Vahap COŞKUN
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 Haziran öncesinde birçok defa seçmenlerini partisi ile kendisi arasında bir ayrım yapmamaları konusunda uyardı. Erdoğan’a göre, yeni sistemin sağlıklı işleyebilmesi için sadece yürütmeyi kazanmaları yetmezdi; aynı zamanda yasamada da çoğunluk kendi ellerinde olmalıydı. Seçmen hem kendisine hem de partisine oy vermede bir tereddüde düşmemeli, güçlü bir yönetim için her iki mührünü de aynı yere basmalıydı.
Lâkin seçim sonuçları, seçmenin Erdoğan’ın arzusu hilâfına davrandığını ve Erdoğan ile partisi arasında net bir ayrım yaptığını gösterdi. Dolayısıyla 24 Haziran’a bakarken Erdoğan’ı ve AK Parti’yi ayrı ayrı değerlendirmek daha doğru ve faydalı olabilir.
24 Haziran’ın birçok kazananı var ama en büyük kazananın Erdoğan olduğuna şüphe yok. Türkiye’de eşine rastlanmayan, dünyada da benzeri çok az olan başarılı bir siyasi kariyerin üzerine oturuyor Erdoğan. Partisini kurduğu 2001’den bu yana girdiği bütün yerel ve genel seçimler ile halk oylamalarında ipi en önde göğüsledi.
Bu seçimler içinde 2014 ve 2018 cumhurbaşkanlığı seçimleri ayrı bir öneme sahipti. Çünkü 2014’te halk ilk defa cumhurbaşkanını doğrudan seçmek için sandık başına gitti ve Erdoğan % 52 ile halkın oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı sıfatını kazandı. 2018’de ise Türkiye’nin bir asra varan yönetim yapısı değişti ve Erdoğan % 53 ile yeni sistemin de ilk cumhurbaşkanı olmaya hak kazandı.
Karizmatik ve pragmatist
Erdoğan’ın Türkiye tarihine damga vuran bir siyasi aktör olmasında çeşitli faktörlerin altı çizilebilir. Örneğin Türkiye’nin kimlik yapısı bunların başında gelir. Türkiye’de muhafazakâr-mütedeyyin kimliğin ağır basması, o kimliğin içinden gelen Erdoğan’ı rakipleri karşısında avantajlı kılar. Ancak salt sosyolojik bünye Erdoğan olgusunu açıklamaya yetmez; çünkü bu, “Neden bir başkası değil de Erdoğan?” sorusuna bir yanıt vermez.
Sanrım cevap için Erdoğan’ın hem kişisel özelliklerine, hem de iktidar performansına bakmak gerekir. Karizmatik bir lider Erdoğan; kitleleri arkasına toplamakta, onları peşinden sürüklemekte mahir. Ve hâlihazırda siyaset arenasında onunla bu kulvarda baş edebilecek bir başka isim de yok.
Erdoğan, risk almaktan çekinmiyor. Karar vermekten kaçınmıyor, içerdiği tehlikeleri üstlenmekten geri durmuyor. Erdoğan’ı muhafazakâr camiada liderlik potansiyeli olduğu düşünülen diğer politik şahsiyetlerinden farklı kılan ve onun hep bir adım önde olması sonucunu doğuran en önemli hususiyet de bu.
Erdoğan aynı zamanda son derece pragmatist; yürüttüğü siyasetin kendisine ve partisine zarar verdiğini gördüğü anda bahse konu siyaseti radikal bir değişikliğe tabi tutmaktan imtina etmiyor. Söylem katılığının altında, aslında oldukça esnek bir hareket tarzı var Erdoğan’ın. Bu nedenle onun aynı konuda birbirine taban tabana zıt tercihlerde bulunduğuna ve buna bağlı olarak da ittifaklarını sürekli güncellediğine tanık olunabiliyor.
Meselâ Kürt meselesinde bir dönem müzakereye, bir başka dönemde ise güvenlik tedbirlerine bel bağlayabiliyor. Çözüm sürecinde HDP ile yol yürüyüp MHP’yi karşısına alıyor ama hava tersine döndüğünde bu kez MHP ile kol kola girip HDP’yi minderin dışına atabiliyor. Ve bütün bu yaptıklarını kendi tabanına kabul ettirebiliyor.
Muhafazakâr kimliğin taşıyıcısı
Tüm bunların yanında, bana göre Erdoğan’ın başarı öyküsünün atında yatan temel etken, onun destekçileriyle arasında kurduğu güçlü bağdır. İçinden geldiği kesimin dilini kullanmakta ve onların hissiyatını siyasal alana taşımakta büyük bir becerisi var Erdoğan’ın. Erdoğan’a destek verenler onu kendilerinden biri olarak görüyorlar ve Erdoğan’ın geleceğini kendi gelecekleri ile özdeşleştiriyorlar.
