Vahap COŞKUN
31 Mart defterinin hukuki zorlamalara kaçmadan ve fazlaca uzatılmadan kapatılmasının iktidara iki büyük faydası olacaktı. İlk olarak, 2015’ten bu yana yapılan ve haklarında kamuoyunda türlü tartışmalar bulunan seçimleri de meşrulaştıracaktı. AK Parti’nin oyunu kurallarına göre oynadığı ve seçim yenilgisini de -olması gerektiği gibi- hazmedebildiği görülecekti. Milli iradenin belirleyiciliğine gölge düşmeyecek, sandığa duyulan güven tazelenecek ve bu netice Türkiye demokrasisinin kazanç hanesine yazılacaktı.
İkincisi, Türkiye ve bilhassa iktidar çok ihtiyaç duyduğu dingin bir zamana sahip olacaktı. Beş yıl içinde yedi defa sandık başına gitmek partileri de seçmeni de yormuştu. Takvimin sürekli seçime endekslenmesi, ülkede yapılması icap eden reformları da hep ileri tarihlere erteletmişti. 31 Mart’tan sonra kimse uzunca bir sür seçim bahsine girmek istemiyordu. Seçim yapılmadan geçirilecek 4.5 yıl hem muhalefete hem de iktidara iyi gelecekti. Çünkü bu dönem muhalefete kendini yeni siyasi pozisyonuna uyarlama, iktidara ise yapısal sorunları hal yoluna koyma ve özellikle giderek kararan iktisadi tabloya bir çare bulma şansı verecekti. İyi çalışan ve bu süreyi kullanmada daha maharetli olan taraf, seçmenin karşısına daha güçlü çıkabilecekti.
MUHALEFETİN TAHKİMİ
Fakat iktidar kendisine açılan bu fırsat kapısını kendi eliyle kapattı. Kontrolü altındaki bütün araçları sonuna kadar kullandı ve hukuksuzluğu tartışma götürmez bir kararla İstanbul seçimlerini yeniletti. Görünen AK Parti’nin İstanbul’u kaybetmeye zihni olarak hazır olmadığıydı. Zira AK Parti için İstanbul’un elden çıkması -sadece bir belediyenin yitimi değil- iktidarın siyaseti, medyayı ve kendisine bağlı sivil toplumu finanse etme kudretinin kaybedilmesi anlamını taşıyordu. AK Parti’nin gözünü karartarak seçimleri iptal ettirmesindeki başat faktör, işte kamusal alanı şekillendiren bu gücü kaybetmekten duyduğu endişeydi.
Lakin bu endişeyi bertaraf etmek için YSK’ya aldırılan seçimleri yeniletme kararı da iktidar için büyük riskler barındırıyor. Bir kere kararın haksız olduğu yönündeki genel kanı, muhalif toplumsal kesimlerin İmamoğlu etrafında daha fazla kenetlenmesine yol açmış durumda. 31 Mart’ta İmamoğlu’na oy verenlerin 23 Haziran’da Yıldırım’a yönelmelerini gerektirecek bir neden yok. Tersine, hukukun rafa kaldırılarak İmamoğlu’nun kazanmış olduğu belediye başkanlığının elinden alınması, muhalefeti tahkim edecek bir işlev gördü.
SANDIĞA GİTMEYENLER
AK Parti de muhalefetten kendisine bir oy gelmeyeceğini biliyor. Bu nedenle bir taraftan 31 Mart’ta Yıldırım’ı tercih edenlerin yerinde kalmasını sağlamaya çalışıyor. Çünkü karara duyulan tepki, bu seçmen kitlesinden de muhalefete bir miktar oy kayması ihtimalini barındırıyor. Diğer taraftan ise gözünü sandığa gitmeyenlere ve geçersiz oy verenlere dikiyor. AK Parti, sandıktan uzak duran 1 milyon 700 bin seçmen ile tepki olarak geçersiz oy kullananların ağırlıklı bir bölümünün kendi tabanından olduğunu varsayıyor. Dolayısıyla doğru bir strateji ile bu seçmenlerin bir bölümünü dahi kendi tarafına çekebilirse seçimden zaferle çıkacağını hesap ediyor.
Ancak burada temel bir problem var. AK Parti, bu seçmenlerin sandığa gitmemelerinin ya da tepkilerini geçersiz oy vererek göstermelerinin sebeplerini ortadan kaldırabilmiş değil. Aksine bu seçmenleri rahatsız eden ne varsa, AK Parti ısrarla bunları tekrar ediyor. MHP’nin yörüngesine giren AK Parti yeni bir dil üretemediğinden geçen seçimde başvurduğu suçlayıcı ve dışlayıcı dile devam ediyor. Genel olarak Cumhur İttifakı’na egemen olan söylem ve üslubun muhalifleri kendine çekme şansı bulunmadığı gibi kendi tabanından olmakla birlikte araya mesafe koyan seçmenleri ikna etmesi de şüpheli. AK Parti içinde sivil ve siyasi aktörler düzeyinde birçok tepki sesinin yükselmesi, AK Parti’nin kendi tabanını iknada yaşadığı/yaşayacağı zorluğu göstermesi açısından önemli.
7 HAZİRAN - 1 KASIM BENZETMESİ
İktidara yakın bazı çevreler, 23 Haziran seçimleri için 7 Haziran - 1 Kasım benzetmesini yapıyorlar. 7 Haziran’da sarsılan AK Parti’nin kısa bir süre sonra gidilen 1 Kasım seçimlerinden güçlenerek çıkmasını hatırlatarak 23 Haziran’da da AK Parti’nin zafere ulaşacağını belirtiyorlar. Lakin bu çok indirgemeci bir bakış. 7 Haziran’da şartlar çok farklıydı. Seçimden sonraki çatışma ortamı, güvenlik kaygısını en üst noktaya taşımış, muhafazakâr seçmeni derin bir korkuya sevk etmişti. İçine girilen kaostan ancak güçlü bir iktidar ile çıkılacağı düşüncesi AK Parti’nin yeniden ve eskisinden daha güçlü bir şekilde tek başına iktidar olmasını sağlamıştı.
