Vahap COŞKUN
Güney Afrika’da apartheid dönemini sona erdiren uzlaşma görüşmelerinde iki baş müzakereci vardı. Irkçı De Klerk rejimi adına müzakereleri Roelf Meyer yürütüyordu. Mandela’nın Afrika Ulusal Kongresi’ni (ANC) ise Cyril Ramaphosa temsil ediyordu.
Mandela’nın avukatlarından biri olan Ramaphosa, bugün Güney Afrika’nın cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturuyor. Meyer ise, bu süreçte edindiği deneyimleri dünyanın dört bir yanında paylaşıyor. Çeşitli bölgelerdeki çatışmaların bitirilmesini hedefleyen süreçlerde aktif rol alan Meyer’in son çalışma sahası Myanmar.
Hafızam beni yanıltmıyorsa, bundan önce Meyer’i -- biri Diyarbakır’da, diğeri İstanbul’da olmak üzere -- iki defa dinlemiştim. Democratic Progress Institute’nın (DPI) Oslo’da düzenlediği “Çatışma Çözümünde Toplumsal Katılım” başlıklı toplantıda Meyer’i bir kez daha dinleme şansı buldum. Türkiye’de, 2013’ün ilk günlerinde başlayan ve 2015’in Haziran ayına kadar devam eden çözüm sürecinde yer alan “Akil İnsanlar Heyeti”nden bir kısmının katıldığı toplantıda, Meyer yine çok değerli bir sunum yaptı.
“Zor bir dönüşüm süreci”
Meyer, her konuşmasında kendisinden yeni bir şeyler öğrenebileceğiniz nadir insanlardan biri. Hep farklı bir pencere açıyor. Olaylara daima değişik açılardan bakmayı deniyor. Karşıt grupların duygularını anlamayı, bilmeyi ve hesaba katmayı salık veriyor. Hadiseleri değerlendirirken şahsıyla ve içinde bulunduğu kesimlerle yüzleşmekten de kaçınmıyor.
Toplantıda Meyer’e “Bir ‘beyaz’ olarak o müzakereleri yürütürken neler hissettiniz?”sorusu yöneltildi. Yüzünde küçük bir tebessüm beliren Meyer, “Yani siz zihnimin renginin nasıl değiştiğini öğrenmek istiyorsunuz” diyerek başladı ve sonra çok samimi bir şekilde kendi zihinsel dönüşümünü anlattı.
Meyer, apartheid’ın son derece normal olduğunu düşünen bir ortamda büyümüş. İlk gençlik yıllarına kadar beyazların üstün, siyahların aşağı bir ırk olarak kodlanmasında herhangi bir sorun görmemiş. Düzen böyle kurulmuş, bunu değiştirmenin bir gereği yokmuş. Sonra hukuk tahsil etmiş. Genç bir avukat olunca sistem üzerine daha sorgulayıcı bir bakış edinmiş. Azınlıktaki beyazları imtiyazlı kılan ama çoğunluktaki siyahları ezen sistemin yanlış olduğu fikri aklını daha çok meşgul eder olmuş.
“Hain”
“Bunları düşünmeye başladığımda yıl 1974’tü. Ama dönüşümüm hiç de kolay olmadı”diyor Meyer. Kendi ifadesiyle dönüşüm süreci tam 14 yıl almış; mevcut yapının kabul edilemez ve sürdürülemez olduğuna kanaat getirmesi 1988’i bulmuş. “Uzlaşma müzakerelerine başlarken bunun bizim [beyazların yönetiminin] sonumuz olduğunu biliyorduk. Ama yapmak durumundaydık.”
Ancak herkes böylesine radikal bir değişimi gerçekleştirememiş. Aradan 25 yıl geçmesine rağmen hâlâ siyahlarla eşit olmayı içine sindirmeyen beyazların varlığından bahsediyor Meyer. Baş müzakerecilik vazifesini üstlendiğinde beyazların bir kısmı onu “hain” olarak damgalamış. “Üstünden çeyrek asır geçti. Halen toplantılarda bana ‘hain’ diye bağıranlar beyazlar oluyor.”