Beri taraftan Erdoğan temsilciliğini üstlendiği kesimlere, 16 yıllık iktidar süresinde gerek maddi ve gerek manevi anlamda önemli kazanımlar sağladı. Bu kesimler Erdoğan’ın zamanında elde ettikleri kazanımlarının garantisi olarak yine Erdoğan’ın iktidarını görüyorlar. Onun iktidardan uzaklaşması halinde bütün kazanımlarının berhava olmasından ya da önemli oranda kısıtlanmasından ürküyorlar.
Muhalefetin bu noktadaki söylem ve eylemleri, henüz bu kitleleri ikna edecek seviyede değil. Her seçim döneminde bazı muhalif gruplar Erdoğan taraftarlarını küçümseyen ve aşağılayan bir dil tutturuyorlar. Muhaliflerden daha radikal olanları ise bir “devri sabık” yaratmaktan, intikam almaktan dem vuruyorlar. Bunlar kamusal dolaşıma girdiğinde taraftarları, bazı rahatsızlıkları ve itirazları varsa da bunu paranteze alıp, Erdoğan’ın etrafında daha sıkı kenetleniyorlar. Görünen o ki, muhalefet partileri muhafazakâr tabana sağlam bir güven telkin etmedikçe, Erdoğan karşısında daimi kaybeden olmaktan kurtulamayacaklar.
AK Parti için alarm zilleri
Erdoğan’ın parıltılı zaferi -- ilk başlarda -- AK Parti’nin performansının serinkanlı bir biçimde değerlendirilmesinin önüne perde çekti. Fakat zafer kutlamaları bitip de rakamların soğuk yüzüyle karşılaşıldığında, AK Parti’nin büyük bir oy kaybına uğradığı tüm çıplaklığıyla gün yüzüne çıktı.
Şüphesiz, 16 yıl yönetimde olmanın getirdiği yıpranmaya rağmen yine de % 42 oy almanın azımsanmayacak bir başarı olduğu söylenebilir. Hele Avrupa’da yapılan seçimlerde iktidarıyla muhalefetiyle partilerin bu oranların yanından bile geçemediği düşünüldüğünde, bunu söyleyenlere hakları teslim de edilebilir. Lâkin AK Parti’nin kendi iddiası bağlamında sorgulandığında, 24 Haziran sonuçlarının AK Parti için alarm verici olduğunu da belirtmek gerekir. Çünkü AK Parti bugün, % 41 alıp “felaket” olarak nitelendirdiği 7 Haziran 2015’in düzeyine gerilemiş durumda.
1 Kasım [2015] seçimleri baz alındığında AK Parti % 7 oy kaybetti. 81 ilin 10’unda AK Parti oylarını artırdı (Ağrı, Bitlis, Edirne, Hakkâri, Kars, Mardin, Siirt, Şırnak, Tunceli ve Van). Edirne istisnasıyla Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bu kentlerdeki oy artışı da genelde % 1’ler seviyesinde gerçekleşti. Sadece Şırnak ve Hakkâri’deki oy artışı % 6’ları budu.
Oyları MHP’ye kaptırmak ve MHP’ye bağımlı olmak
Buna karşılık AK Parti 71 ilde oyunu düşürdü. Bilhassa partinin oy deposu kabul edilen İç Anadolu kentlerinde çok keskin bir oy kaybına uğradı AK Parti. Misal; oy kaybı Kayseri, Aksaray ve Konya’da % 16, Karaman’da % 14, Çankırı’da % 11, Çorum’da % 10, Kırıkkale’de % 20 seviyelerine çıktı. AK Parti’nin oyları yine çok güçlü olduğu Antep’te % 10, Erzurum’da % 15, Elazığ’da % 13, Malatya’da % 9 oranlarında azaldı. Erdoğan’ın memleketi Rize’de bile % 11 oy yitirdi.
Dramatik oy düşüşü, AK Parti’nin seçmenlerinin hatırı sayılır bir kısmını MHP’ye kaptırdığını gösteriyor. Bu meyanda, AK Parti’nin son dönemlerde yoğun bir şekilde müracaat ettiği milliyetçi dilin iki sonuç doğurduğunu söylemek mümkün. Biri, yoğun milliyetçi dilin Erdoğan’a cumhurbaşkanlığının yolunu açsa da, parti düzeyinde MHP’ye can katan bir işlev görmesidir. Diğeri ise, % 7’lik oy yitimiyle Meclis’teki çoğunluğu kaybeden AK Parti’nin bundan sonraki süreçte MHP’ye olan bağımlığının artmasıdır.
(*) Bu yazı ilk defa 04.07.2018’de Kürdistan 24’te yayınlandı. Bkz
http://www.kurdistan24.net/tr/opinion/28cb26bc-b1ff-454b-9476-3c3bdb2cf0b7
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025