Bugün ise ayrı bir siyasi manzara var. Bir kere, haklı olarak büyük anlamlar atfedilse de nihayetinde bir genel seçim değil, yerel seçim yapılıyor. Keza, “bekâ” siyaseti de 31 Mart döneminde son zerresine kadar kullanılıp tüketildi. İktidar bu söylemle varılabilecek en son noktaya geldi, bundan ötesine geçmesi zor. Ayrıca muhalefet de 7 Haziran’dan sonra yaptığı yanlışlardan ders çıkarmış görünüyor. Bu itibarla, o gün için AK Parti lehine iş gören bir senaryonun, otomatikman şimdi de aynı neticeyi doğuracağı söylenemez.
İSTANBUL’U KAYBEDEN
Bütün bu dinamikler göz önünde tutulduğunda, Erdoğan’ın İstanbul seçimlerini yeniletmekle büyük bir kumar oynadığı söylenebilir. Artık hiç kimse İmamoğlu’nun rakibi olarak Yıldırım’ı görmüyor. Halkın algısında seçimlere Yıldırım değil Erdoğan giriyor. Eğer muhalefet 23 Haziran’da sandıktan ikinci defa galip çıkarsa, hem iktidardaki çözülme önüne geçilemez bir merhaleye ulaşacak ve hem de muhalefetin psikolojik üstünlüğü katlanacak. Bir başka anlatımla, 23 Haziran’da İmamoğlu’na yenilmesi halinde Erdoğan’ın bu yükün altından kalkması kolay olmayacak.
Erdoğan ile özdeşleştirilen bir söz var: “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder.” Eğer İstanbul’u kazanmak için oynanan kumarda işler ters giderse, bu sözdeki kehanet kendini doğrulama sürecine girebilir.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar K24 Medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.
Yazarlar
-
Taha AkyolOrta Doğu’da İsrail tehdidi 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRSiyaset çıkar, itibar, zenginleşme aracı olmadığında… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR103 kişinin ölümündeki suçu sahte belgeyle gizlediler 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuErdoğan’dan tarihi itiraf… 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer Solgun“Geri zekalıya anlatır gibi” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağacı taşımanın suç olduğu ülke: Portekiz 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKardeşinin cenazesine gidememek 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇ“İçerde Nutuk, dışarda Kur’an!” 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kirasİslamcılık ve post-İslamcılık ve modernizm ve milliyetçilik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKutuplaşmanın son mağduru; CHP’nin ilk imam hatip müdürü Celal Hoca 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUİnsan hiç üzülmez mi… utanmaz mı hiç? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKim bu Ümmet? 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilÖtekileştirmek Ve Ötekileştirdiklerimizle Yüzleşmek – “Kürt Sorunu”na Alternatif Bir Bakış 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUEski bir anıdan günümüzde yaşananlara çıkartılacak ders 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasi meşruiyet ve matematik 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZCumhurbaşkanı’nın ittifak çıkışı ve silahsızlanma sürecinin gölgesinde muhalefet 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENKürtler, Türkler ve Araplar 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Kutup başı” 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim Kahveciİşsizlik Vergisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Öcalan’ın Önerisi… 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluCoğrafyanın kader olmadığı ülke... 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYBırakın ömür boyu otursunlar o koltuklarda 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜRECE DOĞRU TUTUM 17.07.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanZenginin malı züğürdün çenesi: Bu tekneler neden yanıyor? 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNGeri Dönüşsüz Yol 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHepiniz oradaydınız be-2 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATarihi Anlamak, Yargılamak Değil; TKP ve TBKP, Yasallık, Yenilenme ve Kürt Özgürlük Hareketi Üzerine 15.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanSoykırım ekonomisini ifşanın bedeli 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞTARİHSEL “TKP’NİN TARİHİ” YAZILMALI… 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIK11 Temmuz’dan sonra sıra neye geldi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRYeni süreç, yeni stratejiler: İktidardaki çatlaklar ve çelişkiler muhalet için tuzak mı, yoksa fırsa 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKMutlular, kızgınlar, endişeliler: Kürt sorunu nasıl çözülecek? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanPKK silahları yaktı acaba şehre de demokrasi gelir mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞErdoğan’ın imkânsız hayali: Suriye’de Rojava’yı Türkiye’de CHP’yi kendi kaderine terk etmeye razı bi 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNBundan sonra top devletin sahasına geçiyor 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayDış borç ve sosyalist kemer sıkma 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENKürt ulusunun kavgasında bir sosyalist lider 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYüz yıllık düğümü çözme yolunda cesur adım Devlet Bahçeli’den geldi 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünTürkiye kazandı… 13.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİÖcalan’ın 7 dakikası 10.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANMuhalefetsiz muhalefet; medyasız medya!... 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçHalk TV ve Sözcü TV'nin karartılması hakkında 7.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBir hegemonya diyarı olarak Türkiye… 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANCHP operasyonlarında yeni eşik 6.07.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEButlan 30.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraAdalet ve Kalkınma Partisi’nin Ön Tarihinden 29.06.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.07.2025
28.06.2025
15.06.2025
30.05.2025
21.05.2025
15.05.2025
29.04.2025
21.04.2025
15.04.2025
8.04.2025