Normal karşılıyor bunu Meyer; çünkü bir çatışmayı bitirdiğinizde ve bir sorunu çözüm yoluna koyduğunuzda o çatışma ve sorundan nemalanan çok kişinin de düşmanlığını kazanırsınız. Apartheid keskin bir kast düzeniydi. Onu sonlandırmak ve herkesi hukuken eşit gören yeni bir düzen kurmak kolay değildi. Bunun için çaba gösterenlerin büyük bir nefreti üstüne çekmesi kaçınılmazdı. “Size hain diyeceklerdir. Bırakın, desinler! Üstünüze çamur atacaklardır. Dirayetli olun ve bırakın o çamur üzerinizden düşsün gitsin!”
İstisnai bir kişilik
Meyer’in hayatında, “istisnai bir kişilik” olarak tanımladığı Mandela’nın ayrı bir yeri var. Sözleri, davranışları ve dostluğu ile Meyer’in dünyasının biçimlenmesini derinden etkilemiş. Bilindiği gibi Mandela ömrünün 27 yılını hapishanede geçirdi. “Ama tek bir gün bize kendisine yapılan haksızlıklardan ya da mağduriyetlerinden söz etmedi” diyor Meyer. “Tek bir kez olsun intikamdan bahsetmedi.”
Uzun hapis yılları Mandela’ya gündelik hayatında bazı değişmez alışkanlıklar kazandırmış. Meselâ kahvaltısını her sabah saat 6:30’da yapar ve önemli bir meseleyi kendisiyle mütalaa etmek isteyenleri kahvaltıda ağırlarmış. O kahvaltılarda önce misafirin talep ettiği konuların ele alınmasıyla başlayan sohbet, ardından dünyanın ve insanlığın hallerine uzanır gidermiş.
Meyer’e göre Mandela’nın en mühim hususiyetlerinden biri, bir durumu değerlendirirken sürekli birçok cepheyi gözetmesi ve bir başkasının -- çoğu kez karşıda duranın -- gözlüğünü takarak meselelere yaklaşmasıymış. Bir grubun istenmeyen bir davranışından ötürü şikâyete gelenlere ilk olarak “Peki, onların istediğiniz gibi davranması için siz ne yaptınız? Acaba sizin davranışlarınızda onları böyle hareket etmeye iten bir yanlış olabilir mi?” diye sorarmış.
Mandela’nın başkanlığı süresince prosedürel işlere pek tenezzül etmediğini anlatıyor Meyer. Aralarında derin uçurumlar bulunan toplumsal kesimleri birbirine yaklaştırmak ve aradaki mesafeleri daraltmak Mandela’nın birinci önceliğini oluşturmuş. Mesaisinin büyük bir kısmını insanların sorunlarını çözmek ve onları ortak bir noktaya çekmek için harcamış.
“Biz neden başaramayalım?”
Meyer bugün de hem ülkesinde, hem dünyanın çeşitli bölgelerinde barış ve uzlaşma için çaba sarfediyor. Bazen gittiği yerlerde, çatışmalardan bezmiş ve barıştan ümidini kesmiş insanların “Siz başardınız. Çünkü sizin Mandela’nız vardı. Maalesef bizim bir Mandela’mız yok. Biz ne yapabiliriz?” yollu suallerine muhatap olduğunu belirtiyor.
Meyer bu neviden sorulara kulaklara küpe olacak cinsten bir cevap veriyor:
“Evet, Mandela’ya sahip olduğumuz için biz çok şanslıydık. Ama Mandela’nın herkesin istifade edebileceği tecrübesi var. Eğer o denediyse biz neden denemeyelim? Ve eğer o yapabildiyse biz neden yapamayalım?”
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025