Vahap COŞKUN
Selahattin Demirtaş, son iki yılını Edirne F Tipi Cezaevi’nde geçirdi. Hakkında 32 ayrı dava açılan Demirtaş, şimdi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kendisi için vereceği kararı bekliyor. Türkiye’de iç hukuk yollarından netice alamayan Demirtaş’ın AİHM’e yaptığı başvurunun lehine sonuçlanması halinde, bu karar gerek hukuki gerek siyasi birtakım yeni gelişmelerin kapısını aralayabilir.
Demirtaş’ın içerde olduğu iki yıl zarfında Türkiye’de halk iki defa sandık başına gitti. 16 Nisan 2017’de sistem değişikliğini öngören halk oylaması yapıldı. 24 Haziran 2018’de de yeni sistemin ilk parlamentosu ve ilk cumhurbaşkanını seçildi. Ülkenin siyasi ve hukuki mimarisinde kökten değişim yaratan bu süreçte HDP’de öne çıkan üç önemli sorundan bahsetmek mümkün:
“Hareketsizlik ve görünmezlik”
Birincisi, siyasi mobilizasyonun neredeyse sıfırlanmasıdır. Çözüm sürecinin rafa kaldırılmasından ve hendek savaşlarından sonra devlet, HDP’ye karşı topyekûn mücadele anlayışını devreye soktu. HDP’nin eşbaşkanlarını ve milletvekillerini tutukladı. Parti teşkilatlarını dağıttı. HDP’ye yakın sivil toplum örgütlerinin ve basın kuruluşlarının ya kapısına kilit vurdu ya da baskı altına aldı. Partinin hemen her düzeydeki tecrübeli kadrolarını tasfiye etti. HDP, devletin talebiyle, ana-akım medyadan da dışlandı; partinin haberleri verilmez ve sesi duyulmaz oldu.
Ezcümle, HDP hukuki varlığı kordu ama fiili olarak kılını kıpırdatamaz hale getirildi. Seçim dönemlerinde bile partinin doğru dürüst bir propaganda yapma olanağı kalmadı. Bu durumun HDP açısından bazı menfi neticelere sebebiyet vermesi kaçınılmazdı. Nitekim öyle de oldu. HDP’nin halka ile arasındaki iletişimi canlı tutan bağlar zayıfladı. Parti; tabanıyla buluşamaz hale geldi. Kitlelerle ancak etki alanı sınırlı araçlar üzerinden bir irtibat kurulabildi. Haliyle bu zoraki hareketsizlik ve görünmezlik, partinin tesirini düşürdü ve gündem oluşturma veya gündeme dâhil olma imkânlarını köreltti.
Teori açığı
İkincisi, fikri alandaki yetersizliktir. Bir partinin devlet tarafından kuşatılıp deprenemez bir vaziyete sokulmasının altından kalkılması güç bir problem olduğu şüphesizdir. Lakin bundan daha ağır olan partinin fikri olarak kendisini güncelleyememesidir. HDP bu noktada ciddi bir açmaz içinde. Parti, değişen düzene kendisini uyarlayamadı. Ezberlerine sarıldı ve bu da onun siyasetin değişen koşullarına cevap verecek güçlü bir pozisyon üretmesini engelledi.
HDP, muhtemelen, oy oranını büyük oranda korumasına güvenerek tabanından yükselen itiraz seslerine de kulaklarını kapattı. Lafı çok edilmesine rağmen parti kendi içinde bir özeleştiri mekanizmasını işletmedi. Mesela, 7 Haziran’dan sonraki tercihlerin getirip götürdükleri sorgulanmadı. Ya da hendek savaşları esnasında siyaseti savunmada gösterilen aczin maliyetiyle ciddi bir şekilde yüzleşilmedi.
Özeleştiri eksikliği sadece dünle sınırlı değil bugün de HDP’de aynı dert var. Misal, son günlerde Türk solunun parti üzerindeki etkisi çok konuşuluyor. Önemli eleştiriler var. HDP oylarıyla seçilen iki vekilin HDP’den ayrılmaları bu eleştirilen merkezinde yer alıyor. Demirtaş daha önce yaptığı bir açıklamada bunu tasvip etmediğini belirtmişti.
HDP’nin “sol” derdi
“Ayrıca son zamanlarda, bazı milletvekili arkadaşlarımızın HDP’den ayrılıp kendi siyasi geleneklerinde çalışmalarına devam edeceklerini okuyoruz. Doğrusu, bu arkadaşlarla adaylık döneminde ne konuşulduğunu bilmiyoruz ama bize göre tüm milletvekili arkadaşlarımız HDP’yi kendi öz partileri olarak görmeli ve HDP’yi büyütmenin arayışı içinde olmalıdır. Kimse HDP’de kendini misafir olarak görmemeli, herkes HDP'nin tam da içinde ve sahibi olarak bulunduklarını idrak etmelidir… Bileşen ve bileşen hukuku yerine, HDP’li kimliği ve HDP’li kurumsallığı giderek daha ciddiyetle tartışılmalı ve yerli yerine oturtulmalıdır… Türkiye muhalefetinin yeni bir partiye değil, daha güçlü bir hedefe ihtiyacı vardır…”
Buna mukabil HDP yönetimi, iki vekilin HDP’den ayrılıp Türkiye İşçi Partisi’ne geçmesini mesele etmedi. Hatta bir basın toplantısıyla ilan edip -Tarık Ziya Ekinci’nin ifadesiyle- bu ayrılığı “kutsadılar.” Oysa birçok soru var: Bu isimler dün HDP’ye neden davet edilmişlerdi? Bugün neden ayrılıyorlar? Birlikte yol alınırken onların ilerde ayrılacağı biliniyor muydu? Bu konuda bir söz verilmiş miydi? Yarın bir başka adrese geçecek birini aday yapmaktaki mantık nedir? HDP’nin sırtından bir başka partiyi Meclis’e taşımak doğru mudur? Seçmene bununla alakalı söylenecek bir söz yok mudur?
