne zaman yapılacağına cevap aranıyordu. O cevabı da Bahçeli ile görüşen Erdoğan verdi ve 24 Haziran erken seçim tarihi olarak belirlendi.
Türkiye’de bazı yorumcular bunun bir danışıklı dövüş olduğunu iddia ediyor. Aynı kanıda değilim. Erdoğan ile Bahçeli arasında “Sen seçimi ilan et, ben de kabul edeyim” tarzı bir ilişki olduğunu sanmıyorum. Bana göre, Erdoğan süresini sonuna kadar kullanmak ve seçimleri belirlenmiş takvimde yapmak taraftarıydı. Çünkü fiili olarak başkanlık yetkilerini kullanıyor, ülkeyi tek başına yönetiyordu. Önünde daha birbuçuk yıl vardı. Ayrıca OHAL rejimi de onun iktidarını tahkim ediyordu. Seçimi öne almasını gerektirecek bir durum yoktu.
Kimilerine göre de, ekonomik parametreler kötüye gidiyordu. Dış politikada, özellikle Suriye sahasında, belirsizlikler artıyordu. Erken seçim kararının altında yatan asıl neden, iktidar kanadının ekonomi ve siyasette tablo daha kararmadan sandığa gitmeyi kendisi için daha uygun bulmasıydı.
Bu tezin de erken seçimi açıkladığını düşünmüyorum. Çünkü söz konusu tablo, yeni ortaya çıkmadı. Gelişmeleri de verileri de en yakından bilen hükümetti. Seçimlere kalan süreyi ekonomiyi toparlamak ve siyasi muğlaklıkları gidermek için de kullanabilirdi. Nitekim Erdoğan’ın açıklamalarında böyle bir niyetinin olduğu da seziliyordu.
Keza AK Parti ve MHP’nin ileri sürdüğü “bir an önce yeni sisteme geçme mecburiyeti”argümanı da, ikna edici olmaktan uzak. Çünkü hükümetin yeni sisteme geçildiğinde kullanabilip de şimdi kullanmadığı tek bir yetki yok. Hatta yeni sisteme geçildiğinde iktidarın şimdiki kadar gücü elinde bulunduramayacak. Zira hâlihazırda herhangi bir hukuki denetime tabi olmayan bir olağanüstü hal rejimi var ve bu rejim iktidar hiçbir demokratik sistemde tanınmayacak kadar büyük bir kudret veriyor.
Fena olmayan zar
Hülasa, bana göre erken seçimi doğuran, Erdoğan’ın tercihi değil, Bahçeli’nin politik ihtiyaçlarıydı. Bahçeli, AK Parti ile yaptığı ittifak sayesinde devlet katında gücünü artırsa da siyasette zemin kaybediyor. MHP’nin tabanı aşınıyor, buna mukabil MHP’den ayrılanların kurduğu İYİ Parti her geçen gün alan kazanıyor. Verili koşullar altında gidilecek bir yerel seçim MHP’nin zayıflığı apaçık gün yüzüne çıkarabilir, MHP’den umduğunu bulamayan AK Parti de ittifak stratejisini gözden geçirebilirdi.
Erken seçim bunun önünü kesti. Bahçeli’nin bu manevrası karşısında Erdoğan’ın iki seçeneği vardı: Ya Bahçeli’nin çağrısını reddedip uzun süredir yatırım yaptığı “milli ve yerli” ittifaka bir son verecekti. Ya da çağrıya uyup menfaatlerine en uygun bir seçim tarihini tespit etmekti. Erdoğan ilkini riskli gördüğü için ikinci seçeneğe yöneldi. Muhalefetin seçimlere hazırlanmasını önlemek engellemek adına da Bahçeli’nin önerdiğinden de erken bir tarihi, 24 Haziran’ı, seçim tarihi olarak ilan etti.
24 Haziran’da sandıklar açıldığında bu hesapların ne kadar tuttuğunu görmüş olacağız. Ancak şimdiden bir noktanın altını çizmek gerek: Bahçeli, erken seçimle her halde kazanacağı bir oyun kurguladı. Zira Erdoğan kazandığında Bahçeli de otomatikman kazanmış olacak. Fakat Erdoğan’ın kaybettiğinde, bu, Bahçeli’nin kaybı manasını taşımayacak. Erdoğan seçimin sonucunda Cumhurbaşkanlığından olsa da Bahçeli ittifak yoluyla kapağı Meclis’e atabilecek ve partisinin başında durabilecek.
Bu açıdan bakıldığında erken seçim Bahçeli için hiç de fena bir zar sayılmaz.
Yazarlar
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025