Ne var ki bu sorular halen orta yerde! Partide de ne etik ne de politik bir sorgulama yapıldı. Mevzua dair haklı suallerin üstü “dar milliyetçilik yapmak” suçlamasıyla örtülmeye çalışıldı. Hâlbuki gerek seçim öncesindeki tercihlerin isabetinin gerek seçim sonrasında ortaya çıkan bu tablonun enine boyuna tartışılması gerekiyordu. Bu tartışmadan çıkacak olan dersler gelecek için ön açıcı olabilirdi. Malum, Mart’ta yine seçimler var.
Yönetim katındaki boşluk
Üçüncüsü, HDP’nin yönetim katındaki huzursuzluktur. Huzursuzluk iki taraflı: Bir taraftan Demirtaş’ın boşluğu giderilemedi. Elbette HDP bir lider partisi özelliği taşımıyor. Dolayısıyla HDP’yi genel başkanlar üzerinden değil taban hareketi üzerinden okumak daha doğru olur. Bununla birlikte Demirtaş’ın bu gelenek içindeki en fazla tutulan bir lider olduğu da tartışma götürmez. Demirtaş, hem bölgede hem de Türkiye genelinde hatırı sayılır bir popülerlik kazandı. Ayrılmasıyla bir açık oluştu ve onun yerine gelenler de bu açığı dolduramadılar.
Diğer taraftan, Demirtaş ile mevcut yönetim ve yönetim anlayışı arasında da bir gerginlik var. Gerçi Demirtaş -avukatları aracılığıyla İrfan Aktan’ın sorularına verdiği cevaplarda- böyle bir durumun varlığını reddetti ve HDP ile arasında herhangi bir sorunun olmadığını söyledi:
“HDP ile aramda en küçük bir ideolojik, siyasi, çizgisel sorun yoktur. Bunun herkes tarafından net olarak bilinmesini istiyorum. Böyle bir şey olsa, bunu açıkça ifade etmekten çekinmeyeceğimi herkes bilir zaten. Partide yönetim anlayışı, taktik ve siyasi hamleler konusunda bazı yetmezlikler yaşanıyor olduğunu görmek üzüyor beni sadece. Bundan kendimi de sorumlu tutarak hem özeleştiri yapıyor hem de eleştiri ve önerilerle dışarıdaki arkadaşlarıma güç vermeye çalışıyorum. Beni başka bir yerde, başka şekilde değerlendirmeye çalışanlar sadece vefasızlık yapmıyorlar, çok da ayıp ediyorlar. Fakat pire için yorganı yakacak kadar da alçalmayacağım hiçbir zaman. Ben, benden beklenen olgunlukla siyasi görevlerime layık olmaya çalışıyorum sadece. Gerisini zamana bıraktım artık.”
Görünen köy
Demirtaş’ın “sorun yok” demesinde bir gariplik yok; ancak bunun gerçeği ne kadar yansıttığı tartışılır. Bir kere, kendisine böyle bir sorunun sorulmasını zorunlu kılan bir siyasa havanın varlığı, partide bir problemin bulunduğuna delalet ediyor bir zaten. Kaldı ki, Demirtaş’ın yanıtı da işlerin yolunda gitmediğine ilişkin önemli bir eleştiriyi (partide yönetim anlayışı, taktik ve siyasi hamleler konusunda bazı yetmezliklerin yaşanması) ve kendisini farklı yerde konumlandırmaya çalışanlara karşı da ciddi bir serzenişi içeriyor. Ve ayrıca, kapalı kapılar altında kalmayan ve kamuoyuna yansıyan gerilimler de var. Demirtaş’ın parti yönetimi hakkındaki eleştirileri, yönetimin bu eleştirileri kabul etmeyip Demirtaş’a iade etmesi, partinin 6. kuruluş yılı için hazırlanan tanıtım videosunda Demirtaş’ın görmezlikten gelinmesi gibi hadiseler yaşandı ve bunları halının altına süpürmek olası değil artık.
Görünen köy kılavuz istemez. HDP’de oluşturulan yeni mimari, Demirtaş’ın HDP’deki etkinliğini azaltmaya çalışıyor. Demirtaş’ın HDP dışında bir yolu yok; zaman zaman cezaevinden yaptığı müdahaleleri, onun bu harekette söyleyecek sözü olduğunu ve kendisini işlevsizleştirmeye dönük faaliyetlere karşı durmaya devam edeceğini gösterme çabası olarak değerlendirmek mümkün.
2019 Mart’ın yerel seçimler yapılacak. HDP için bu seçimler çok daha önemli. Zira kayyımlar yoluyla elinden alınan belediyeleri tekrar kazanması siyasi olarak her zamankinden daha fazla bir anlam ifade edecek. Siyasi açıdan böylesine değerli bir seçimde HDP’nin başarı çıtasını yükseltip yükseltemeyeceğini, partinin karşı karşıya olduğu bu üç sorun alanını yönetme becerisi tayin edecek.
* Kürdistan 24, 07.11.2018
http://www.kurdistan24.net/tr/opinion/caabe24d-41b8-4882-85fc-30f43cb8f526
Yazarlar
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025